Para bolken kimse sorgulamaz. Paranız varken satın aldığınız kenarı ledler ile süslü bir Meksika şapkası dahi size çok iyi bir harcama gibi görünebilir. Ama geliriniz hakkında endişelenmeye başladığınızda satın aldığınız hamburgerin bile çapını ölçüp etini tartmaya başlarsınız. Dünya şu an tam olarak bunu yaşıyor. Şu an ülkelerin maliye bakanları, çılgın bir gecenin sabahında bir otel odasında uyanmış, ceplerindeki kalan paralara bakıp “dün gece noldu ya” diye birbirine soran akşamdan kalmalar gibiler. Özellikle son 20 senede, ABD’nin büyümeyi teşvik ediyorum sloganı altında “bas bas paraları dünyaya” diyerek reel bir karşılığı olmadan bastıkları dolarlar bugün tüm dünya ekonomisini tırmalıyor. Covid, ekonomik çöküş pastanın üstüne konan kiraz oldu sadece.

Ve son elli senede yaşanan ekonomik krizlerin büyük nedenleri arasında, bazılarının dile getirince dahi linç yediği bir soru var. Son elli senede gerçekten işe yarayan ürünler mi icat edildi? Yoksa icatlar, keşifler akıllı görünen adamlara para pompalamak için pahalı bir neden mi? Benim gözlemim şu ki bilim keşifleri ve teknoloji icatları bir noktadan sonra dünyadan para aşırma makinesine dönüşüyorlar. Gelişen tek şey o sahalarda çalışanların gelirleri oluyor. Örnekler ile devam edelim bakalım siz ne düşüneceksiniz?

CERN'in İsviçre'deki yüksek enerjili parçacık çarpıştırıcısı olan Büyük Hadron Çarpıştırıcısı (LHC), teorik fizik dünyasında çığır açan keşiflere yol açtı. Ve en son bilim insanlarının Higgs bozonu ile parçacık fiziğinin “standart modelini” tamamlamasını sağladı. Buraya kadar mükemmel. Peki şimdi proje ile ilgili bilim insanları ne talep ediyor? Olan çarpıştırıcıdan 4 kat daha büyük, 6 kat daha hızlı parça çarpıştıracak bir hadron çarpıştırıcının yapımına başlanmasını istiyorlar. 2050 yılında tamamlanacak projeye 25 milyar Euro para harcanacak. Sadece bunu yazsaydım sorgulamazdınız bile değil mi? “Ooo bakalım bu sefer ne bulacaklar acaba” derdiniz. Peki karşılında ne keşfedecekler diye tekrar sorsam? Kimse bilmiyor. Gerçekten bilmiyorlar. Belki de hiçbir şey bulamayacaklar. Çünkü o kapasitenin bile yeterli olup olmayacağı, bulunan şeyin sağlamasının yapılıp yapılamayacağı bile meçhul. Ama o 25 milyar Euro’ya dünyanın kaç tane “gerçek” sorunu çözülebilir? Binlerce. İklim sorunu, yenilenebilir enerji metotlar, süper gıdalar vs. Ama CERN’de çalışan kimse o işlere bakmak istemiyor. Çünkü onlar hazır iş değil. Benim durum için net bir görüşüm var. O merkezde dolaylı veya direkt çalışan kurumlar ödeneklerinin kesilmesini istemiyorlar. Diğer bir örnek; dünya da Mars’a gitmek için çırpınan dahi görünümlü aslan var. Elon Musk. Peki hangimiz Mars’a gitmek istiyoruz. Veya istesek de gidebilecek paramız var? Hadi gittik, neden? Orada hayat mı var? Peki o zaman bu kadar yaygara neden? Fark etmeyenler için nedeni açıklayayım. Elon Baba, twitter’da her teknoloji konusu açtıktan sonra ilgili bir şirketinin hissesini hemen o hafta fazla fazla paraya borsalarda satıyor. İlginç bir tesadüf. Son olarak twitter’ı alıp rahat rahat dünyayı birbirine katmak istiyor. Bilim ve teknoloji var mı? Var. Ama işin ne kadarında? Ve bilim ve teknolojinin bu derece para kazanmak için manipüle edilmesi ne derece etik? Durmayalım. Dünya’nın manipülasyonlar ile yarattığı enflasyon belasına çözüm diye sunulan bitcoin ve blockchainler. Tam bir denize düşen yılan sarılır hikayesi olmaya başlamadı mı? Bu teknoloji, dolandırıcıların, manipülatörlerin oyun sahasına dönüştü. O sahadan da hem Türkiye’den hem dünyadan her gün yeni bir istismar haberi geliyor. Silah sanayisine harcanan trilyonlarca doları ise teknolojinin kötü kullanımı için artık örneklemiyorum bile. Hatta hiç şaşırmıyoruz. Zaten Dünya’yı daha iyi bir yer yapma iddiası ile “nükleer bomba” icat eden bir zekaya ne kadar akıllı veya iyiniyetli diyebiliriz aslında?

Yine bana göre dünya da üç tür bilim insanı var. Biri dürüst, dünyanın sorunlarına odaklanmış az para az şan getirse de “gerçek sorunlara gerçek çözümler” bulmak için çabalayanlar. İkincisi bariz şekilde bilimi para kazanmak için manipüle etmek için kullananlar. Ve bir üçüncüsü ise önlerindeki işe sadece bulmaca gözü ile yaklaşıp gerçekten çözüldüğünde hiçbir şeye etki etmeyeceğini fark etse dahi susmayı tercih edenler. Bence bu sebepler ile son iki seçeneğe bilim insanı demek bile tartışılmalı. Ve öyle büyük bir tabu ki ya “bunu icat etmesek nolur?” Veya “bu saçmalık bu paraya değer mi?” Ya da “sizin amacınız bariz dolandırıcılık ya” demek bile neredeyse imkansız. Çünkü bu eleştirileri getirdiğiniz karşınızdaki kişiler çoğunlukla en iyi okullarda okumuş kapı gibi diplomaları olan kişiler. Lütfen yanlış anlaşılmasın. Elbette cahil kalalım mutlu olalım demek istemiyorum. Ama sorgulayalım. Dünyanın da özellikle devasa bütçeler kullanılan tüm bilim-teknoloji işlerini maliyet-verim yönünden sorgulayacak bir kuruma ihtiyacı var. Açıkçası her bilim diyenin peşinden gitmemizi, her teknoloji diyenin gıdısını öpmemizi engelleyecek birileri gerekiyor. Sağlıklı günler dilerim.