Sabah ve akşam yayınlanan sohbet ve magazin programlarında şöyle bir durum gelişti.
Sunucular ve konuklar kendi aralarında sadece kendilerini anladığı zevzek ve manasız bir sohbet içinde gülüp eğleniyorlar ve bu eğlencelerinin aynen izleyiciye yansıdığına inanıyorlar.
"Bakın ne kadar doğalız, ne kadar fırlamayız, adeta evinizin salonuna gelmiş arkadaşlarınız gibiyiz" havası yaratmak istiyorlar.
Kendi adıma söyleyeyim, evimin salonuna böyle gevşekler gelse, ben onları odunla kovalarım.
Zaten bu yüzden artık programlarına çıkarmak için doğru düzgün konuk da bulamıyorlar.
Kimse o kakafoninin içinde yer almak istemiyor.
İzleyen de pek olmuyor.
Ancak programın içinde enteresan bir olay olur da, bu durum sosyal medyaya yansırsa isimleri anılıyor.
Tıpkı günlerdir Mesut Yar'ın programının konuşuluyor olması gibi.
Konuklardan Ceyhun Yılmaz'ın yaptığı densizliği duymayan kaldı mı bilmiyorum.
Mesut Yar, oyuncu Müjde Uzman'a "Asıl mesleğin olarak neyi görüyorsun?" diye soruyor.
O sırada ekranda Müjde'nin görüntüsü varken Ceyhun kadraja kafasını uzatıp sessizce "O......k" diyor.
Komik olduğunu düşünüyorsa demek...
Gerçi Ceyhun Yılmaz'ın öyle müthiş bir şaka kabiliyeti, herhangi bir yeteneği olsaydı şu anda bu yazıyı okuyacak birçok insan "O kimdi ya?" diye Google'a bakma ihtiyacı hissetmezdi.
Ama kendisini tebrik ederim yıllardır elde edemediği şöhreti bu saygısızlığıyla elde etti.
Daha sonra çıkıp özür diledi ama ne yazık ki artık sittin sene nazarımızda 'canlı yayındaki tacizci' olarak anılacak.
Çünkü taciz denilen davranış şekli, illa ki bir insanı cinsel anlamda elle-sözle taciz etmek demek değildir. Sadece cinsel saldırıyla bağdaştırılmamalıdır.
Taciz birçok kötü davranışı kapsar.
Kelime hukuki bir anlamda kullanıldığı zaman, "tehdit edici, rahatsızlık veren ve toplum tarafından tasvip edilmeyen davranışları" kasteder. Ceyhun Yılmaz da bu lüzumsuz zevzeklikle özellikle kadın izleyicileri son derece rahatsız etmiştir.
O ekrana çıkıyorsan eline diline hakim olacaksın kardeşim.
Ya da o ekrandan para kazanıyorsan yaptığın işe saygı duyacak, kontrolden çıkmış konuklarına 'höst!' demeyi bileceksin.
Ah ahh! Bilemedik çocukluğumuzun TRT'sinin kıymetini, bilemedik!

***

ORTADA KEDİ VAR YANDAN GEÇ

Karşıyaka'nın yeni AVM ve yaşam alanı Mavibahçe şimdiden tüm hayvanseverlerin gönlünü fethetti.
Şu tabelayı gördükten sonra alışveriş için ilk düşündüğüm adres daima Mavibahçe olacak artık.
Yıllardır ilmek ilmek işlenen bir farkındalık hareketinin ürünü aslında bu manzara.
Bu tabelada yıllardır sokak hayvanları için, yaşam hakkına saygı için zamanını, parasını, akıl ve ruh sağlığını harcayan birçok gönüllünün emeği var.
Kıyısından köşesinden kendimi de dahil ediyorum o büyük kalabalığa.
Sonunda bugünleri de görecektik demek ha? Vay be!

kedi

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

MÜMKÜNSE BUNLAR ÖĞRETMESİN

Hiçbir Öğretmenler Günü'nde 'benim canım öğretmenlerimin ellerini öperim' gibi bir şeyler yazmadım.
Hiçbir öğretmenimin gününü kutlamadım.
Çünkü bu ülkede gerçekten aklı başında, kendini bilime, eğitime adamış, kültürlü, çocuk ve ergen psikolojisinden anlayan, idealist, cumhuriyet sevdalısı, Atatürk ilkelerine bağlı öğretmen sayısının taş çatlasın yüzde 10'luk bir oranı oluşturduğuna inanıyorum.
Bu benim kendi fikrim. Gerisi benim için çöp.
Bugün bu ülkenin geldiği durumun bir sorumlusu da, hala çözümü sıra dayağında arayan, dersleri 'bitse de gitsek' bıkkınlığıyla tamamlayan, öğretmen olmayı 'Devlete kapağı atmak' olarak algılayan, evrensel doğruyu, bilgiyi değil kendi doğrularını, görüşlerini öğrencilerine aşılayan, kendini geliştirmemiş ve yetiştirmemiş öğretmenlerdir.
Bak mesela 24 Kasım Öğretmenler Günü'nde Cumhurbaşkanı konuşmasını kesip "Bir Rus uçağını düşürdük" deyince kendisini izleyen şakşakçı ve şuursuz öğretmenler alkış kıyamet yapmaya kalktı.
Bunlar mı eğitecek şimdi bizim çocuklarımızı?
Bu zihniyetin suladığı topraktan çıkacak olana ürünleri size sayayım:
- Yağcılık
- Biat
- Cehalet
- Kaba kuvvet

***

KÜRKÜNÜZ BATSIN!

Bülent Ersoy'u kaba ve nobran bulduğum için sevmem de, haz da etmem.
O sahte alaturka nezaketini yemeyenlerdenim.
Sesine de bayılmam doğrusu. Çok bağırmak, avaz avaz hançereyi yırtmak şarkı söylemek demek değil çünkü.
Ama yine de bu ülkenin farklı bir rengi midir, rengidir.
Bak yine sokağa bir çıktı, ağzını bir açtı, hemen olay oldu.
"Putin beni daha tanımıyor, tanısa böyle şeyler yapmaz" dedi, özellikle sosyal medyayı salladı.
Bu arada bunu söylerken de yine üzerinde kürk diye onlarca hayvanın cesedini taşıyordu.
Derileri delinmesin diye kafalarına vura vura işkenceyle öldürülen hayvanların yüzülmüş derileri.
Konuyu açan gazetecilere bir de cevap verdi Ersoy: "Hayvansever olmakla kürk giymenin ne alakası var?" dedi.
Doğru, bu işin sadece hayvansever olmakla alakası yok.
Vicdan sahibi olmakla var. Allah korkusuyla ilgisi var. Görgüyle, hazımla, vizyonla ilgisi var.
Hayvanseverlik en son!