Karmaşık ve çoklu yapıları yönetmek farklı uzmanlık ve bilgi birikimleri gerektirir. Basit yapılanmayı kontrol etmek kolaydır. Burada süreci emirler yönetir. Oysa sosyal ve toplumsal yapılanmalar karmaşıktır. Karmaşık süreç ve olguları yönetmek bilinçli oluşturulan, ilkeler, kurallar ve sistemlerle sağlanır. Evrendeki en karmaşık yapılanma insan beynidir. Burada oluşan farklı yapılanma ve sistemler, karşılıklı ve karmaşık etkileşim içinde işlevlerini yerine getirirler. Bu denli karmaşık yapılara girmek yerine, görece kontrol edilebilir olan futbol metaforu ile bu durumu açıklamak isterim.

Futbol, iki rakip takımın başarı yarışına dayalı bir spor oyunudur. 11 kişilik ekipler olarak karşı karşıya gelirler. Ancak her takımın başarısı için, özel yetenekli oyuncular ve çalıştırıcılar gerekir. Ayrıca 11 içindeki her futbolcunun kendi işlevini en iyi başardığı bir konumu vardır. Zira kalecilik ayrı yetenek, bekler ayrı yetenek, ya da açıkta oynamak ayrı yetenek ister. Her biri, uzmanlığının etkin olduğu alanda görevlidir. Teknik ekip, uzun çalışmalarla oyuncuları etkin olacakları konumda sahaya sürer. Futbolda süreç bununla sınırlı değildir. İki karşıt takım, oyununun kuralları içinde yarışa katılır. Bu kurallar, tarihsel süreç içinde, sürekli gelişerek ve yenilenerek, evrensel kurallar şeklinde oluşan akli kurallardır. Üstelik bu kurallara uyumu sürekli kontrol ve takip eden hakem heyeti bulunur. Hatta son yıllarda bu kontrol sistemine teknik destek olarak “VAR” uygulaması geldi. Ayrıca hakem heyetinin kararları da, ülkesel idari yapıların ve seyirci baskısının denetiminde gerçekleşir. Gördüğümüz gibi, çok farklı alan ve boyutta, futbol kurallarını düzenleyen akıl ve mantık ürünü kural ve ilke ile bunların şekillendirdiği sistemler hep birlikte futbolu işlevsel kılar. Bu kural, ilke ve sistemde yaşanan ihlaller, son bahis tartışmasında gördüğümüz gibi, futbol sisteminde bozulma ve çürüme getirir.

Bu açıklamalar, çok daha karmaşık ve çok boyutlu olan toplumsal süreç ve sistemlerde, ayrı uzmanlık, bilgi birikimi ve kurumlaşmaya ihtiyaç duyar. Tek kişinin bilgi ve uzmanlığı bu karmaşıklığın içinden çıkamaz. Ancak işlevsel sistemler içindeki kurumlaşmış yapılar, toplumsal sorunların çözümü için derin uzmanlık ve bilgi birikimi sağlayabilirler. Uzmanlık ve yetenek gerektiren konu ve sorunlarla başa çıkabilmek için etkin sistemler ve kurumlar zorunludur. Ne var ki, ülkemizde uzun yılların birikimine dayalı kurumsal yapıların, en başta parlamenter sistemin ortadan kaldırılıp, tek kişi egemenliğine dayalı, geleneksel yapılanmaya yöneldi. Bu durum toplumda çok büyük kurumsal ve sistemsel boşluklar yarattı. Parlamenter sistemin yokluğu, Meclisi işlevsiz ve siyaseti denetimsiz bıraktı. Anayasa Mahkemesi ve Sayıştay denetimi büyük ölçüde devre dışı kaldı. Bakanlıklar, uzman ve birikimli karar birimi olmak yerine, tek kişiden gelecek talimatların uygulama birimi oldu. Yürütmenin aşırı güç kazanması, yasama ve yargı kontrolünü devre dışı ve etkisiz bıraktı. Toplumsal yapı ve süreçlerin yönetiminde geçerli olacak kural, ilke, bilimsel bilgi ve kurumsal sistemler devre dışı kalırken, tek kişinin beklentilerine ve emirlerine göre yönlendi.

Sosyal bilimlerde kişisel tercihler, keyfi uygulamalar anlamına gelir. Bu nedenle, bugün yaşadıklarımıza ve sosyal çürümeye hiç şaşmayın. Yandaşların kayrılmasına, zenginleşmesine, işe alınmasına, ihalelerin adrese teslim verilmesine, muhalefetin susturulup, özgürlüklerin kısıtlanmasına, yandaş medya ve yargı yaratılmasına şaşmayın. Hatta orta tabakanın erimesine, TÜİK ve diğer kurumların tepenin beklentisi yönünde verileri zorlamasına, faiz oranlarını kalıp inançlar yönünde şekillenmesine, yeni zenginlerin çılgınlığına, artan yoksullukla, kent suçlarının artmasına, kadın ve çocuk istismarı ve gençlerin bile mafya özentisine şaşmayın. Demokrasi ve özgürlükler kısıtlanırken otoriter eğilimlerin artmasına şaşmayın. Çözüm: kişisellik ve keyfilik yerine, aklın ve bilimin rotasında ilke, kural, kurum ve sistemleri, işlevsel tutan çağdaş demokratik hukuk devleti kültüründedir.