
Bizim bu demokrasi şölenleri giderek linç şölenine dönüşmeye başladı yalnız.
Demokrasiyi kutsayan ve kutlayan gösteriler yapılıyor, demokratik haklarımıza saldırıda bulunanlarla omuz omuz mücadele ediliyor ama demokratik hakkını kullanıp düşüncelerini söyleyenler anında linç ediliyor.
İşlerine taş konuluyor. Ekmekleriyle oynanıyor.
İtibarları zedeleniyor.
Şarkıcı Sıla'ya yapıldığı gibi.
Sıla, Yenikapı'daki şölene gitmeyeceğini duyurduğu Twitter hesabında, meydanlarda toplanmanın ve mitingin bir şova dönüştüğünü düşündüğünü ifade etti.
***
Demokratik bir ülkede, fikrini özgürce söyledi. Katılırsın katılmazsın. Ayıplarsın ayıplamazsan. Kızarsın kızmazsın.
Sen de karşı ifadeni belirtirsin. Uzlaşmak zorunda da değilsin. Ama saygı duymak zorundasın.
Ama işte demokrasi artık sadece bazıları için demokrasi bu ülkede.
Sıla'nın bu fikir beyanı ve tavrından sonra linç kampanyası başlatıldı.
Konserleri ardı ardına iptal edildi. Çok sert bir dille kınandı. Aslında kınandı da denemez, kadının resmen ipi çekildi.
***
Eh o zaman ne anladık o mitinglerden, sabaha kadar tutulan nöbetlerden?
Darbeye karşı olduğunu üstüne basa basa belirtip, yapılan gösterilerin amacından şaştığını düşündü diye genç bir sanatçının ekmeğiyle oynandı.
Bu mahalle baskısı giderek tepemizde gezen bir balyoza dönecek gibi.
Bir güruh var, onlar gibi düşünmeyen herkes vatan haini ilan ediliyor.
Ve o güruhun hoyratlığı giderek daha da ürkütüyor.
İnsanlar artık en ufak bir eleştiride darbeci olmakla, vatana ihanetle suçlanmaya başlandı.
Kolay değil tabii... 15 Temmuz gecesi büyük bir travma yaşadık. Fabrika ayarlarımıza geri dönmemiz biraz zaman alacak.
Ama bu geçici delilik halimiz umarım bir an önce son bulur.
Birbirimizi doğru anlamaya, dinlemeye, ama en önemlisi artık nefret ve ayrımcılık tohumlarından kurtulmaya o kadar ihtiyacımız var ki...
Normale dönüş

Özellikle turizm sezonu 15 Temmuz gecesinden sonra büyük sarsıntı yaşadı.
Otel rezervasyonları iptal edildi, insanların ağzının tadı tuzu kalmadı.
Böyle durumlarda hayat devam etmeli diyoruz, diyoruz da insanın da içinden gelmiyor ki birader...
Ama neyse ki bu hafta, izinlerin de tekrar verilmesiyle bir hareketlilik gözlendi.
İnsanların yüzündeki tedirginlik, endişe ifadesi yavaş yavaş silinmeye başladı.
Bu ülkede hiçbir zaman tam bir barış ve huzur ortamı olmadı ama bu son yıllar hepimizi tokat delisi yaptı.
Yüreklerde artık kanayacak yer kalmadı dedikçe üzerine bir darbe daha alıyoruz.
Normal nasıl bir şeydi unuttum ben. Bir an önce hatırlamak istiyorum.