Türkiye'de hayvanlar kanunlar çerçevesinde mal- eşya statüsünde sayılıyor.  

Hayvan sahipli ise zarar gördüğünde, Türk Ceza Kanunu kapsamında mala zarardan 4 aydan, üç yıla kadar hapis cezası verilebiliyor.

Yok hayvan sahipsiz ise zavallıcık mal bile kabul edilmiyor. Kabahat Kanunu kapsamında para cezası uygulanıyor.

Hal böyle olunca da vicdansızı, sapığı, canisi ortak havayı soluduğumuz canlara gözüne iliştiğinde işkence ediyor, deşiyor, öldürüyor... Biliyor çünkü, hazla yaptığı yanına kar kalacak, yakasına yapışan olmayacak.

Bitip tükenmek bilmeyen, insan olanın canını acıtan olaylara bir yenisi daha önceki gün İzmir'de eklendi. Üstelik başrolde bir polis var.

İddiasına göre köpek onu ısırmaya çalışmış. O da kabul ediyor; silahını çekip iki el ateş etmiş. Hayvanın durumu belli değil, can havliyle kaçmış yazık.

Görgü şahitleri olay sonrası otobüse binen polise kayıtsız kalmadı ve sert bir şekilde tepki gösterdi. Haber sitelerinde yayınlanan video görüntülerinde gördük ki, özellikle duyarlı bir kadın çileden çıkmış, avaz avaz bağırıyor, “Kanunen suçlusun, şikayetçiyim senden, davacı olacağım, in arabadan, birlikte karakola gideceğiz. Ver kimliğini” diyor...  

Ağız kavgası bir süre devam ediyor, kimlik bilgilerini vermek istemeyen polis otobüsten inip, uzaklaşıyor.

Yapanın bir polis olması çok vahim... Yani senin, benim başımız sıkışırsa yardımını isteyeceğimiz kolluk görevlisi o...

Hakkında idari soruşturma başlatılmış, savunmasıza sıkılmış kurşunlar cezasız kalmaz umarım.

Amerika'da yapılan bir araştırmada şiddete eğilimli mahkumların yüzde 60'ının geçmişte hayvanlara eziyet eden kişiler olduğu belirlenmiş. Yani bu tür insanlar toplum adına çok tehlikeli. Sadece para cezası almaları vicdan yaralayıcı. Hayvana şiddete getirilecek ağır hapis cezaları cinayetleri ve tecavüzleri de mutlaka azaltacak.