Adıyla, uyumuyla, sesiyle, rengiyle, çağrışımıyla ne güzel yakışırlar birbirlerine. İmbat, şenlik, eğlence, aydınlanma, umut, şarkı, coşku… Ve elbette şiir. Hepsi İzmir…

Peki ya  Homeros?… 8500 yıllık  İzmir’in, İyonya’nın,  İlyada ve Odessa’nın ünlü şairini  anmadan geçmek olası mı?

Aslında İzmir’de 1940’lı yıllarla birlikte  şiir  bağlamında devininler  yoğunlaşmaya başlar.                                                         

Benim için de İzmir hep şiirin, sevginin, özenli dostlukların, hatırın, aydınlanmanın, özgürlüğün kenti olmuştur. Aşkla İzmir; sevdayla, tutkuyla, demokrat kimliğiyle,  yaşama sevinciyle İzmir…

Gaziantepli olmak güzel bir duygu; ayrıcalıklı, anlamlı, sevgili, sevdalı… Bu duygum hiç eksilmedi; daha bir çoğalarak sürdü bugüne dek. Özleyen, arayan, anımsayan, duyumsayan… İzmir’den memleketime hep özel baktım, andım, aradım, özledim.

Evet İzmir’e 1977’de gelmişim. Şiire, yazına yeniden dönüşüm de 1990’lı yılların başında olmuş. Şiir kitaplarım Yürek Söylencesi, Bellek Pazarı, İnce Oda, Küşüm Çınlaması, Dingin Sözler Avlusu, İyi Günler Terzisi, Şiirgiller bu kentin havasıyla, suyuyla, duygusuyla, şarkısıyla, aydınlığıyla yazıldı, basıldı.

Bu yıl 77. yaşıma girerken, bunun 46 yılını bu kentte yaşamışım, bu kentten seçmişim eşimi, çocuklarım bu kentin Karşıyaka’sında merhaba demişler dünyaya.     

Ne mutlu bana ki nice dostlar biriktirmişim İzmir’de, nice anılara sarmışım geçen yıllarımı. Gaziantep çocukluğumun başkenti ise İzmir gençlik, olgunluk, yaşlılık yıllarımı da kapsayan yaşadığım özge kent. Gaziantep’ten İzmir’e kıvançla, erinçle, özenle, umutla, aydınlıkla yürüdüğüm yolculuk…

Durum bu olunca İzmir’i sokakları,  insanları, evleri, yaşanmışlıkları, imbatı, körfezi, vapurları, yolculukları şairleri  ile yazmamam olası mı?

Hemen her kitabımda İzmir’le buluşan şiirlerim yer alır. Buncasını yapmışken, bu şiirlerimden bir seçkiyi de tanışlarım, dostlarım, okurlarım, sevenlerimle paylamak istedim.

Ve dedim ki:

şiir boyu İzmir’deyim

Homeros Vadisinde Meles’te

şimdi yaşların çağında

aydınlığında

şimdi ömrün geçidinde

kendime yeni kumaşlar alıyorum

terzisiyim barışın sevginin iyiliklerin

yeni günlükler dokuyorum tezgahımda

yaşama hep güleç bakıyorum

şiir şiir İzmir oluyorum.

YAŞAR ÜRÜK’TEN: “BİLMEDİĞİMİZ İZMİR”

“Hükümet Konağı, Sarı Kışla, Yalı Konağı, Yalı Camii, Piçhane, Hapishane, Saat Kulesi, Körefez Vapurları, Kâtipoğlu Çayırı,Kantar İzmir’in  Çarşıları,Karakolu öyküsü… 

Daha nice  anıtsal yapılarla ilgili bilgiler, anlatılar… 

Yıllardır yaşadığımız, sokaklarında gezindiğimiz, yokuşlarını tırmandığımız,  anılar biriktirdiğimiz  kentlerde, ayrımına varamadığımız, göremediğimiz güzellikler, değerler de vardır her zaman.

İzmir de onlardan biri. Ben de 46 yıldır yaşadığım bu kentte göremediğim, ayrımına varamadığım, yaşayamadığım daha nice yerler olduğunun bilincindeyim. Bu bağlamda eksiklenirim.

İyi ki diyorum, anısı güzel insan, şair dostum  Abdullah Neyzar Karahan’la bir ölçüde bunu başarmışız.

Dönertaş’tan, Kestelliden, Arap Fırını’ndan,  Altınpark’tan, Eşrefpaşa’dan, Varyant’tan, Karşıyaka Bahçelievler’den,  yorgunluksuz geziler düzenlemişiz.

Yaşar Ürük’ün “Bilmediğimiz İzmir” (*) kitabını okurken, ne çok bilgiler ediniyorum, ne çok yerlerden geçiyorum, sanki İzmir’i yeniden tanıyorum, yeni bulgular ediniyorum.

Yaşar Ürük, bu belgesel yapıtını oluştururken, sevdalandığı, tutkuyla bağlandığı İzmir’ini  diliyle, sözüyle, gönlüyle, elli yıllık birikimiyle  9 aylık yoğun çalışmasıyla anlatıyor.

O zaman “Bilmediğimiz İzmir”e düşürelim yolumuzu.

(*) Bilmediğimiz İzmir, Yaşar Ürük incelemesi, İzmir Büyükşehir Belediyesi İzelman Y., 448 sayfa