Ülkemizdeki önemli anma günlerinden birisi de 'Sarıkamış Şehitleri'ne  ayrılan 22 Aralık Günü'dür. 'Türk Harp Tarihi'nin, yanlış taktik ve stratejiler nedeniyle en acı kayıplarının verildiği bu savaşta, general Fehri Belen gibi detaylı çalışmalarda bulunmuş otoritelere göre 33 bin şehit ve 20 bine yakın yaralı ve esir şeklinde belirtilen kayıp miktarı, Maurice Constant Louiss Larcher'in bu konudaki önemli eserlerden sayılan 1926 tarihli La Guerre Turque dans la Guerre Mondiale kitabında  ''90.000 ölü ve 40.000 ila 50.000 esir” şeklinde kayıt altına alınmıştır. Savaşın önemli aktörlerinden Hafız Hakkı Paşa, harekatta 30 bin erin yaşamının yitirdiğini raporlar. Üstelik, Rusların kayıpları olarak belirtilen 16 bin ölü ve 12 bin hasta ve yaralının büyük kısmı da Müslüman Orta Asya Türklerinden teşkil edilen 21 taburun yani 2. Türkistan Kolordusuna ait erlerin olduğu düşünüldüğünde, şehadete erişen Türk evlatları adına verilen kaybın vehameti açığa çıkmaktadır. Kayıplar, sadece cephelerdeki vuruşmalar nedeni ile olanlar dışında soğuk hava şartlarına bağlı donma vakaları ile tifüs gibi salgın hastalıklar nedeni ile karşılaşılan ölümleri de kapsamaktadır.

Harekatının başlangıcında 90 bin askere sahip olan 9, 10 ve 11. Kolordular, savaş bittiğinde 15.525 mevcutludur ama hızla takviye edilerek, takip eden yaz mevsiminde yani Sarıkamış felaketinden 5-6 ay sonra, 52.352'ye çıkarılır ve 131 topçu birliği ile takviye edilerek, karşısındaki 130 bin piyade, 35 bin süvari ve 340 topçu birliğinden oluşan Rus ordusunu mağlup eder.

Esasında Sarıkamış Harekatının başlarında yani 26 Aralık gecesi, işgal altındaki Sarıkamış Cephesinin komutanı Rus General Voropanof, bölgedeki kayıpların büyüklüğünü değerlendirip, Sarıkamış’ı boşaltmayı düşünmektedir. Bir üst komutanı olan General Myshlayevski'e durumu bildirir. General Myshlayevski ise, Rus birliklerinin geri çekilmesi konusunda hem fikir olmakla birlikte, geri çekilmede Sarıkamış-Kars demiryolu kullanılması dışında bir seçenek olmadığından Sarıkamış’ın kesinlikle bırakılmamasını emreder! Görüldüğü gibi, General Voropanof, General Myshlayevski ve hatta Rus kurmay heyetinden Bergmann gibi kurmaylar, Türklerin kuşatma manevrası karşısında paniğe kapılarak yenilgiyi kabul eden bir ruh durumu içindedirler. Kağızman hattı tekerli araçlar için çekilmeye uygun olmadığından, Sarıkamış-Kars demiryolunu kullanarak Rus ordusunu en az zayiatla kurtarmayı planlarlar. Öyle ki, Rus Cephesinin Başkumandanı Myslayevski, Hafız Hakkı Beyin 27 Aralık'ta süvari birlikleri ile Selim Tren İstasyonunu işgal etmesi ve Sarıkamış-Kars demiryolu hattını tahribi, ardından da Ardahan'ı ele geçirmesi üzerine telaşlanır ve esir düşeceği düşüncesi ile 28 Aralık sabahı atlı birlikleri ile Kağızman'a, ardından da Gümrü üzerinden Tiflis'e kaçar, üstelik yerine vekil bir komutan bile bırakmadan. Rus Kurmay heyetindeki bir tek kişi, General Yudenich farklı düşünür: Türklerin yapmış olduğu bu zorlu kuşatma nedeni ile fazlası ile yorgun olduklarını, soğuk ve hastalık nedeni ile çok kayıp vermiş olacaklarını öne sürerek, geri çekilmek yerine Türklerle savaşılması gerektiğini savunarak diğer generalleri ikna eder! İşte, Rus Cephe Komutanının kaçması üzerine bu göreve getirilen General Yudenich, savaşın seyrini dolayısı ile de tarihi değiştiren kişilerden birisi olur. Özetle, General Yudenich, Türk Harp Tarihinde, 90 bin şehit pahasına kazanılmış bir zafer olarak hatırlanacak Sarıkamış Harekatını, büyük bir acı ve mağlubiyete dönüştüren sahnedeki aktördür.

Türk Kamuoyu, uzun yıllar bu konuyu öğrenemez, çünkü bu hezimetin ana sorumlularından Enver Paşa, savaş sonrası Sarıkamış hakkında herhangi bir haber, bildiri veya yayına karşı katı bir sansür uygular ve halkın bilgi almasını engeller.

Oysa, Doğu'da, 3.Ordunun 9-10 ve 11. kolordularının ana çatıyı oluşturduğu Türk Ordusunun, Ruslara karşı Birinci Dünya Savaşı'nda girdiği ilk muharebe olan 1. Köprüköy Muharebesinde zafer kazanmaları, Sarıkamış Muharebesinden sadece bir ay önce idi. Rus ordusunu geri çekilmeye zorlaması ve  Hafız Hakkı gibi hayalperest komutanların raporları, dönemin genel kurmay başkanlığını da uhdesinde taşıyan Harp Nazırı Enver Paşa'yı, Sarıkamış'ta yapılacak bir  seferinin başarıya ulaşacağına inancını oluşturmuş, 3. Ordu Komutanlığını da üzerine alarak bu hezimete neden olacak stratejik hataların taşlarını döşemiştir.

Tarihimizde her daim  elemle hatırlanacak 22 Aralık 1914 tarihli Sarıkamış Kuşatma Harekatı sonrası büyük bir hayal kırıklığı içinde adeta savaş meydanından kaçarak İstanbul'a dönecek olan Enver Paşa, İttihat ve Terakki yönetimine muhalif grupları merkezden uzaklaştırma bağlamında Sofya Ateşeliği görevine sürdüğü Mustafa Kemal gibi vatanseverlerin cephelerde aktif görev taleplerine daha fazla direnemeyip O'nu Çanakkale'de 19 Tümen Komutanlığına tayin eder.

Atatürk, 'Anafartalar Kahramanı' olarak tüm Anadolu'da ve Dünya'da tanınır, Kurtuluş Savaşının doğal bir lideri olarak tarih sahnesine çıkar.. 

HHH

Sonuçta, Sarıkamış Harekatı, Türk Harp Tarihinin en dramatik savaşlarından birisidir ve çok kritik bir konjuktörde yani birinci dünya savaşının başlangıcında Doğu (Kafkas) Ordumuzun erimesine sebep olmuştur. Liyakatsız ve yeteneksiz kurmay heyetinin yaptığı yanlış takdik planlamalarla, kış mevsiminin dondurucu ortamında Rus birliklerini kuşatarak yok etmek amacı ile üçbinyüzyirmi rakımlı Allahuekber dağlarından geçirilmeye çalışılan doksanbin er, tek kurşun atamadan donarak şehadete ulaşmıştır. Doğu ordusunun bir anlamda yok olması da Dünya Harbinin Balkanlar, Boğazlar, Suriye ve Irak başta olmak üzere tüm cephelerde toprak kayıplarına zemin hazırlamıştır..

Tüm şehitlerimizin ruhları şad olsun..