Herkesin şiiri sevmesini, şaire alkış tutmasını beklemek olası değil; ama sanata, sanatçıya, şaire, yazın, kültür insanına saygılı davranmanın önemli ve gerekli olduğuna inanırım.

Duygudan, toplumsal duyarlıktan, insanca değerlerden, aydınlık düşüncelerden, aşktan yoksun olanlar, egemenler, aymazlar şiire, şaire de uzaktırlar.

Oysa barıştan, sevgiden, emekten, özgürlükten yana olanların yanındadır şiir. Ondan kaçanları, nefret edenleri dışlamaz, hoş görür. Özkan Mert’in dizelerindeki gibi “Fakat şiir aldırmaz / borcu yoktur hiç kimseye / bir fırtına bırakır / tarihin önüne / çeker gider. / şiir herkesi sever.”

Server Tanilli’nin Cumhuriyet’te yayımlanan (23.07.2004) köşe yazısını kesip saklamıştım. “Şiir ve şair, savaşa karşı barışın yanındadır; zulmedenlere karşı, ezilenlerin saflarındadır yeri. Daha insanca bir dünya’nın müjdecisidir. Kafakağıdında bu yazılıdır. Şiirin ve şairin ölümsüzlüğü bunun sonucudur. Ve direnir şiir ve şair.”

Şairin insana, topluma, dünyaya ileteceği sözleri, şiirleri hep olmuştur, hep olacaktır. Şiirin işlevselliği, devrimciliği, değiştirme, dönüştürme yükümlülüğü, sorumluluğudur bu.
O yüzden şaire karşı duyulan hıncı, karşı duruşu, kaba davranışı, saldırıyı kınamışızdır, ilençle anmışızdır hep.

Ahmet Telli’nin 20 Aralık’ta Hacettepe Üniversitesi Kitap Kulübü'nün çağrısıyla katıldığı söyleşide saldırıya uğramasını aydınlanmaya, özgür düşünceye bir saldırı sayıyoruz.
Şairin “Toplumsal vicdan nedir" sorusuna "Toplumların vicdanı yoktur linç kültürleri vardır, vicdan bireyseldir” yanıtı, birilerinin "size bu ülkeyi mezar edeceğiz, devlet biziz" sözlü saldırısıyla mı karşılık bulmalı?

Ahmet Telli’nin söyleşisini engelleme, hatta olası linç girişimini soğukkanlı davranışıyla önlemesi de bir şair olgunluğu, duyarlığıdır.

Daha sonra yaşananları şöyle anlatıyor şair:“Çok naif ve keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Çok memnun olduklarını söyledi öğrenciler. Söyleşi devam ederken bölüm sekreteri içeriye girdi. ‘Salonu boşaltın tutamıyoruz kapıdakileri’ dedi. Sonrasında etkinliği düzenleyen gençleri tehlikeye atmamak için tek başıma salondan çıktım. Kapıda bekleyen 30-35 kişilik güruhun arasından geçtim. Arkamdan slogan atmaya tehdit etmeye başladılar. ‘Hacettepe sana mezar olacak’ diyerek bağırdılar.”

Olayın sosyal medyadan duyulması, yayılmasından sonra, ülkemizin çok sayıda yazın insanı tepkilerini dile getirdiler. "Saldırganların tavrı sözümün kanıtıydı, linç etmeye gelmişlerdi. Yine çağırsalar, yine giderim, diyen Ahmet Telli’nin yanındayız. Şair, şiir ve vicdan teslim alınamaz."

Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen'in twitter hesabından yaptığı açıklama da bir aydın insan tavrıydı elbette:"Bir şairi konuşturmamak; şiirden, güzel sözlerden, umuttan, sevmekten ve yaşamaktan korkmaktır...”

Ahmet Telli’ye “Yeniden Yaşanacaktır” şiirinden dizeleriyle yeniden merhaba diyelim: “Bahar da gecikebilir unutmayalım / böyle okuduk hayatın kitaplarından / Hele vakt erişsin sevda dal versin / uzanacağız bir sabah çiçekli bir ağaca”

* * *

Bir yıl daha sona eriyor; sorunları, yıkımları, kıyımları, acıları, kahırları, kaygıları ile. Umuda kıymak, umudu yıkmak istemiyoruz elbette. Şairin de geleceğe dair beklentisi, umudu her şeye karşın eksilmiyor.

Bu beklenti, istek, dilek ve umutla yeni yılın insanlığa, ülkemize, dünyamıza gerçekten yaşamsal anlamda iyilikler, aydınlıklar, güzellikler, esenlikler getirmesini diliyorum.
Şiir de hiç eksilmesin yaşamınızdan.