Sevgili okurlarım, seçilmişlerin üstünlüğü değil, atanmışların üstünlüğünün yer aldığı bu yüce Meclis'te, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir." sözü sadece bir tabeladan ibarettir. Meclis'te milletvekilleri birbirinin ağzını burnunu kırıyor. Hastanelik ediyor. Vekiller, birbirlerine olmadık hakaretler, küfürler yağdırıyorlar. Hem de milletin gözü önünde. Saygınlığını yitirmiş böyle bir Meclis'ten vatandaş ne bekleyebilir?

Bu Meclis'ten hukuk beklemek, adalet beklemek, demokrasi beklemek mümkün mü? Birinin ak dediğine göz göre göre siyah diyen bir Meclis yapısı var. AKP 20 yıldır iktidarda. Bu süre içinde, başta CHP olmak üzere diğer muhalefet partilerinin vatandaş yararına, ülke yararına bugüne kadar verdiği yüzlerce yasa teklifi ne oldu? Söyleyeyim. İktidarın ve küçük ortağının ortaklaşa kaldırdıkları parmaklarla yasa teklifleri, önergeleri reddedildi.

Muhalefeti yok sayan muhalefetin iradesini hiçe sayan, muhalefetin fikrine asla saygı duymayan bir iktidar ülkeyi yönetebilir mi? Ülkede huzuru ve refahı sağlayabilir mi? Anayasa Mahkemesi'nin kararlarını hiçe sayan, Sayıştay'ın denetim mekanizmasını yok sayan, bir iktidar halkına hesap verebilir mi? Otokratik devletleri bir kenara bırakırsak, demokrasi ile yönetilen bütün ülkelerde bizdeki sistem gibi yani mevcut Cumhurbaşkanlığı sistemi gibi tek adamın hükmettiği bir rejim de yok. Böyle bir devlet yönetimi de yok. Böyle bir sistemden demokrasi çıkmaz, böyle bir sistemden hukuk devleti de çıkmaz.

***

Bakın ben size önemli bir şeyi hatırlatayım. Devletin üç önemli erki vardır. Devlet bu üç ayaklı erk üzerine inşa edilmiştir. 1. Yasama yani TBMM, 2. Yürütme yani hükümet, 3. Yargı yani tüm mahkemeler. Bu üç erk birbirini dengeleyen kuvvetlerdir. Yani kuvvetler ayrılığı dediğimiz şeydir. Bu kuvvetlerden biri diğerinin etkisi altında kalırsa, hukuk devleti çöker, adalet yok olur. Bugün ülkemizde yaşanan tüm olumsuzlukların ana sebebi budur. Açıkça söylüyorum, Türkiye'de yargı, bağımsızlığını yitirmiştir. Yargı, adeta iktidarın sopası haline dönüşmüştür. Ülkemizde hukuksuzluklar diz boyu. Mesela size soruyorum. Bir hukuk devletinde, Ekrem İmamoğlu'na yapılan bu adaletsizlikler, bu iftiralar olur mu? Elbette olmaz. Türkiye'nin en büyük mega kentinde 800 bin fark atarak seçilmiş bir belediye başkanına eften püften bahaneler üreterek, hem siyaset yasağı konuyor, hem de hapis cezası veriliyor. Bu karar vicdanlara sığmaz. Bu karar evrensel hukuk ilkeleriyle asla bağdaşmaz. Bu karar, siyasi gücün etkisi altında kalmış, yargının tarafsızlığını yitirdiğinin sadece bir örneğidir.

***

Sevgili okurlarım, Türkiye'de ne yazık ki siyasetin endazesi bozulmuştur. Yüce dinimizi sömürenler çoğalmıştır.

Hukuka, ahlaka, hakkaniyete, adalete adeta mezar kazılmıştır. Bir ulus devlet olan devletimiz, rayından çıkarılmıştır. Öyle bir siyaset kurguladılar ki ırkçılığı dincilikle kardılar. Kabul etmeyenleri düşman gördüler. Bu ülkede demokrasiyi öcü gibi görenler, özgür düşünenden hesap sordular. Gazetecileri, yazarları, amiral ve generalleri, siyasetçileri haksızca ve hukuksuzca içeri attılar. Bu iktidar, Türkiye'de eğitimin çarkını bozdu. Bilimin, tekniğin ve

çağdaş öğretimin kökünü kazdı. Onun için diyorum ki, mutlu bir Türkiye için, çağdaş bir Türkiye için, önce hukuk devleti...