Ülkemizin acı bir gerçeği de gelir dağılımındaki adaletsizlik.

17 milyon kişi yardımlarla geçinirken ne hikmetse 538 kişi milyoner oldu.

Türkiye OECD’de gelir eşitsizliğinin en yüksek olduğu 4’ncü ülke.

Türkiye’de en zengin yüzde 20’lik kesim gelirin yüzde 47.5’i alırken en yoksullların yüzde 20’lik kesimi ise gelirin sadece yüzde 5.9’unu alabiliyor. Avrupa Birliği (AB) ülkeleri içinde ise gelir eşitsizliğinde Türkiye’den daha kötü durumda olan bir tek Bulgaristan var.

***

Türkiye, AB ülkeleri içinde gelir adaletsizliğinin en yüksek olduğu ikinci ülke konumunda.

Gelir dağılımının hesaplandığı diğer yöntem ise toplumdaki en yüksek ve en düşük gelire sahip grupların toplam gelirden aldıkları payların karşılaştırılması. Toplumun en zengin yüzde 20’lik kesiminin geliri ile en yoksul yüzde 20’lik kesiminin gelirine oranı karşılaştırılarak P80/P20 hesaplanıyor. Farkın fazla olması gelir dağılımı eşitsizliğinin yüksek olması anlamına geliyor.

OECD’nin 2021 veya en yakın yıl verilerine göre Türkiye 37 OECD üyesi arasında gelir dağılımı eşitsizliğinin en yüksek olduğu 5’inci ülke.

DİSK'in raporuna göre Türkiye gelir eşitsizliğinde AB ülkeleri arasında birinci oldu. Türkiye’de 4.3 milyonluk en zengin yüzde 5’lik gelir grubunun hane halkı kullanılabilir geliri, 4.3 milyonluk en yoksul yüzde 5’lik gelir grubunun hane halkı fert gelirinin 31 katı düzeyinde olduğu belirtildi.

Ekonomist Mahfi Eğilmez gelir adaletsizliğini yorumlayarak özellikle hukukun öngörülemez olduğu bir ortamda hiçbir şeyin belirli olmadığını söyledi:

***

“Böyle bir ortamda en iyiler daha iyi konumdaki ülkelere giderler. Ülke, önce üretim kaynaklarını sonra insan kaynaklarını kaybeder. Bir ülkenin belirsizlik illetinden kurtulup öngörülebilir konuma geçebilmesi için iki şeye ihtiyacı vardır. Hukukun üstünlüğü ve bilimin yol göstericiliği yani yapısal reformlar yapılıp uygulanacak, ondan sonra ekonomi için gerekenler yerine getirilecek. Reform olmadan ekonomiyi düzeltmeye çalışmak, havanda su dövmektir. Bunu ekonomiyi ordan burdan okuyarak öğrenmeye çalışan en alt seviyedeki insanlar anladı,üst seviyedeki yöneticiler ısrarla anlamamak için direnip, bildiklerini uygulamaya devam ediyorlar. Bakalım nereye kadar devam edecek bu böyle, çok merak ediyorum.”

Haftaya yeniden buluşmak üzere hoşça kalın dostlar.