O iki soru ve cevap bitmek bilmez, bir süre öylece devam eder hani.
Filmin hikayesinin de yaşandığı Ege kıyılarında bu 'N'apıyon?" "İyi, sen napıyon?" selamlaşması, bizim için çok tanıdık tabii.
Bunun bir de başlıkta gördüğünüz şekli var ki o da son yıllarda çok revaçta.
-Napıyon?
- Duruyom.
Veya:
- Napıyon?
- Kimseye bi'şey yapmıyom.
Egeliler olarak biraz tembelizdir biz.
Konuşurken bile çok enerji sarf etmeyiz.
Ama şu anda tüm ülke Ege gibi...
Öylece durduk bekliyoruz. Zırhlı araçlarından inemeyen, 150 korumayla dolaşan, sonra da biz sade vatandaşa "korkmayın canım bir şey olmaz hayatınıza devam edin" diyenlere inat korkuyoruz.
Ödümüz patlıyor hatta. Sadece kendimiz için değil sevdiklerimiz için de son derece endişeliyiz.
Hangi şehirde bombalar patlasa hemen telefona sarılıp orada yaşayan yakınlarımızın sağ olup olmadığını öğrenmeye çalışıyoruz.
Seslerini sağ salim duyduğumuzda önce derin bir ohhh çekip sonra da hiç tanımadığımız o masum insanların öldürülmesinin yasını tutuyoruz.
Hayat hikayelerini öğrendikçe onlar da bizim yakınımız oluyor çünkü.
Bütün ülke koca bir matem evine dönüyor.
Gerçi bütün ülke demeyelim. Hala ölenleri 'bizden sizden' diye ayıranlar var.
Hatta Sağlık Bakanı bir terör saldırısından sonra çıkıp "Ölenler arasında yabancı da olsa, onlar da sonuçta insan" cümlesini kurabiliyor.
***
İnsan hayatında da Lale Devri, Duraklama Devri, Gerileme Devri, İyice Taklaya Gelme Devri vs. olabiliyor malumunuz.
Enteresan bir döngü var hepimizde.
Normal akışta ne sürekli dert üstü murad üstüyüz, ne de hep dipte debeleniyoruz.
İnsanların bu 'devirleri' ve 'devreleri' mevsimlere de bağlı olabiliyor bazen.
Mesela şimdi bahar geldi ya, içimizdeki kelebeklerle Lale Devrine girmemiz lazımdı.
Sonra yazın gelişiyle sıcaktı nemdi, Duraklama Devri...
Sonbaharla beraber depresyon katkılı Gerileme vs.
Ama şimdi bu döngü de kırıldı.
Artık normal hayatlarımız tarih oldu.
Epeydir durduk biz... Endişeyle bekliyoruz.
Deccal'ın eli ülkenin üzerinden bir türlü çekilmiyor.
Ne zaman nerede havaya uçacağımız belli değil. Ve hala birileri çıkıp bize "Korkmayın, normal hayatınıza devam edin" diyor.
Ben korkuyorum ve korkmaya da devam edeceğim kardeşim.
Hani gezide Çarşı grubu, üzerlerine orantısız güçle saldıranlara ne diye haykırıyordu:
"Kaskını çıkar, copunu bırak... Delikanlı kim, bakalım."
İşte bize 'korkmayın' diyenler de zırhlı aracından çıksın, korumalar arasında gezmeyi bıraksın, delikanlı kim görelim, biz de rahat rahat pazara gidelim, metroya binelim.
Canımızı sokakta bulmadık.
