Türkiye’nin kanını donduran olay, İzmir’de aile içi şiddetin ulaştığı korkunç boyutu gözler önüne sermişti. Boşanma aşamasında olduğu eşi Fatma C.’yi cezalandırmak isteyen ve bu uğurda öz çocuklarının canına kastetmekten çekinmeyen Şiyar Alpaslan’ın yargılandığı davada hukuk trafiği baş döndürdü. Daha önce tahliye edilen, ardından itirazla tutuklanan, suç vasfının değişmesiyle mahkemeler arası gidip gelen dosyada son sözü İzmir 19'uncu Ağır Ceza Mahkemesi söyledi. Mahkeme, sanığın serbest bırakılmasının ya da adli kontrolle dışarıda olmasının, anne ve çocuklar için geri dönülemez sonuçlar doğurabileceğine işaret ederek tahliye kararını iptal etti.

CHP İzmir’de gençlik çalıştayı :İktidara hazırlanıyoruz
CHP İzmir’de gençlik çalıştayı :İktidara hazırlanıyoruz
İçeriği Görüntüle

Tahliye kararı vicdanları yaralamıştı: Mahkemeden kritik dönüş

Olayın ardından başlayan yargılama süreci, kamuoyunun tepkisini çeken kararlara sahne olmuştu. İzmir 18'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde 16 Aralık tarihinde görülen son duruşmada heyet, sanık Şiyar Alpaslan’ın ev hapsi şeklindeki adli kontrol tedbiriyle tahliyesine karar vermişti. Ancak bu karar, hem İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı hem de mağdur avukatları tarafından büyük bir tepkiyle karşılandı. Savcılık makamı, sanığın serbest kalmasının toplum vicdanını yaralayacağını ve mağdurların açık hedef haline geleceğini belirterek bir üst mahkemeye itirazda bulundu.

Dosyayı inceleyen üst mahkeme, itirazları haklı buldu. Mahkeme heyeti, sanığın üzerine atılı suçun vasıf ve mahiyetini, dosyadaki mevcut delil durumunu ve özellikle görüntü izleme tutanağı ile sabit olan dehşet verici eylemi değerlendirdi. Kararda, sanığın yaşı küçük oğluna karşı "silahla yaralamaya teşebbüs" ve eşine karşı "silahla tehdit" suçlarını işlediğine dair kuvvetli şüphelerin varlığına dikkat çekildi.

Sicili kabarık çıktı: Ev hapsi bu öfkeyi durdurmaya yetmez

Mahkemenin verdiği yeniden tutuklama kararının gerekçesinde sanığın geçmişi de etkili oldu. Şiyar Alpaslan’ın adli sicil kaydı incelendiğinde, daha önceden de silahla yaralama suçlarından sabıkasının bulunduğu ortaya çıktı. Mahkeme, suç işlemeye meyilli bir profil çizen sanığın, sadece elektronik kelepçe veya imza yükümlülüğü gibi adli kontrol tedbirleriyle engellenemeyeceğine kanaat getirdi.

Kararda, sanığın serbest kalması durumunda, "silahla yaralamaya teşebbüs" suçunun mağduru olan küçük çocuk ve "silahlı tehdit" suçunun mağduru olan eski eş Fatma C.'nin can güvenliği açısından ciddi risk oluşacağı vurgulandı. Adli kontrol tedbirlerinin bu aşamada yetersiz kalacağına hükmeden heyet, itirazın kabulüne ve sanık hakkında yakalama emri çıkarılarak tutukluluk halinin devamına karar verdi. Halihazırda başka suçlardan hükümlü olduğu için cezaevinden çıkamayan sanık, bu dosya kapsamında da tutuklu yargılanmaya devam edecek.

Dehşet anları hafızalardan silinmiyor

Olayın geçmişi, yaşanan travmanın büyüklüğünü ortaya koyuyor. Şiddetli geçimsizlik nedeniyle eşinden ayrılma kararı alan Fatma C., iki çocuğunu babalarına bırakarak Burdur’a gitmek zorunda kalmıştı. Bunu fırsat bilen Şiyar Alpaslan, 18 Kasım 2024 tarihinde eşini görüntülü arama yoluyla taciz etmişti. Telefonun kamerasını çocuklarına çeviren cani baba, 7 yaşındaki Y.C.A. ve 3 yaşındaki B.A.’nın boğazına bıçak dayayarak anneyi tehdit etmişti. Görüntülerin ardından harekete geçen emniyet güçleri, şahsı Karabağlar’da gözaltına almış, çocuklar ise devlet koruması altına alınarak daha sonra annelerine teslim edilmişti.

Yargılamada "öldürmeye teşebbüs" tartışması

Dava sürecinde suçun niteliği konusunda da mahkemeler arasında uyuşmazlık yaşanmıştı. İlk etapta "kasten yaralama" ve "tehdit" olarak açılan dava, eylemin vahameti nedeniyle "kasten öldürmeye teşebbüs" suçlamasına dönüştü. Asliye Ceza Mahkemesi ile Ağır Ceza Mahkemesi arasındaki görevsizlik kararları sonrasında İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, sanığın "kasten öldürmeye teşebbüs" suçundan yargılanmasına hükmederek dosyayı Ağır Ceza Mahkemesi'ne göndermişti.

Avukattan zehir zemberek çıkış: Heyetin tarafsızlığı kalmadı

Öte yandan, mağdur avukatları yargılamayı yapan mahkeme heyetine yönelik sert eleştirilerde bulundu. Avukat Nevraz Sığın, mahkeme heyetinin baştan itibaren sanığı koruyan bir tavır sergilediğini iddia ederek "reddi heyet" talebinde bulundu. Sığın, savunmasında şu çarpıcı ifadelere yer verdi: "En baştan itibaren sanığın kasten öldürme suçunu işlemediğine yönelik görüşünü açık eden, ilk celsede tahliye kararı vererek müvekkilin yaşam hakkına yönelik tedbirleri almaktan imtina eden mahkeme heyetinin tarafsızlığı ortadan kaybolmuş pozisyondadır." Bu talep, davanın ilerleyen aşamalarında yeni bir hukuki tartışmanın da fitilini ateşledi.

Kaynak: DHA