Bugün camiada herkesin diline pelesenk olan, ‘şirketleşme’ mantalitesini 30 yıl önce ortaya attığında eleştiri oklarının hedefi olan Efsane Başkan Nafiz Zorlu, yıllar süren suskunluğunu Erkut Şahin’e bozdu…

Hani bir söz vardır, “altın çöpe de düşse, yine altındır” diye. Bu söz “İzmir’in parlak yıldızı” Altay’ı ne kadar da güzel anlatıyor. Peş peşe liglerden düşerken 1 milyar liraya dayanan borcuyla uçurumun kenarına gelen Altay, gelecek hafta bugün tarihinin en önemli genel kurullarından birini yapacak. Kongre öncesi adaylığını açıklayan isimler var, başka adaylar olabileceği de söyleniyor, ancak lafla peynir gemisi yürümediğinden bu girişimlerin ne derece gerçekçi olduğunu haftaya hep birlikte yaşayıp göreceğiz.

Bu tarihi kongre öncesi çok ama çok önemli bir isimle ile sohbet ettim. Yıllardır hiçbir medya organına konuşmayan, hatta artık yaşamını sürdürdüğü İstanbul’dan İzmir’e bile pek gelmeyen Altay’ın yaşayan ‘Efsane’ başkanlarından Nafiz Zorlu suskunluğunu bu tarihi kongre öncesi bozarken, çarpıcı açıklamalarda bulundu. ‘Zorlu’ soyadı ile iş ve futbol dünyasına bir dönem damga vuran bir ailenin en önemli fertlerinden Nafiz Zorlu için şahsen ben “Tanıdığım en büyük Altaylılardan biri” demekten hiçbir beis görmüyorum. Siyah-beyazlı kulübün bugünkü durumuna çok üzülen ancak sık sık ortaya konan ‘karanlık tablo’ edebiyatına da çok takılmayan Zorlu’nun kendi döneminden başlayarak bugüne kadar geçen süreç ve bundan sonrası için görüşleri işte şöyle:

Nafiz3

Çarkı çevirmek daha kolaydı

“60’lardan başlayarak hemen hemen 90’ların sonlarına dek bu işler nispeten kolaydı. Profesyonellik gelişmediği için oyuncular makul paralara oynuyor, idarecilik yapanlar masraflar nispeten az olduğundan biraz da cepten ya da çevreden topladıklarıyla bütçe oluşturabiliyordu. Üstelik büyük kulüpler, Anadolu kulüplerinden astronomik rakamlara oyuncular transfer ettikleri için bir iki futbolcu çıkaran takımlar bonservis ücretleriyle çarkı rahat rahat çeviriyordu. Futbolun bugünkü gibi endüstrileşeceği, oynama şeklinin bu kadar değişeceği, günlük antrenman dozlarının ve oyuncu yetiştirmenin bu kadar önemli olacağı öngörülmüyordu. “

Nafiz2

O zamanlar vizyon zayıftı

Tesisleşme konusunda çok geride kalındığına dikkat çeken Nafiz Başkan, şöyle devam ediyor; “Mesela şehrimiz için konuşalım; İzmir gibi ciddi göç alan bir kentte o dönem çok müsait alanlar mevcuttu. 100 dönümlük bir arazi antrenman tesisleri, kamp ve sosyal alanları ile bir kulübün bütün ihtiyaçlarını giderebilirdi. Ancak bunun yerine, ‘futbolculara para ödüyoruz’ ya da ‘deplasmana gidiyoruz’ gibi bahanelerle tesisleşme ikinci plana itildi. Çünkü tesisleşme için ekstra bir bütçe gerekiyordu. Şimdi o dönemin insanlarını suçlamak da ne derece doğru. Yani ‘bu vizyona sahip değillerdir’ demek de zor, çünkü futbolun bu şekle geleceğini kestirmek pek de mümkün değildi.”

Nafiz1

Yatırım için sermaye lazım

Başkanlığı yıllarında şirketleşmeyi kulüpte ilk ortaya atan, ancak bugün bile anlamakta zorlandığımız derecede tepki ile karşılaşan Zorlu, o dönemi de günahları ve sevaplarıyla şöyle anlatıyor: “Benim düşüncem şuydu. İşin gelecekte büyük paralarla döneceği varsayımına dayalı olarak gelir yaratabilecek pozisyonu ancak önceden yaptığın yatırımlarla hazırlayabilirsin. Bu yatırımları yapabilmek için de sermaye lazım. Rakamsal olarak söylersem o dönem 6-7 milyon dolar bir ödeme yaptık, yani cepten. Takım kurmak, bonservisli oyuncu almak, masrafları karşılamak ve tesis yapmak için. Bugün bu 6-7 milyon dolar içinde objektif olarak değerlendirirsek, hata olarak addedilebilecek en kabadayısı 1 milyon dolar tasarruf edebilirdik. Zaten burada bir tane yanlış transfer, yaptığın birçok doğruyu götürüyor. Örneğin Hasan Özer’i tutmak için senede 300 bin dolar ödemelisin. 300’leri 200’leri toplandığında biranda eksi 3.5 milyon dolar yazar.”

Ekran Görüntüsü 2025 05 22 102751

Bir vizyon ortaya koymuştuk

“Şirketleşme dediğimde o günün şartlarında en önemli nokta bu işin para işi olduğu, ufak takviyelerle iyi takım kurup muhafaza etmekti. Bu safhada artık bırakmak istedim. Parasal olarak çok zorlanıyordum, çünkü şahsi para değildi. Ama buna mukabil ahlak meselesi; çok düzgün ödeme yapıyorduk. Bizim kulübün o dönemlerde en büyük huzuru da buydu zaten. Aslına bakarsan kulüpçülükte usul şöyle; mesuliyeti alana diyorlar ki, ‘girdin bu işe para harcarken bize mi sordun. Hadi devam et. ‘ Adam idareci diye çıkıyor her gün dayak yiyor. Sen de aptalsın ya, vay arkamdan de derler falan. Gücüm yoksa oyuncu satarım, biraz paramı artırırım diye gidiyor ancak denizin bittiğini görmek gerekiyor. Bizim koyduğumuz vizyon çok geçerli ve günün şartlarına uygun şekildeydi. Ne var ki, beni çok istismar etmeye çalıştılar. Bu bizim camianın bir klasiği zaten. ‘Bu işin içine girdi, kendisi para harcadı, kendisi bu noktaya getirdi. Biz mi ona söyledik 10-15 oyuncu al’ diye. Şahsi hatalarım olduğunu da kabul ediyorum. Gerekirse bunların hepsini tartışırım ve tevazuyla kabul ederim veya günün şartlarına bağlarım ancak artık geriye dönüp ben ben diye konuşmanın lüzumu yok.”

Ekran Görüntüsü 2025 05 22 102901

Geçen yıllar kayıp ve maliyet

Geçen yılların hepsinin birer kayıp ve aslında bir maliyet olduğunu dile getiren Başkan Zorlu, bugün gelinen noktada ortaya konan karanlık tabloya katılmak ile birlikte bunun pes etmek anlamına gelmemesi gerektiğini belirterek şunları söylüyor: “Olaya elbette ben de pesimist yaklaşıyorum. Lakin diğer yandan bir ümit olduğunu da söylüyorum. Şöyle ki, Altay’ın futbolcu alacaklarına yönelik olan çok ciddi bir borcu var ama bu aynı zamanda önemli ölçüde iskonto edilebilir bir borç. Şimdi bu olaya soyunurken, alacaklılara yönelik toplu bir bildirimde bulunulur. Denir ki, alacağınızı üçte iki oranında düşürürseniz kısa vadeli bir ödeme planı ile ibralaşabiliriz. Bunu bütün alacaklılar kabul edecektir, aksi takdirde bir şey alması zaten mümkün değil. Fakat bu çalışma tek tek görüşülerek yapılırsa sonuç çıkmaz. Çünkü bu durumlarda sona kalanlar ‘nasılsa elime düştüler’ diyerek çok agresif olabiliyorlar. Olayın bir diğer boyutu da artık ucuz bir ligde oynayacaksın. Eğer bu dertler giderilip makul bir paralar konulursa ve de bilinçli bir yetiştirme sistemi kurulursa kesinlikle işe yarayacaktır.”

Ekran Görüntüsü 2025 05 22 103722

Altay’ın tarihi bir değeri var

Siyah-beyazlı kulüp için tarihi dönemeçlerden biri olacağı düşünülen önümüzdeki hafta yapılacak genel kurul ile ilgili de konuşan Zorlu şu görüşlerle finali yaptı:

“Altay olarak çerçevesini kendimizin çizeceği, futbol endüstrileşmesine dayanan gelir yaratma modeli yaparsak doğrulabiliriz. Her ne kadar şu an çok zor durumdaysak da buranın yetiştiricilik bakımından önemli bir marka olduğunu da unutmamak lazım. Ümitsiz olmak için bir sebep göremiyorum. Genel kurul için klasik ‘birlik beraberlik falan filan’ gibi abuk sabuk laflar etmeye gerek yok. Burası Altay Spor Kulübü, tarihi bir değeri var. Ona yakışır bir yönetim seçilmesini umut ediyorum. Bugünkü endüstriyel futbolun gereği ile uyuşacak bir çözüm bulacak yönetim, Altay’ı bulunduğu seviyenin üzerine çıkaracaktır.”

Ekran Görüntüsü 2025 05 22 104501

Takım Süper Lige çıkınca ‘eyvah’ dedim

“Altay Altınordu’yu yenip Süper Lig’e yükseldiğinde ‘eyvah borçlar büyüyecek’ dedim. Eğer statü olarak, imkanlar olarak üst ligde oynamakta zorlanacaksan o lig sana yarar değil zarar getirir. TFF 1 Lig’den Süper Lig’e çıkan her takıma tavsiyem şu; ‘mevcut kadronla oyna, gencine şans ver. Düşmekten sakin korkma, kesinlikle açılma ve mümkünse yılı artıda bitir. Ama ne yapıyorlar, ‘3 puan alırsan televizyondan fazla para gelir’. Herkes mutluluk sarhoşu. Menacerler çevreni sarmış.’ Sen olmazsan başkanım kulüp kapanırdı’ gibi yıkama yağlamalarla seni kündeye getiriyorlar.”

Ekran Görüntüsü 2025 05 22 104740

Göztepe modelini uygun görüyorum

“Ben şahsen Göztepe modelini uygun görüyorum. Yöneten şirket ile ilgili şöyle böyle deniyor fakat neticede futboldan anlayan bir CEO’su var. Bir sermayesi var. Futbolcu yakalama sistemleri var. O araştırma sistemi içinde oyuncuyu yakalayıp yükseltip, ondan para kazanmayı hedefliyor. Bulunduğu ligde de makul bir hedefte oynamak istiyor. Harcadığı parayı da o ya da bu şekilde kazanmaya çalışıyor. Özünde çarkı döndürmeye çalışıyor, ortada da öyle büyük şeyler yok yani.”

Ekran Görüntüsü 2025 05 22 104039

Alt yapı kolay bir organizyon değil

“Alt yapıya 2 milyon lira yatırım yapalım, şu hocayı getirelim, Ajax modeline gidelim, alt yapı kurtuluşumuzdur gibi hamasi sözlerle bir yere varmanın imkanı yok. Bu tip konuşmaları yapan adamlara bakın, U13 takımının kazandığı maçlarla övünürler. Halbuki, alt yapı dediğiniz organizasyon, son derece ince detaylara sahip, çok hassas bir mekanizmadır. Burada Mehmet Özkan’ın zaman zaman çok eleştirilse de bir mantelitesi var. Bunu göz önünde tutmak lazım.”