İzmir’den yola çıkmıştık ve aktarmalı olarak Afrika’nın ucundaki Madagaskar Cumhuriyeti’ne uçuyorduk. Bir aktarma sonunda uçağımızin tekerleri Afrika kıtasına bağlı ülkenin Antananarivo Ivato Uluslararası Havalimanı’nın pistine değmeye hazırlanırken ben 36 yıl öncesi Afrikasının yoksul köylerinin nasıl  bir başkalaşım geçirdiğinin merâkı içindeydim. Vize ve giriş işlemleri gorevlilerin nazik davranışları ile hızla tamamlandı. Ekvatorun güneyi, 29 derece sıcaklıkla karşıladı bizi. Yağmur sezonu olmasına karşın yaz kendini belli ediyordu. Nasıl bir Madagaskar ile karşılaşacağımız merâkı, otele doğru yol aldığımız sıra doruğa çıkmıştı. 

20240126 231100

Ülkenin başkenti Antananavira ile tanışınca, uzun yillar Fransa egemenliğinde kalan bu toprakların köklerinden gelen acı çığlıkları duymamak olanaksızdı. Fransa’nın terki sonucu geride kalan görkemli yapılar köhnemişti. Bu toprakların kanı adeta emilmiş gibiydi. Neyse, bu faslı bir başka yazımıza bırakıp, bu yazıya neden olan olaya dönelim: Seyahatimizin amacı; bu egzotik toprakların doğasını keşfetmek, kaybolan türlerini kayıt altına alabilmekti. O nedenle düştük Madagaskar Adası’nın kızıl topraklarının derinliklerine. 

I M G 20240125 W A0110

MADAGASKAR'IN EN ZORLU YOLU

Madagaskar yolculuğumuzun her anı sürprizlerle dolu geçti. Başkent Antananavira’dan başlayan yolculuğumuzun ilk durağı Ambositra kenti oldu. Başkent ile arasının uzaklığı 245 km ancak yolun kısalığı sizi aldatmasın çünkü Madagaskar’da en zorlu iş ulaşım. '35 yıl öncesi yaşadığım Camel Trophy’i, nostalji olarak bir kez daha yaşadım' diyebilirim. Yer yer off road yaparcasına süren yolculuk, büyüleyici bir doğa içinden geçmeyle 9.5 saatte sonlandı. Kent, sazdan çatılı ünlü kırmızı toprak evleriyle son derece büyüleyiciydi. Kırmızı toprak ve yeşil pirinç tarlaları arasındaki renk kontrastıyla büyüleyici atmosfer doyumsuzdu.  Kentin diğer önde gelen özelliği ise ahşap ve ipek dokuma sanatının en güzel örneklerinin olması. Turla gelen turistlerin, rehberler aracılığı ile üstün körü dolaştırılarak geçip gittikleri bir yeryüzü cenneti burası oysa. Bizim gibi kenti adım adım dolaşmaya başlarsanız, derinliklerindeki nadide incileri ancak keşfedebiliyorsunuz. 

20240126 231147

Kar ederken batıyorlar! Kar ederken batıyorlar!

ÇOK UZAKTA KARŞILAŞTIĞIMIZ LİDER

Bu keşif turunda üçümüzü de son derece gururlandıran bir olay ile karşılaştık. Ahşap oyma sanatının başkenti, diyebileceğimiz bu yerde karşımıza çıkan Atelier Art Malagasy atölyesinde bizi bir sürpriz bekliyordu, büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün, Madagaskarlı yerli sanatçının elinden çıkma ahşap üzerine portresi. Ülkemizde adı silinmeye çalışan büyük devrimcimiz Atatürk’e, ülkemizden binlerce kilometre uzaklıktaki bir coğrafyada duyulan ilgi ve hayranlığa bakar mısınız! Sanatçı Chez Fortuna’nın ahşap işler ürettiği atölyesinde dolaşırken eserleri arasında  Atatürk’e rastlamak gerçekten heyecan vericiydi. Şaşkınlığı atlatıp heyecanımı bastırınca gazetecilik ruhumun neden olduğu dürtüyle sanatçıyı adeta sorguya çektim. İlk sorum, “Kim bu, neden bu portreyi yaptın?” oldu. Yanıtını aynen aktarıyorum: “Türklerin lideri, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, benim de hayran olduğum Mustafa Kemal Atatürk'un tablosu!”
Yol arkadaşlarım Sevdal ve İsmail ile üçümüz de son derece gururlandık.
Yanıtının ardından ikinci sorumu yönelttim: “Başka lider portresi yok, niye sadece onunkini yaptın? Örneğin, yıllarca bu topraklarda bulunan Fransızların liderleri yok!”

20240126 231326

Bu soruma yanıtı müthiş oldu ahşap işler sanatçısı Chez Fortuna’nın: “O, mazlum ulusların ve Afrika’nın özgürlük ateşidir. Diğer liderler ile kıyaslanamaz! Onun için yaptım.”
Böyle bir yanıt aldıktan sonra üçüncü soru sormanın gereği yoktu. Madagaskarlı dostumuza, “Biz Atatürk’ün ülkesinden geliyoruz. Türküz. Atatürk’ün kurduğu cumhuriyetin yurttaşlarıyız” diyerek açıklamamızı yaptık.
Bu kez şaşırma sırası ondaydı. Hemen elini uzattı, üçümüzün de ellerimizi içtenlikle sıktı ve şöyle dedi: “Neden başka bir liderin portresinin olmadığını en iyi siz anlarsınız!”

Kaynak: Ömer KULAÇOGLU