8 Şubat 2016 tarihinde TBMM Başkanlığına sunulan “İş Kanunu İle Türkiye İş Kurumu Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” tasarısına baktığımızda; tasarının gerekçesinde kiralık işçinin “güvenceli esneklik” uygulamasının bir örneği olarak sunulduğu görülmekte ise de işçi açısından “güvenceli çalışma” ücretinin, çalışma koşullarının, sağlığının, örgütlenme ve sosyal güvenlik hakkının güvence altına alındığı çalışma olduğundan, tasarının bu gerçeklerden uzak olduğu görülmektedir.
Tasarıda işsizlerin bundan böyle Özel İstihdam Büroları’nın elemanı olacakları, ücret ve sigorta primlerini de bu büroların ödeyeceği, işverenlerin istedikleri süre ve koşullarda bu bürolardan işçi kiralayabileceklerinin düzenlendiği görülmektedir.
Konuyu biraz daha açarsak; Özel İstihdam Büroları herhangi bir işte çalışmayan başvuranları sigortalı olarak işe alacaklar ve kiralanmaya hazır olan bu işçilerin ücretleri asgari ücret üzerinden yatırılacak. İşçiye ihtiyacı olan işverenler işçiyi bu bürolardan kiralayacaklar ve bu işçiyi çalıştırdıkları sürece işçiye ait ücret ödeme, sigortalı yapma ve primlerini ödeme gibi hiçbir yükümlülüğü üstlenmeyecekler.
Ayrıca tasarıda bir işveren işyerinde çalışan toplam işçi sayısının en fazla yüzde 25’ine kadar kiralık işçi bulundurabilecek.
Kamuoyunda KOBİ olarak bilinen ve 1-10 arasında işçi çalıştıran bu işyerlerinde bu sınırlama uygulanmayacak ve KOBİ’ler istedikleri kadar kiralık işçi çalıştırabilecekler.
Kiralanan işçiler çalıştırıldıkları işyerinde en fazla 6 ay süre ile çalışabilecekler. Bu süre içinde çalıştırmaktan vazgeçilen ya da 6 aylık süresi dolan kiralık işçiler kiralandıkları bürolarına geri dönecekler.
Özel İstihdam Büroları işveren ile kiralık işçi arasındaki bağlantıyı düzenleyecek ve işçiyi kiralayan işverenden aldığı paranın bir kısmını işçiye ücret olarak ödeyecek, kalanı ise büroların geliri olacak. Buna göre de kiralanan işçiler bir yandan ÖİB’lerin kâr getiren unsurları olurken, diğer yandan da kendini çalıştıran işçi ve kiralayan büro tarafından ikili sömürü ile karşı karşıya kalacaklar.
Uygulamaya geçildiğinde kiralanan bu işçilerin sigortaları aralıklı ve kesik şekilde eksik yatacağı için emekli olmaları hayli zorlaşacak. Ayrıca bu işçilerin düzenli bir işyeri olmadığından enflasyon karşısında ücret zammı almaları mümkün olmayacak ve kıdem tazminatları fiilen ortadan kalkacak.
Yine Disk Başkanlar Kurulu'nun da belirttiği gibi;
* Kuraldışı ve güvencesiz bir çalışma biçimi olan esnek çalışma biçimleri kural haline gelecek.
* İşverenlerin işçileri işten çıkarma maliyetleri düşecek, işçiler kısa sürelerle çalıştırılıp adeta kovulacaklar.
* Düzenli ücret geliri, yıllık izin, sağlık ve emeklilikle ilgili bütün haklar ortadan kalkacak.
* Hükümet çevrelerince savunulduğu gibi kayıt dışı istihdam edilenler güvence kazanmayacak, aksine formel sektörlerde ve sendikal örgütlenmelerin bulunduğu alanlarda güvencesizleşecekler.
* Halen uzun çalışma saatleri bakımından zirvede olan ülkemizde kiralık işçiler yoğun bir sömürü çarkı içinde olacaklar.
* İşverene toplu işten çıkarma hakkı tanınacak, ayrıca işveren aynı işçiyi bürolardan çok ucuz şekilde ve sendikasız olarak, haksız ve hukuksuz kiralayabilecekler.
* Kiralık işçiler “İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği” uygulamalarından yararlanamayacaklar.
* Özel İstihdam Büroları köle pazarları olacak ve bu bürolarda oluşturulacak geçici iş ilişkisi ile insan ticareti yapılacak.