Yüz yıl mı geçti üstünden bin yıl mı bilemem? Ama bir asır olmalı. Evet evet, bir asır. Anlatacaklarım Eski Türkiye’den dostlar. Zaman, bin dokuz yüzlü yıllar…

Radyoda güzel bir tını, hoş bir melodi…

Duru gibi akan, sıcacık hissettiren bir ses, şarkıya şu sözlerle giriyor: “Bir aslan miyav dedi…” Aşk olsun Kayahan, güzel insan; hiç aslan miyav der mi?

“Minik fare kükredi. Fareden korktu kedi. Kedi pır uçuverdi. Yalan mı, tuhaf mı? Yoksa inanmadın mı?" Bu aforizmaları bile inandıracak kadar hoş insanda hissettirdikleri ya; bir de üstüne müzik yapmış Kayahan Baba, iyi mi?

*****

Bu başlı başına "Bir Aşk Hikâyesi" dostlar. 73 yıl önce bugün, 29 Mart 1949'da, İzmir'de; Albay Süleyman Bey'den oldu, Firüzan Hanım'dan doğdu...

Her iz bırakan, sıra dışı bir sanatçı gibi aforizmaları çoktu…

Çok sevdi, kavuşamadı, özledi de, "O'nsuz olmuyor" diye şarkı yaptı sevdiceğinin üstüne…

"Ne oldu can?" dedi bazen; sordu, soruşturdu, merak etti sevdiğini...

"Anla halimden" dedi bazen de, derin yalnızlıkları içinde…

Çıkamadı bazen de, "Kara saplantım" dedi, karanlıklar içinde saplandığı yerden gün yüzüne…

Asırlardır yalnızdı, çok seviyordu, pişmandı ve onsuzluk alın yazısıydı ama "Bir yemin etti ki” dönmedi bir daha. Öyle gururluydu, öyle gururluydu ki; vursalar da O’nu prangalara, verseler de sevdiceğini ellere, dönmedi, dönemezdi işte...

"Sarı Şeker"inden şekerini istedi hep...

Sevgi’ydi bu hayatta hep paylaştığı ve yaşadığı. Dize dize yazdığı, melodilere büründürüp söylediği o güzel şarkıları. Hep dilinden ve kaleminden, gitarından ve notalarından bal damladı da; hep Sevgi’yi konuştu bu hayatta, Sevgi’yi söyledi, Sevgi’yi yazdı...

Yolu Sevgi'ydi. Yolu Sevgi'den geçenleri buluşturdu hep. Gönüllerimizi fethetti...

7 yıl oldu aramızdan ayrılalı. 3 Nisan 2015'te; yitik bir zamanda, bilinmez bir İstanbul soğuğunda üşüttü tüm Türkiye'yi...

Çok sevdi sanırım sarı saçlısını da, "Sarı saçlarından sen suçlusun" demeyi de ihmal etmedi…

Sevgi adamıydı dedim ya! Aşk'a inanırdı ve Sevgi'ye. Çocukları da severdi. Yeri geldi çocuklara "Ninni"ler söyledi, yeri geldi "E bebeğim eee, eee, e" diye uyuttu da bebekleri...

"Seninle her şeye varım ben" diyecek kadar çok sevdi…

"Gönül sayfamda açık seçik senin adın yazıyor" diyerek belli etti hep Sevgi’sini...

O'nsuz, "Odalarda ışıksız" kaldı. "Melankoli"ye kaptırdı bazen kendini...

Gözlerine tutuldu yârinin, gözlerinde boğuldu: "Gözlerinin hapsindeyim" diyerek itiraf etmeyi de ihmal etmedi...

Kızdı, yeri geldi de: "Seni versinler ellere, beni vursunlar" dedi...

"Sana sevdanın yolları bana kurşunlar" Kıyametler koptu yüreğinde...

Tükendi bazen, paramparça oldu "Bin parçayım hasretinle" dedi "Gece gözlü”süne...

İnsanları da sevdi. Hayatı da sevdi. Sevdirdi hem. O'nunla anlam kazandı Aşk'lar, O’nunla ağır geçti hasretlik sevdalar...

Şarkılarıyla, duruşuyla, yaptıklarıyla, söyledikleriyle, üretimleriyle herkes tarafından sevildi...

Sevmeyeni var mıdır? Bilmem. Yoktur bence. Dedim ya, Aşk adamıydı diye...

Yolunuz Sevgi’den geçtiyse, rastlamışsınızdır O'na bir yerlerde...

"Yolu sevgiden geçen herkesle bir yerde buluştu..." hep...

Penceresinden ağlayan "Mor menekşe" yi bile görebilen, naif yürekli Sevgi ve Aşk adamı Kayahan ACAR, 73 yaşında dostlar...

Oralarda bir yerlerde, “Yolu sevgi”den geçenleri bekliyor. Hem biliyor musunuz, farkında mısınız; “Gönül sayfamızda açık-seçik O'nun adı yazıyor”

Ruhun şad olsun Kayahan. Anısına ve muhteşem üretimlerine saygıyla...