Biliyorsunuz, ana muhalefet partisi olan CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 3 Aralık’ta ‘İkinci Yüzyıla Çağrı’ başlıklı bir sunum yaptı.

Buna hazırlık çalışmaları kapsamında ABD ve İngiltere seyahatleri olduğunu ve ünlü ekonomistlerden Prof. Özgür Demirtaş başta olmak üzere Prof. Hakan Kara, Prof. Refet Gürkaynak ve Prof. Ufuk Akçiğit ile çalışmalar yaptığını medyadan izlemiştik.

Burada ünlü iki iktisatçının ismi öne çıktı: Jeremy Rifkin ve Daron Acemoğlu.

55 yaşındaki Kamer Daron Acemoğlu Nobel Ödülü’ne en yakın isimlerden birisi. York Üniversitesi'nde Matematiksel Ekonomi ve Ekonometri Bölümü’nü bitirdikten sonra yüksek lisansını ve doktorasını dünyaca ünlü Londra Ekonomi Okulu’ndan (London Scholl of Economics) aldı. Halen Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nde (MIT) profesör unvanı ile çalışmalarına devam ediyor.

10 yıl kadar önce, 40 yaş altı bilim insanlarına verilen ekonomiye en büyük katkı ödülüne (John Bates Clark) layık görüldü. Siyaset Bilimi diğer ilgi alanı: Siyaset bilimci James A. Robinson’la birlikte yazdığı Economic Origins of Dictatorshipand Democracy (Diktatörlük ve Demokrasinin Ekonomik Kökenleri) ve Why Nations Fail: Origins of Power, Povertyand Prosperity (Ulusların Düşüşü: Güç, Refah ve Yoksulluğun Kökenleri) adlı kitapları New York Times gazetesinin çok satan kitaplar listesine de girdi. Bu kitap, milletler arasındaki refah düzeyindeki farklılıkların en önemli nedeninin sanıldığının aksine coğrafi, tarihi ya da kültürel değil, sahip oldukları ekonomik ve siyasi kurumların niteliği olduğunu vurguluyor.

***

Jeremy Rifkin de, ABD'li ünlü bir ekonomist. Ama çok fazla sıfat taşıyor: Sosyal Teorisyen, yazar, çevre aktivisti vs. Kendisi, üçüncü sanayi devrimi terminolojisi ve kavramının mucidi olarak tanınıyor. Başta Çin olarak üzere birçok Asya ülkesine, Avrupa Parlementosu’ndan Avrupa Birliği’ne kadar görüşlerine başvurmayan devlet ve kurum yok gibi. En son Alman eski Şansölyesi Angela Merkel’in danışmanı idi. Zaten ‘TIR Consulting’ isimli bir danışmanlık şirketinin sahibi. Küresel ekonomide yeni teknolojilerin çevresel ve sosyoekonomik etkilerini inceleyen Ekonomik Eğilimler Vakfı'nın da (FOET) kurucu başkanı.

Jeremy Rifkin, 26 Ocak 1945 doğumlu. Bir sosyal teorisyen olarak daha çok ilgi alanı yaşadığımız yüzyıldaki bilimsel ve teknolojik değişikliklerin, toplum üzerinde ve özellikle ekonomi, işgücü ve çevre etkilerinin analizi. Bu konuda da dünyanın birçok ülkesinde çok satanlar listesine giren 22’yi aşkın kitabı var. Dolayısı ile, pandemi sonrası Rus-Ukrayna Savaşı’nın da ivmelendirmesi ile hızla resesyona giren dünya ekonomisinin bugünkü durum tespiti olan ekonomik kriz, enerji ve gıda güvenliği ile küresel iklim değişikliğinin uzun vadeli projeksiyonunu yapabilen en doğru insanlardan... Zaten bu yüzden de bir ekonomik sürdürülebilirlik planı olan "Üçüncü Sanayi Devrimi"nin baş mimarı olarak tanınıyor! Rifkin, sürekli olarak, "ilerleme çağından" artık  "dayanıklılık çağına" geçildiğini vurguluyor ve yeşil enerjinin kurtuluş olduğunu dile getiriyor. Bu amaçla Collaborative Commons ve Third Industrial Revolution (Üçüncü Sanayi Devrimi) için IoT (Nesnelerin İnterneti/fiziksel nesnelerin birbirleriyle veya daha büyük sistemlerle bağlantılı olduğu iletişim ağı) altyapısını geliştirdi. Jeremy Rifkin, özetle, "Şu anda fosil yakıtları kullanarak inşa ettiğimiz 200 yıllık bir sanayi devriminin faturasını ödüyoruz" diyor.

Rifkin’in halen Pennsylvania Üniversitesi Wharton School Yönetici Eğitim Programı'nda kendi kürsüsü var ve CEO ile üst düzey yöneticilere, şirketlerinin sürdürülebilir ekonomilere dönüştürülebilmesi konusunda eğitim veriyor.

Bu zirvedeki konuşmasında, iklim krizi, alternatif enerjiler ve doğa temaları baskın olarak yer aldı ve ülkemizdeki genç nüfusa gönderme yaparak, Türkiye’nin potansiyel olarak lider bir ülke olduğu,  üçüncü sanayi devrimi dönüşümüne başlayıp gerçekleştirebileceğine vurgu vardı.

Daron Acemoğlu da ülkemizdeki problemin siyasi politikalar ve siyasi ekonomi ile iç içe olduğunu belirterek verimlilik, eğitim, işsizlik ve eşitsizlik bağlamında çözüm önerilerini ortaya koydu.

Atatürk, 1937 yılında yaptığı bir konuşmada, "Ekonomik kalkınma, Türkiye’nin, özgür, bağımsız, daima daha kuvvetli, daima daha refahlı Türkiye idealinin, belkemiğidir. Türkiye bu kalkınmada, iki büyük kuvvet dizisine dayanmaktadır: Toprağının iklimleri, zenginlikleri ve başlı başına bir servet olan coğrafî vaziyeti (jeostrateji) ve Türk milletinin üretim yeteneği ve  yüksek sosyal benlik duygusu…’’

Umarız, ülkemiz, iktisadi ve siyasi bilimlerin küresel deneyimlerinin perspektifinde ekonomik ve demokratik dönüşümünü tamamlayarak, Atatürk’ün yüz yıl önceden hedef olarak koyduğu ‘muasır medeniyetler’ seviyesi için daha fazla zaman kaybetmez!