Güzel İzmir’imiz, tarih boyunca, konumu  ve sahip olduğu eşsiz potansiyelleri ile ülkemizin en güzide metropol bölgelerinden bir tanesidir. Dinamik ve eğitim düzeyi yüksek işgücü potansiyeli kenti,  yatırımcılar açısından, sahip olduğu  üniversiteleri, araştırma ve teknolojik alt yapısı, teknoparkları ve organize sanayi bölgeleri üzerinde bunları tamamlayan sağlık ve kültürel ekosistemindeki iş-yaşam dengesi kriterleri bağlamında cazip bir konuma yükseltiyor.

İzmir’de 10 bin civarında akademisyenin görev yaptığı, yaklaşık 200 bin öğrencinin eğitim aldığı 8 üniversite, 79 fakülte, 35 enstitü,136 araştırma ve uygulama merkezi, 4 teknopark, 41  de AR-GE merkezi var.

URAP (Universty Ranking by Academic Performance) akademik performans sıralamasına göre, Türkiye’deki devlet üniversiteleri arasında , Ege Üniversitesi 8., Dokuz Eylül Üniversitesi 14. ve İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü 17. sırada. İzmir Ekonomi Üniversitesi ve Yaşar Üniversitesi de vakıf üniversitesi arasında 14. ve 15. sırada yer alıyor. Ayrıca dünya genelinde en iyi üniversiteleri belirleyen  Times Higher Education’ın WUR (World University Rankings) sıralamasına göre, İzmir Yüksek Teknoloji Üniversitesi’nin dünya genelindeki en iyi 980 üniversite arasında 601-800. sırada yer alıyor.

Ülke genelinde, 865’i Sağlık Bakanlığı hastanesi, 70’i üniversite hastanesi, 36’sı diğer kamu

hastanesi ve 562’si özel hastane olarak  toplam 1533 hastane bulunmaktadır. İzmir’de ise, 28’i 

Sağlık Bakanlığı hastanesi,4’ü üniversite hastanesi, 2’si diğer Kamu hastanesi ve 23’ü özel hastane statüsünde olmak üzere toplam 57 hastane envanterimiz bulunmakta.

Ülke bazında, 500 sanayi kuruluşu listesine İzmir’den (EBSO) 38 şirket girmeyi başarmıştır.

Elbette, tüm bu bilgilerin küresel değeri önem taşımaktadır. Pandemi ve Rus-Ukrayna savaşı sonrası hızla resesyona giden dünya ekonomisi yeniden yapılanıyor. 

OECD gibi kuruluşların yapmış olduğu çalışmalar (Science Technology Innovation Outlook),

geleceğe yön verecek sektörler için adresi sağlık, çevre, iklim, enerji, üretim ve doğal kaynaklar gibi değişik alanlarda dünyanın artan ihtiyaçların giderilmesine yönelik  40 kadar  anahtar teknolojinin altını çizmekte (key and emerging technologies for the future). Özetin özeti dijital, enerji ve çevre, ileri inovatif materyaller ve biyoteknoloji şeklinde dört ana grup belirtiliyor.

Bilirsiniz, feodal hükümdarlar ve imparatorluklar öncesi Atina ve  Efes gibi kent devletleri vardı. İzmir gibi sahip oldukları potansiyeller ile bir ülkenin gelişmesinde lokomotif olacak kadar öncül kentler ve yukarıdaki çalışmalardan ilham alınarak, önceliklendirilen sektörleri kapsamında tüm kaynakları, bu alanlara yoğunlaştırılarak, ülkemiz için yeni sanayi devrimi/ sanayi 4.0  ve hatta 5.0 vizyonunda küresel rekabette zirveye oynayabiliriz.

Bunun için akıllı uzmanlaşma (smart specialisation) terminolojisi kullanılıyor. Anlamı, kent için, yukarıda bahsedilen belirlenmiş sektör önceliklerindeki araştırma ve yeniliğe dayalı faaliyetler bütününde uzmanlaşma ve kentin  kendi kaynaklarına dayalı bir ekonomik dönüşümü gerçekleştirme stratejisi… Bu, elbette, daha yüksek katma değerli üretimi, daha nitelikli işgücü ve küresel rekabette daha sürdürülebilir ve daha avantajlı bir konumu amaçlıyor.

İzmir için 2023 yılı, küresel ekonominin yeni dinamikleri ile entegre bir gelişme stratejinin uygulandığı bir yıl olması arzu ile yazımı sonlandırıyorum.