Tüm dünyada gündem korona virüs! Ve bu salgının yol açtığı, hayatımızı olumsuz etkileyen kısıtlamalar… Dışarıya çıkmamak, temizliğe azami dikkat etmek, toplu halde yapılan tüm aktivitelere katılmamak gibi… Sağlığımız için sıkıntılara dayanacak, elbette ki önlemlerimizi de alacağız.

Sağlığımız için, hala iyi nefes alabilenler bunları düşünürken, Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) ısrarla ülkemizdeki maçların oynanması tarafındaydı. Devlet, alınan ilk önlemleri ve bazı kısıtlamaları açıklarken, TFF ise maçların oynanmaya devam edeceğini, sadece seyirci kısıtlamasına gideceklerini ilan etti.

Hatırlayınız, bu kısıtlamadan sonra da ilk maçlar geçtiğimiz hafta sonunda oynandı. Seyircisiz tabii… Sporcular ve teknik adamlar başta olmak üzere, Türkiye Spor Yazarları Derneği (TSYD) ve birçok örgüt bu konudaki hatadan bir an önce dönülmesini ve maçların ertelenmesini istediler.

TFF, inatla maçları oynatacağız diyor ve açıklıyordu; “Bu kararı biz almadık, Cumhurbaşkanımız başkanlığındaki kurul aldı”… Bana değil, git O’na sor demenin bir başka şekliydi bu açıklama…

Kriz fırsatçılığı ağız-burun maskesinde, eldivende ve hijyen ürünlerinde vardı da, maçlar da mı yoktu?

Herkes biliyordu ki, maçların durması demek, iki yıldır özel kayrılan yayıncı kuruluşa zarar verecekti. Ve maçlar üzerinden oynanan bahis oyununu kimse oynayamayacak ve birilerinin cebine dolacak akçeler azalacaktı. Bu hadise kriz fırsatçılığı değilse, neydi?

Bizde bunlar yaşanırken Avrupa’da neler oluyordu? Avrupa Futbol Federasyonları Birliği Uefa, bu yıl Haziran-Temmuz aylarında oynanacak ve tüm dünyanın takip edeceği Avrupa Futbol Şampiyonasını bir yıl erteliyor, kıtadaki Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi adındaki turnuvaları da askıya alıyordu. Avrupa’nın en prestijli ve en pahalı beş liginde maçlar ertelenmişti bile…

İşin ciddiyetinin yeterince anlaşıldığını sanmıyorum! Evet, geç alınmış bir karar da olsa, bizde de liglerimiz ertelendi. Ama TFF istemeye istemeye bu kararı aldı. Kulüplerin, kulüpler birliğinin, sporcuların, teknik adamların ve TSYD gibi demokratik kitle örgütlerinin baskıları sonuç verdi. Bu hafta ve sonraki haftalarda, hayat normale dönene kadar maçlar oynanmayacak.

Peki, ne kadar süreceği, tam anlamıyla belli olmayan bu süreçte sporcular ne yapmalı? Birkaç ay antrenmansız kalan sporcuların, her şey normale döndükten sonra fizik kondisyonları nasıl olur? Kendilerini nasıl hazır tutmalılar? Psikolojik olarak nasıl hazır kalmalılar? Gibi sorulara yanıt aramak istedim.

Bilmiyorsan, bir bilene sor demiş atalarımız…

Ben de, İzmir’imizin yetiştirdiği, duayen spor adamı, spor hekimi, Türkiye Futbol Antrenörleri Derneği İzmir Şubesi Başkanı Dr. Şaban Acarbay’ı aradım. Ellerinden öperek, sorularımı sıraladım…

Sevgili Şaban hocam, alt yaş gruplarının ve amatörlerin çok da bir kaybının olmayacağını, profesyonellerin ise biraz kondisyon anlamında kayıp yaşayabileceğini ama yine de bireysel bazı önlemler ile bu kayıpların minimize edilebileceğini anlattı.

Sonra da, her konuşmamızın sonunda yaptığı gibi, bu yazının da dipnotunu patlatıverdi;

Dipnot; “Hiçbir sportif başarı, insan sağlığından önemli değildir.” Dr. Şaban Acarbay