Geçen hafta mecliste 2018 bütçe görüşmeleri sürerken, AKP’nin konuşmacıları hükümetin icraatlarını anlatırken; paranın satın alma gücünün arttığını ve refahın yayıldığını söylüyorlar.
Milli gelirimiz arttı, Türkiye büyüdü diyorlar. Büyüme hızımız, yüzde 11 seviyesine ulaştı diyorlar.
Ancak çarşı ve pazar bunu yalanlıyor.
Bu kadar büyüme varsa, vatandaş bunun yansımasını niçin hissetmiyor?
Bence vatandaşa yansıyan hiçbir şey yok.
Vatandaş son deliğine kadar kemerini sıkmış durumda.
Gelir adaletsizliği ve gelir durumundaki uçurum giderek büyüyor.
Çiftçinin ve emeklinin beli bükülmüş durumda.
İşsizlik her geçen gün çığ gibi artmakta, vatandaşın borçları katlanarak büyümekte…
Vatandaş öyle bir noktaya geldi ki, borçla borç ödemeye, borçla geçinmeye çalışıyor.
Yoksul vatandaş, pazar yerlerinde pazar atıklarından ıspanak topluyor.
Lahana yapraklarını topluyor, bozuk domates topluyor. Ne bulsa onu topluyor.
Mesela bu ülkedeki dilenci sayısı her geçen gün katlanarak sokakları dolduruyor.
Şimdi ekonomimiz rayına oturdu diyorlar ya!..
İşte AKP’nin Türkiye gerçeği:
2002’de AKP iktidara geldiğinde, asgari ücret 226 lira, 2017'de asgari ücret 1400 lira.
Aradan geçen 15 yıllık AKP iktidarında gelişen tabloyu birlikte görelim.
Beyaz peynir:
2002’de 1 kg peynir 2 TL iken bugün 30TL olmuş. Asgari ücretle geçinen bir vatandaş ,
2002’de 113 kg beyaz peynir alabiliyordu, şimdi ise 46 kg peynir alabiliyor.
Yumurta:
2002’de tanesi 0.09 lira, bugün ise tanesi 1 lira olmuş. Asgari ücretle geçinen bir vatandaş,
2002’de 2500 adet yumurta alabiliyordu, şimdi ise 1400 yumurta alabiliyor.
Ekmek:
Ekmeğin kilosu 2002’de 1 lira iken şimdi ekmeğin kilosu 4 lira oldu. Vatandaş 2002’de 226 kilo
ekmek alabiliyordu, şimdi ise 201 ekmek alabiliyor.
Koyun eti:
2002’de kilosu 4 lira iken şimdi kilosu 45 lira oldu. Vatandaş 2002’de 56 kilo et
alabiliyordu, şimdi ise 31 kilo et alabiliyor.
Mazot ve benzin fiyatı:
2002’de 1 litre mazot 1.1 lira, 1 litre benzin 1.48 liraydı. Şimdi mazot ve benzin fiyatlarına bir
bakın, dünyanın en pahalı mazot ve benzin ülkesi olmuş Türkiye.
Sebze ve meyve fiyatları, genel tüketimde kullandığımız tüm tüketim ürünleri ateş pahasına,
vatandaşın canını yakıyor.
Mesela dünyanın hangi ülkesinde 1 litre sütün fiyatı ile 1 litre içme suyunun fiyatı aynı değerde oluyor, su satıcısı, süt üreticisinden kat ve kat fazla para kazanıyor? Böyle bir şey olabilir mi?
Sözün özü:
Açıkça söylemek gerekirse 1400 TL asgari ücrete talim eden işçi de, döviz ve faiz kıskacında can çekişen esnaf da, üretim maliyetlerinin artışından ötürü boğulan çiftçi de, büyük bir bedel ödüyor.
Halkın dramı katlanarak devam ediyor. Sevgiyle kalın.