Memleketin hali güzel...
Dünyada bizi kıskanmayan yok.
Hal böyle olunca, enflasyon, pahallılık, geçim derdi falan yok.
O zaman ne yapalım?
Fıkra anlatıp gülelim.
Hem fıkradaki ince fikirlere, hem de sorunsuz ülkemize...

***

Temel bir senelik çalışmalarından sonra nihayet icadını tamamlamış. Temel’in yaptığı alet bir karış sopa, ucunda da bir jilet ve bir peynir. Tescilletmek için Ankara’ya götürmüş.
Demişler ki “Temel bu nedir?”
Temel başlamış anlatmaya:
“Fare sopanın üstünden gelecek, peyniri yerken boynu kesilecek...”
Jüridekiler, “Kesmenin olabilmesi için hareket lazım” demişler
Bunun üzerine Temel oradan ayrılmış ve bir sene sonra geri gelmiş. Aynı alet bu kez ucunda peynir yok.
Jüri, “Bu nasıl çalışır?” diye sormuş.
Temel, “Fare gelecek peyniri göremeyecek. Nerede benim peynirim deyip kafasını sağa sola çevirirken de boynu kesilecek...” demiş.

***

Amerika’da zencinin biri pasaportunu çaldırmış.
Aksilik bu ya, o gün de Türkiye'ye uçması gerekiyormuş.
Kara kara düşünürken yolda bir pasaport bulmuş.
Hemen yerden pasaportu almış. Bir bakmış ki Leonardo Di Caprio’nun pasaportu.
“Ne olursa olsun” demiş ve şansını denemeye karar vermiş.
Çıkarmış fotoğrafı kendi fotoğrafını yapıştırmış. Uçmuş Türkiye’ye.
Atatürk Havalimanı'nda görevli gümrük memuru Temel’in karşısına geçmiş.
Temel, almış pasaportu eline adamın ismine bakmış:
“Leonardo Di Caprio...”
Fotoğrafa bakmış, bir zenci. Adama bakmış, aynı zenci. Birkaç şaşkın bakıştan sonra öbür masaya seslenmiş: “Ula Cemal, bu Titanik batmiş miydi, yoksa yanmış miydi daa?”

***

Temel bir şirkette iş bulmuştur.
Şirketin patronuyla konuşmaktadır.
Temel, “Efendim aylığım ne kadar? Ne kadar kazanacağım?” diye sorar.
Patron, “Şimdilik 200 milyon lira. 3 veya 4 ay sonra 350 milyon lira alırsın” diye yanıtlamış.
Temel biraz düşünmüş, “O zaman ben 3 ay sonra tekrar gelirim” demiş...

***

Temel ile Dursun kahvede oturmuş sohbet ediyorlardı.
Dursun bir anda bağırmaya başladı:
“Ula Temel, koş… Senin arabayı çaliylar...”
Temel hemen fırladı dışarı, koştu arabanın arkasından. 3-5 dk sonra eli boş gelince Dursun sordu:
“Ula ne ettin Temel, arabayı yakaladın mı?”
Temel gayet sakin, “Yok ulaa, arabayı yakalayamadım ama plakasını aldım...”

***

Temel bir doğa sporları mağazasında çalışmaktadır.
Bir gün içeri bir müşteri girer ve bir adet paraşüt almak istediğini söyler.
Nasıl kullanması gerektiğini bilmediğini ekler.
Temel de başlar anlatmaya: “Efendum, atladıktan sonra haçan ilk bu ipi çekeysun. Paktun açilmadi, o zaman ha pu ikinciyi çekeysun...”
Adam merakla sorar: “Peki ikinci paraşüt de açılmazsa?”
Temel düşünür ve yanıt verir: “Punlar iki yıl carantilidur, cetir değiştiriruz...”

***

Karadenizli imamlar kendi aralarında devamlı futbol maçı yaparlarmış.
Fakat ne hikmetse hep merkez imamlarının takımı maçı kaybedermiş.
Günlerden bir gün merkezin imamlarından biri derki:
“Bu şekilde olmayacak... En iyisi biz Trabzonsporlu Hami'ye rica edelim, gelsin bizim takımda oynasun. Soran olursa, merkez cami imamı Hami Hoca deriz” demişler.
Trabzonsporlu Hami’den rica etmişler. Hami de imamları kıramamış tekliflerini kabul etmiş.
Maç yapılmış ama merkezin imamları yine yenilmişler.
Maç dönüşü merkez imamlarının arkadaşlarından biri sormuş:
“Hoca bu hafta kazanduk değil mu?”
Hoca: “Ne yazukki 2-1 yenilduk” demiş.
İmam, “Hadi ya nasul olur? Hami oynamadi mu?” diye sormuş.
Hoca, “Oynadu ve bizum golümüzü de o attı” demiş.
İmam şaşkın, “Peki onlarin gollerinu kim attı?” diye sormuş.
Hoca başını öne eğimiş, 16 attı demiş...