Modernite öncesi dönemden bu yana, sürekli olarak gözetleniyor ve hala gözetlenmeye devam ediyoruz.

İnternette ziyaret edilen siteler, dijital bankacılık adı altında alım satımlarımızın denetlenmesi, tüketici profillerimizin oluşturulması ve depolanması, şehirlerin kameralarla donatılması, cep telefonlarının dinlenmesi, istenildiği zaman sosyal medyaya sınırlanma koyulabilmesi gibi yöntemlerle toplumların denetim ve gözetimi tamamen iktidar organlarına hizmet ederek toplumu kontrol altında tutuyor.

Malum örgütün darbe teşebbüsü sonrası, ciddi bir güven sarsılması yaşayan ve komşusundan bile şüphelenmeye başlayan bireyler, gözetlenmenin verdiği güven duygusu ve heyecanı içerisinde kayboldu.

Gönüllü Mahpusluk

"Güvenlik ve Adli gözetim" adı altında çeşitli bahanelerle toplumlar korkutularak sisteme bağımlı hale getirildi. Güvenlik kılıfını beğenen vatandaşlar ise sistemin adeta gönüllü birer temsilcisi oldu. 

Sadece bir hatırlatma, denetim mekanizmalarını elinde bulunduran devlet ve siyasi iktidar birbirine karıştığı an “ulusal güvenlik” yaftası altında muhaliflere baskı tavan yapacaktır.

İktidara şartsız biat, kayıt altında tutulan toplum, üstüne devletin imanla ayakta kaldığını düşünen halkın birleşmesiyle devlet kutsal bir alana, yöneticiler de bu bilgiyi ellerinde tutan rahiplere dönüşür.

Böylesi acınası bir duruma düşmemek dileğiyle…