Gelin size bugün közü bir türlü küllenmeyen acı bir hikâye anlatayım dostlar...

Yıllar yıllar önce Hint asıllı Britanyalı yazar Salman Rushdie, "Şeytan Ayetleri" adında bir roman yazar. Konusu da şudur: Şeytan; en nihayetinde bir insan olan peygambere, sahte ayetler getirip onu kandırır ve Kur'an'daki bazı ayetler, bu şekilde şeytan tarafından yazılır. Bu, BAŞTAN AŞAĞI SAFSATA OLAN BİR KURGUDUR…

Elbette Rusdie'nin başı yanar. Katli vacip olarak fermanlar verilir.Yayınlandığında çok ses getiren bu kitabı, Aziz Nesin Türkçe'ye çevirir. Aziz Nesin hedeftedir artık...

Sivas'ta; 1 ile 4 Temmuz 1993 tarihleri arasındaki düzenlenecek etkinliğe, birçok yazar ve şair gibi Aziz Nesin de çağırılır...


30 Haziran 1993'te cami çıkışlarında bazı bildiriler dağıtılır. Sivas kaynamaya başlamıştır. 1 Temmuz'da etkinliklerin başladığı gün; Sivas'ın yerel gazeteleri, konu ile ilgili köpürtecek manşetlerle çıkar… Aynı günün gecesi, ocamilerde dağıtılan bildiriler bu sefer evlere dağıtılır…

Ertesi gün, 2 Temmuz 1993…

İHA muhabiri,kitaplarını imzalayan Aziz Nesin'in yanına gelir. Yanında sanki Aziz Nesin’e soru sorar gibi etrafındaki grubu kışkırtacak şekilde yüksek sesle açıklamalar yapar. Aziz Nesin, muhabire şunu söyler: "Herkesin dinine saygım var ama ben mecbur değilim Müslüman olmaya…"

Kalabalıktan biri, bu lafın üzerine Nesin'in üzerine yürür. Aziz Nesin hemen otele götürülür. Gerginlik artmaktadır. Ve o gün, Cuma'dır…

Cuma namazından çıkan yaklaşık bin kişi tekbirler eşliğinde Hükümet Konağı’na yürür. Kenti bu şekilde "Zafer İslam'ın" sloganlarıyla dolaşırlar. Sayıları 3 bini aştığında yeniden Hükümet Konağı'na doğru yürürler. Bu sırada aralarına 7 bini civarı kişi katılmıştır…

Toplam 10 bin kişi...

10 bin kişi otele doğru yürümeye başlarlar. Valilik, Belediye Başkanı’na kalabalığı sakinleştirmesi için görev verir… Refah Partili Belediye Başkanı Temel Karamollaoğlu, 10 bin kişinin karşısına çıkar vegrubu sakinleştirmek bir yana dursun, konuşmasına "Gazanız mübarek olsun!" diye başlar…

Devam edelim… Saat 20.00'yi gösterdiği sırada otel önündeki araçlar ateşe verilmiştir bile. Çok geçmeden ateş, otele de sıçrar. Bu noktada itfaiye devreye girmek ister. Ancak kalabalık, itfaiye araçlarını durdurur. Nasıl mı? Önlerine yatarak…

Otel yanmaktadır. "Birimize bir şey olursa ne yaparız?" der yanan otelin içinde mahzur kalanlardan biri.Metin Altıok işte tam da o anda, o hiç unutulmayacak sözleri söyler: "Kalanlar, ölenler için şiirler yazar…"

Oteldeki aydınlar otelden çıkmanın yollarını ararlar. Kalabalık kendinden geçmiştir. Bu sırada itfaiye arka sokaktan otele ulaşır. Kalanlar kurtarılır. Aralarında Aziz Nesin de vardır. Ancak Nesin, itfaiye eri tarafındanyaka paça merdivenden indirilir. Merdivenden itilir…

O gece 35 kişi yanarak can verir. Rüzgârın da etkisiyle Sivas; buram buram, yanmış insan eti kokmaktadır…

Katliam hakkında dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel: "Ağır tahrik var" yorumunda bulunur… Dönemin Başbakanı Tansu Çiller ise şöyle der: “Çok şükür, otel dışındaki halkımız bu yangından zarar görmemiştir…"

Oteli yakanlar "Laik anayasal düzeni değiştirip din devleti kurmaya kalkışma" suçundan yargılanır. 3 ay sonra ilk kez hâkim karşısına çıkarlar…

37 sanık beraat eder. 15, 10, 3 ve 2'şer yıllık hapis cezaları dağıtılır. Karar Yargıtay’dan döner. Gerekçesi, “Bu eylemin; Cumhuriyete, laikliğe ve demokrasiye yönelik olduğu"dur…

1997'de, Devlet Güvenlik Mahkemesi 33 sanığa idam kararı verir… 1998'de idam kararı usülden bozulur. 2 yıl sonra DGM, 33 sanık için bir daha idam kararı verir. Uygulanmaz. Çünkü 2002'de idam kalkar. Sanıklar ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılır. Yargılama sürecinde sanıkların 7-8 tanesi firar eder. Ancak 2012'de dava zaman aşımından düşer…

Vicdan, insanın içindeki Tanrı'dır' demiş Victor HUGO. Dinden önce kâlbinde vicdan olacak insanın... İslamiyet, insanı vicdanına yönlendiren en güzel din ancak insana önce vicdan gerek...

Türkiye mi? Hâlâ bir hukuk devleti, evet. Ve inanıyoruz: Sonsuza kadar payidar kalacak…

Ederi olmayanın baş tacı edildiği, ederi olanın itibarsızlaştırıldığı ya da eksiğinden bozdurulan, her şeyin birbirine karıştığı zamanlar yaşıyoruz. Görüşlerini sevmediğiniz insanlar; görüşlerinize saygısızlık yapmadığı sürece, vatan haini de değildir, dinsiz de…

Ve hiçbir sebep öldürülmeyi gerektirmez. Kanun ve hukuk bunun için var. İnsanlar öldü. Pardon öldürüldü. Çok özür dilerim katledildi…

Bu acaba, İslam’ın 5 şartından hangisiydi?

Unutmamalı, unutturmamalı! Zamanı geldiğinde ya da herhangi bir an; yapılanları tekrar hatırlamalı, hatırlatmalı. Öyle çıkmalı, yürüdükçe yaklaştığımız aydınlıklara. Tüm yitip giden canlara saygıyla…