GEMA Vakfı Genel Başkanı Şener Kilimcigöldelioğlu ve ekibinin mücadelesi 28 yıldır devam ediyor. Çalışmalar son dönemde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Tunç Soyer’in başlattığı "Temiz Gediz, Temiz Körfez" projesi ile büyük ivme kazandı. Bilinçli olan tüm kuruluşlar, çevre örgütleri ellerini birer birer taşın altına koymaya başladı

Murat Dağı'ndaki kaynağında uzun bir süre içilebilir nitelikte akan Gediz Nehri, sanayi ve yerleşim bölgelerine geldiğinde sanayi atıkları yüzünden çamura dönüşüyor

GEMA Vakfı Genel Başkanı Şener Kilimcigöldelioğlu ve ekibinin bu konudaki mücadelesi 28 yıldır devam ediyor. Son dönemde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Tunç Soyer’in başlattığı "Temiz Gediz, Temiz Körfez" projesi ile büyük ivme kazandı. Bilinçli olan tüm kuruluşlar, çevre örgütleri ellerini birer birer taşın altına koymaya başladı.

Esat Erçetingöz'ün GEMA VAKFI ile aha fazla farkındalık yaratmak amacıyla ve Sayın Soyer'in destekleriyle Gediz'i, doğduğu Murat Dağı'ndan başlayarak döküldüğü yer olan Foça Azmağı'na kadar gezerek fotoğrafladı. 4 gün süren gezide Gediz'deki kirlilik gözler önüne serildi.

Gediz Havzası için acilen alınması gereken yaşamsal kararlar şöyle belirlendi:

•       Gediz Havzası koruma eylem planı ve Gediz Nehri yatağı ıslahı acilen bitirilmeli ve ağaçlandırılmalıdır. Ayrıca nehir yatağı yerli-yabancı turizme kazandırılmalı, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından bu projeler devreye sokulmalıdır. Gediz Nehri'ne paralel kanalizasyon kolektör hatları yapılmalı ve Menemen ilçesi Maltepe beldesinde büyük bir arıtma tesisi kurulmalıdır. Sanayi ve belediyeler için müşterek ileri atık su arıtma tesisleri kurulmalıdır. Evsel ve sanayi atıkları Gediz Nehri'ne dökülmemelidir. Gediz Nehri tertemiz ve berrak akmalıdır.

•       Demirköprü barajından Menemen’e kadar bölgemizde yapılan arıtma tesislerinin atık suları deşarj kanallarıyla Foça veya Maltepe’de yapılacak büyük bir arıtma tesisi ile sular arıtıldıktan sonra tarımsal sulamada kullanılmalıdır. Ergene Havzası'nda yapılan çalışmaların Gediz Havzası'nda da yapılması sağlanmalıdır.

•       Gediz Havza Yönetim Kurulu’nun çalışmalarına Kütahya, Uşak, Manisa, İzmir valileri, İzmir ve Manisa büyükşehir belediye başkanları, Kütahya ve Uşak belediye başkanları, rektörler (Ege Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi, Celal Bayar Üniversitesi ve Urla Teknoloji Üniversitesi) ve birçok kurum katılamıyor. Gediz Havza Yönetim Kurulu’nun düzenli çalıştırılması, en az yılda 2 defa toplantı yapılması ve kurumların toplantılara katılması sağlanmalıdır. Kurulan havza yönetimleri aktif hale getirilmelidir.

•       Alaşehir Çayı, Gediz Nehri'nin en kirli noktalarından bir tanesidir. Manisa Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan Alaşehir ve Sarıgöl Belediyesi’nin arıtma tesislerinin inşaatları bitirilememiştir. Alaşehir’de 40’a yakın tarımsal işletmenin, Salihli’de kurulu olan fabrikaların bir kısmının evsel sanayi atıkları, Alaşehir ve Salihli’deki jeotermal tesislerinin atık suları Alaşehir Çayı’na ve Gediz Nehri’ne dökülmektedir. Alaşehir Belediyesi arıtma tesislerini faaliyete geçirmeli ve bu sorunun önüne geçmelidir.

•       Gediz Nehri yan kolları, Alaşehir Çayı, Yeşilkavak, Kabazlı, Gümüş, Çakallar, Kurşunlu, Tabakdereleri, Sart Çayı, Ahmetli Çayı ve Gediz Nehri'ne dökülmektedir. Ayrıca sulamada kullanılmadan denize gitmektedir. Bozdağ’daki yan derelerden gelen sular Ahmetli regülatörindeki pompa istasyonu ilegölmarmara'ya su basılmalıdır. İstasyonda 15 adet pompa mevcuttur ancak pompaların 12 tanesi çalınmıştır. Dolayısıyla sadece 3'ü kullanılır haldedir. Bunların sadece ikisinin çalışması ile bile gölmarmara’ya su basımı sağlanabilmektedir. Ayrıca Ahmetli regülatörü kum ve toprakla dolmuştur, Ahmetli regülatörü havzasının ıslah edilmesi gerekmektedir.

Bu konularda Tarım ve Orman Bakanlığı'nın çalışma yapmasını arzu ediyoruz.

•      Tarım ve Orman Bakanlığı, Su Yönetimi Genel Müdürlüğü çok iyi çalışmalar yapmaktadır. GEMA Vakfı olarak takdirlerimizi sunuyoruz. Su Yönetimi Genel Müdürlüğü'nün genel merkezi Ankara'da olup taşrada çalışmaları yoktur. Bu yüzden taşra teşkilatlarının da kurulması gerekmektedir. Su Yönetimi Genel Müdürlüğü'nün Gediz Havzası yeraltı sularının 4. sınıf olduğu belirlenmiştir. Dolayısıyla yeraltı sularının kirliliğinin önlenmesi için çalışmalar yapılmalıdır.

•      Gediz, Büyük Menderes, Küçük Menderes ve Bakırçay nehir yatağı kıyılarında resmi olarakizin verilen ve kaçak olan kum ve toprak ocaklarının faaliyetlerine son verilmelidir. Ege havzalarındaresmî kum ve toprak ocaklarında, kum ve toprak alımlarından sonra arazilerde toprak islahıçalışmalarının gerçekleşmesi sağlanmalı ve yaptırımlar getirilmelidir. Bu bölgeler teraslandırılıpağaçlandırılmalıdır. Ayrıca toprak ıslahı yapılırken valiliklerin kuracağı komisyonlarda ve denetimlerde gema vakfı yetkililerinden birer temsilci bulunmalıdır.

•      Havzada su kaynakları kısıtlı olduğundan özellikle kırsal alanlarda dsitarafından sondajkuyuları açılmalı, sondaj kurulan köylerde sulama kooperatifleri kurulmalıdır. Tarımda Gediz Nehri'nden ve Demirköprü Barajı'ndan yapılan salma sulama yerine kapalı sistemli ve damlama sulama uygulaması sağlanmalıdır.

•      Gediz Havzası'nda yetiştirilen ürünlerin büyük bir kısmında ağır metal kirliliği vardır. Bu da direkt olarak insanları ve hayvanları etkilemektedir. Gediz Nehri'ni kirleten unsurlardan bir diğeri olan tarım ve ot ilaçlarında denetleme yapılması sağlanmalıdır. Vatandaşlarımız halk sağlığı açısından bilgilendirilmelidir.

•      Gediz Havzası'nda bütün arazilerde toprak, yaprak, su tahlilleri yapılmalıdır. Ayrıca su ve toprak tahlilleri için tarım ve orman bakanlığı teşvik vermelidir ve arazideki su miktarına göre üretim planlaması yapılmalıdır.

•      Gediz Havzası yönetimine bağlı bir gözlemevi kurulmalıdır. Bu birim havzaya ilişkin verileri toplayacak, değerlendirecek, işleyecek, sınıflandıracak, veri bankası ve envanterler şeklinedönüştürebilecek konumunda olmalıdır. Dolayısıyla ölçme ve izleme sistemleri kurulup, elde edilen sonuçlar isteyenlerinkullanımına açık olmalıdır.

•      Yeni maden yasasına göre Gediz Nehri yatağı kıyılarında ve Gediz Nehri'nin doğduğu Murat Dağı'nda maden ruhsatı alınabilmektedir. Ancak maden ruhsatı alanlar hiçbir denetimden geçmemektedir. Nehir yatağı kıyılarında kum ocağı calışmaları yapılmaktadır ve bu çalışmalar nehir yatağına büyük tahribatlar vermektedir. Özellikle Kütahya ve Uşak'ta nehir yatak kıyısında çok büyük tahribatlar meydana gelmiştir. Dolayısıyla kum ocaklarından kaynaklanan tahribatlar ile ilgili rehabilitasyon çalışmaları yapılmalıdır. Kum ocaklarının tahribatından en çok etkilenen kütahya ve uşak başta olmak üzere Manisa ve İzmir'de çalışmalar yapılmalıdır.

•      Havzanın tümünde etkili olan ve büyük tahribatlara yol açan su erozyonuna karşı gerekliönlemler alınmalı, dere islahları yapılmalı ve bu konuda çiftçilerimizin bilgilendirilmesi için başta iltarım müdürlükleri olmak üzere diğer kuruluşlar da acilen devreye girmelidir.

•      Havzada alternatif enerji kaynakları araştırılmalı, jeotermal, güneş, rüzgar ve biyolojik atıklardan yararlanılarak elektrik enerjisi ve ısınma ihtiyaçları karşılanmalıdır. Jeotermal enerji 1. ve 2. Sınıf arazilerde yapılmamalıdır. Gediz Havzası'nda yüzlerce sondaj kuyusu açılmış ve açılacaktır. Tarım ve Orman Bakanlığı, Enerji Bakanlığı, Valilik ve belediyeler bu konuda çalışmalar ve projeler yürütmelidir.

•      Çeşitli taşkınlarda Gediz nehrinin yatak değiştirmesinden dolayı Salihli arazilerinde oluşan tecavüz ve terklerden ötürü kadastro istimlak çalışmaları dsi 2. Bölge Müdürlüğü ve Tapu Kadastro Bölge Müdürlüğü tarafından tamamlanmalıdır.

•      Tarım ve Orman Bakanlığı havza yönetimlerini kurmuştur. Ancak şu anda yeterli çalışmalar yapılmamaktadır. Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi, Celal Bayar Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Alaşehir Meslek Yüksek Okulu, Manisa Ziraat Odası, Ziraat Mühendisleri Odası ve GEMA Vakfı işbirliği ile Gediz Havzasında tarımsal planlama hususunda özel çalışmalar yapılmalıdır.

•      Küresel ısınmanın etkisinde ve ağır bir erozyon ve çölleşme tehdidi altında bulunan Gediz Havzası'nda, acilen toprak ve su kaynaklarını koruma önlemleri alınmalıdır. GEMA Vakfı'nın önderlik ettiği ve başarmak için büyük bir çaba sarf ettiği yasal ve yönetsel organizasyonlar bir an önce yaşama geçirilmelidir.

•      Tarım işletmeleri ve fabrikalar arıtma tesisleri kurmalı ve çevre müdürlükleri 24 saat kontrol ve denetim yapmalıdır. Denetimler için yeni yapılanma gerekmektedir. Ayrıca tarım ve ormanbakanlığı'nın hazırlayacağı su yasası gereğince arıtma tesislerinin çalışmalarını denetlemekmaksadıyla, yeminli mühendislik denetim şirketleri kurulmalıdır. Bu denetim şirketleri Tarım ve Orman Bakanlığı'na bağlı olarak belediyeler, organize sanayi ve sanayi kuruluşlarının denetlenmesigörevini üstlenmelidir. Denetim şirketleri doğayı ve su kaynaklarını korumak için düzenli olarakçalışmalıdır.

•      Salihli, Alaşehir ve Kula'da jeotermal enerji tesisleri kurulmaktadır ancak bu bölgenin en değerli ürünü olan üzüm, zeytin ve tarımsal ürünler devre dışı bırakılmaktadır. 1. ve 2. sınıf tarım arazileri de koruma altına alınmalı, jeotermal, kentleşme ve sanayi yatırımlarına izin verilmemelidir. Tarım ve Orman Bakanlığı, jeotermal konusunda ve bu durumdan doğan zararlar hususunda çalışmalar yapmalı ve reenjeksiyon kontrolleri sağlanmalıdır. Açılmış olan jeotermal kuyular ve reenjeksiyon kuyularının kontrolleri yapılmalı ve yeni süreçte büyük ova kapsamında jeotermal kuyulara izin verilmemelidir.

•      Jeotermal kuyuların, imar planlarının, otoyolların, maden tesisleri için verilen tarımdışı izinlerde kullanılan kamu kararlarınıntarım arazileri yönünden önemi vurgulanmalı ve açılımıyapılmalıdır. Toprak ve su kaynaklarının yok olmaması adına hiçbir kamu kararı kıyaslanmamalıdır. Ayrıca jeotermal sulardaki atık suların kesinlikle toprağa bulaştırılmamalıdır. Jeotermal kuyuların denetlemesi için sivil toplum kuruluşlarınında bulunduğu bir takip komisyonu kurulmalıdır.

•      Tarım faaliyetleri için Büyükova’nın ve verimli tarım arazilerinin korunumu sağlanmalıdır. Bakanlığımızın belirlediği büyük ovanın 81 il için aynı öneme sahip olmadığının, tarımsal anlamda çok büyük alana ve çeşitliliğe sahip olup iklim yönünden birçok bitkinin yetişebildiği göz önünde bulundurulan bölgemizde tarım dışı izinlerin verilmesinin zorlaştırılması sağlanmalıdır. Ayrıca hayvancılık organize sanayi bölgelerinin oluşturulup, Büyükova içerisinde hayvancılık tesislerine izin verilmemelidir.

•      Taş ocakları ve mermer ocaklarının çevreye verdiği zarar önlenmeli, Türkiye’deki meralar koruma altına alınmalıdır ve meralar resmî dairelere, sanayiye ve jeotermal tesislere verilmemelidir.

•      Deniz salyası fosfor ve azot atıklarından ötürü meydana gelen tek hücreli canlılardır. Deterjan, tarımsal ilaç ve gübre atıkları, bazı organize sanayi ve belediyelerin evsel atıkları denize deşarj edilmektedir. Dolayısıyla denizde kirlilik meydana gelmektedir. Ege Denizi ve İzmir Körfezi deniz salyasından ötürü tehlike altında olacaktır. Ayrıca Gediz Havzası OSB müşterek atık su arıtma tesislerinde deşarjını sağlayacak, toplama ve derin deşarj sistemi uygulama projesinin büyütecek olan gediz nehri derin deniz deşarjı kurulmalıdır.

•      İzmir Kuş Cennetini Koruma ve Geliştirme Birliği tekrar aktif hale getirilmelidir. Gediz Deltasında bulunan İzmir Kuş Cenneti sazlıklarının kurumaması için; Emiralem regülatöründen sazlıkların başladığı çifte köprüler mevkisine kadar yeraltı borusu döşenmeli, maltepe pompa istasyonu su iletim hattı yeraltına alınmalı ve süzbeyli pompa istasyonu her an çalışır durumda bulundurulmalıdır. Kuzey tahliyeden sazlıklara su transfer eden pompanın çalışır durumda olması sağlanmalıdır. Kuş Cenneti'nin olmazsa olması sazlıkları yaşatmak için DSİ genel müdürlüğü ile DKMP Genel Müdürlüğü arasında tatlı-su sağlama protokolü tekrar yenilenmelidir.

•      Ülkemizde iklim değişikliği ile ilgili özellikle gediz havzasında su sorunları, su problemleri konusunda çalışmalara öncelik verilmelidir. Tuzluluk, kuraklık, sıcaklık farklılıklarına ilişkin böcekler ve zararlılara karşı dayanıklı bitki türleri geliştirilmelidir. Birim alanda sağlıklı üretim alabilmek için gübreleme teknikleri ve yetiştiricilik yöntemleri konusunda çalışmalar yapılmalıdır. Gıda güvenliği sağlanarak biyoçeşitlilik ve hayvancılıktan bölgesel ırkların gen kaynaklarının korunması sağlanmalıdır. Küresel iklim değişikliğinin canlılar üzerindeki etkileri ve tarım üzerindeki etkileri göz önüne alınarak yöreye uygun planlamalar ve yeni stratejiler saptanmalıdır. Ayrıca su etkin bir şekilde kullanılmalıdır. Suyun etkin kullanımının sağlanması için havza bazlı optimum bitki desenin belirlenip buna bağlı olarak, optimum su tüketimlerinin belirlenmesi ve kurak periyotlarda su kullanımının bu proje kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Mevcut açık sulama sistemlerinin yeraltı kapalı basınçlı sistemlere dönüştürülme sağlanıp, su tasarrufu yapılması sağlanmalıdır.

•      Medyada yukarıda belirttiğimiz sorunlarla ilgili konulara yer verilmeli ve bu konularda toplum bilincinin geliştirilmesi sağlanmalıdır. Değerli basın yayın ve televizyon kuruluşları bunun için bir adım atmalıdır. Gema vakfı tarafından devamlı gündeme getirilen bu konularla ilgili olarak cumhurbaşkanımızı, tbmm başkanımızı, tarım ve orman bakanlığımızı, çevre ve şehircilik bakanlığımızı, hükümetimizin bakanlarını, tüm milletvekillerini, bölgemizdeki valileri, kaymakamları ve belediye başkanlarını göreve davet ediyoruz. Gema vakfı'nın hazırlamış olduğu gediz havzası için yaşamsal kararların pratikte uygulanması sağlanmalıdır.

SONUÇ VE ÖNERİLER

•      Gediz havzası koruma eylem planı ve gediz nehri yatağı ıslahı acilen bitirilmeli ve ağaçlandırılmalıdır. Gediz nehrine paralel atık su kanalı yapılmalı ve menemen ilçesi maltepe beldesi’nde büyük bir arıtma tesisi kurulmalıdır. Evsel ve sanayi atıkları gediz nehri’ne dökülmemeli ve gediz nehri tertemiz kalmalıdır.

•      Kütahya, Uşak, Manisa, İzmir illerinin ülkemizdeki su ve tarımsal potansiyeli dikkate alınarak; tarım arazilerinin tarım dışına çıkarılması adına yapılan işlemlerde alınan kamu yararı kararlarının tarımsal potansiyele göre düşünülüp, verimli tarım alanları yok edilmemelidir.

•      Toprak ve su kirliliğine neden olan sanayi, maden, tarım vb. Tüm sektörler öncelikle bilinçlendirilmeli, 1. ve 2. Sınıf tarım arazileri koruma altına alınmalıdır. Mümkün oldukça sanayi alanları tarımsal arazi yönünden fakir topraklarda yapılmalı ve hali hazırda bulunan tüm tesisler denetlenmelidir.

•      Murat Dağı 2309 metre yüksekliği ve 500 km’ye yayılan alanı ile Ege Bölgesi'nin ekoloji ve yağış rejimini düzenleyen öneme sahip bir dağdır. Volkanik olması nedeniyle zengin toprak ve bitki örtüsü barındırır. Gerek yüksekliği gerek bitki örtüsü zenginliği sayesinde yeraltı kaynakları çok bereketlidir. Nitekim Gediz Nehri ile Porsuk, Banaz ve Susurluk çayları bu dağdan doğar. Ayrıca sakarya ve menderes nehirleri bu dağdan beslenir ve Murat Dağı Anadolu coğrafyasının yeraltı su kaynaklarının bir çoğuna ev sahipliği yapar. Bu nedenle ülkemizin ve bölgenin su ihtiyaçları ve verimli tarım arazileri dikkate alındığında, bu dağda altın başta olmak üzere hiçbir maden faaliyetlerine izin verilmemelidir.

•      Jeotermal enerji 1. sınıf tarım arazilerinde yapılmamalıdır. Havzada alternatif enerji kaynakları araştırmalı, güneş, rüzgar ve biyolojik atıklardan yararlanarak elektrik enerjisi sağlanmalıdır. Gediz havzasında yüzlerce jeotermal sondaj kuyusuna izin verilmiş ve atık suların havzaya bırakılmasının denetlenmesinde eksikliklerin olduğu saptanmıştır. Havzadan sulanarak üretim yapan bölgede yükselen bor oranı ile ciddi tehlike sağlama. Böyle devam ederse başta üzüm olmak üzere sebze ve meyve üretiminde verim alınamayacaktır. Bunun için yeni jeotermal kuyulara izin verilmemelidir.