En yetkili ağızlar lafı eveleyip geveleyip şu sonuca ulaştırıyorlar. “Türkiye'de gazetecilik yaptığı için tutuklu kimse yoktur...”
Oradan bakınca doğru.
Çünkü Türk Ceza Yasası'nda “gazetecilik” diye bir suç yok.
Gazetecilik yapıyor gerekçesiyle tutuklanan gazeteci olur mu?
Olmaz elbette.
Gazeteciler, gazetecilik faaliyeti sayılan işlemler nedeniyle tutuklu.
Nedir bu?
Haber yapmak...
Haberi yaptınız. Birisi beğenmedi, gitti savcılığa “suç duyurusunda” bulundu.
Savcı yaptığınız işi “gazetecilik” diye değerlendirmiyor ki...
Sonuçta “açtığı dava” Türk Ceza Yasası'nda “suç” sayılacak eylem içermeli.
Eh kılıf bulmak kolay...
***
Türkiye son beş yıldır gazetecileri hapishaneye koyan ülkeler sıralamasında zirvede. Bizden sonra Çin geliyor. Ondan sonra da Mısır, Etiyopya ve Eritre var...
Bu durumu yaratan an büyük etken “muhalif” olmak.
Muhalif olmak ille de “suç işlemek” anlamına geliyor Türkiye'de.
Bu yüzden en yetkili ağızlardan “gazetecilik suçundan kimse tutuklu değil” sözü gayet kolay çıkıyor.
Türkiye, Cumhuriyet tarihinde görülmemiş derecede gazetecilere “baskı” uyguluyor. Bu sadece “hukuk” kullanılarak yapılmıyor. Devlet, sert yüzünü muhalif tüm basın kuruluşlarına gösterirken, elindeki bütün olanakları kullanıyor. Sahipler kadar, gazeteciler de cenderede. Ve ne tuhaftır ki bu cendere “muhalifler” için her geçen gün daha da sıkılıyor...
***
Nereden çıktı bu muhabbet?
Yarın duruşması yapılacak, hakkımda açılan davanın iddianamesini incelerken gördüm ki, devlet isterse beş dakika içinde sizi “derdest eder” ve gıkınızı çıkaramazsınız...
Suçlama aynen şu:
“Gizlilik kararını ihlal...”
Yürütülen bir soruşturma ile ilgili hazırlanan dosyanın içinden elde edip yazdıklarımdan dolayı “gizliliği ihlal ettiğim” iddia ediliyor.
Yazarsan suç diyorlar açıkça.
Oysa benim öğrendiğim kadarıyla gazeteci kamuoyunun “bekçi köpeği” olmak durumundadır.
Yalan demiyorlar...
Hakaret demiyorlar...
Dedikleri “gizlilik ihlali”
***
Bu suç yüzünden şu anda Türkiye'de yargılanan onun üzerinde gazeteci var.
Hepsi benzer şekilde, bir soruşturmanın içeriğini yazdıkları için suçlanıyorlar.
Ne güzel değil mi?
Rüşvetten, tacizden, tecavüzden, hırsızlıktan, kadına ya da çocuğa şiddetten değil, bildiğiniz gizliliği ihlalden...
O yüzden seviyorum bu ülkeyi.
Düşünene, düşündüğünü yazana, araştırana hiç acımıyor.
Dün böyleydi, bugün böyle, yarın da böyle olacak sanırım...
***
Yine de enseyi karartmamak gerek.
Umutla, güvenle.
Ne demişler?
“Gazeteciysen boyun eğmeyeceksin.
Boyun eğeceksen gazeteciyim demeyeceksin...”
Öyle değil mi?