Kim ne derse desin... Bu liglerin en aksiyonlu takımı Göztepe.
Her sezon yeni bir film vizyona sokuyorlar.
Değişmeyen şey ise heyecan, ihtiras ve aşk...
Başkan Mehmet Sepil'in eyvallahsız yönetimini ilgiyle izliyoruz.
Geçen sezon aldığı Tamer Tuna riskini merakla bekledik. Kimdir Tamer Tuna? Koskoca Göztepe'nin ağırlığını taşıyabilecek mi?
Camiadan kimler geldi, kimler geçti tutunmak kolay olmadı.
İlk düdükle birlikte sallamalar başladı (Başta ben olmak üzere): “O orada oynar mı?”, “Bu futbolcuyu nereden buldunuz?”, “Kardeşim hücum mu, yoksa defans mı? Karar ver”
Haftalar, haftaları kovaladıkça Göztepe gücünü gösterdi, sistem oturdu. Az daha Avrupa'ya gidiyordu. Şanssız bir şekilde kapısından döndü. Film çok tutunca Başkan Mehmet Sepil ikincisini çekmeye karar verdi. Ama dedik ya eyvallahı yok.
Bir anda başrol oyuncusu Tamer Tuna setten kovuluverdi. Haydaa....
Ne olacak şimdi?
Biz Kadir İnanır'ı, Cüneyt Arkın'ı beklerken, Bayram Bektaş geldi.
Tamam yeni heyecan da fakat kapalı kutu be kardeşim. Ümraniye işi ölçü değil.
Yakışıklı oğlan Bayram... Ama tutar mı?
Onu da yönetmen Sepil düşünsün.
Kamera dendiğinde biraz sallanınca Göztepe'de yine homurtular başladı. İki mağlubiyetle biletler kesildi. Kimse nasıl bir oyun sistemi olduğunu anlamamışken, iki yardımcı oyuncu bir iki de dublör ile film kapalı gişe oynadı Türkiye'de... Önüne geleni devirmeye başladı takım.
Şimdilik mutlu son mu, yoksa kötü son mu kimse bilmiyor. Her İzmir takımı için istediğim gibi en güzel şekilde bitmesi yürekten temennim. Sonuçta ne olacağını bilemem de, bildiğim tek şey var. Çok film adamsın Sepil başkan.
Ama Oskar'lık...