Tarif ederken "yıl" diyorlar adına!

Özlemi, artık yorulan kâlbimi ağrıtırcasına...

3 koca yıl!

Yüzlerce sensiz açan gün, güneş.

Binlerce akrep - yelkovan buluşması.

Ederi eksiğinden yitik hayat kavgası...

3 yıl oldu!

Çok şey birikti sana anlatacağım Fiko Baba.

Çok şey, gittiğinden beri bu yaşam telaşında...

3 yıl önce bugün,

Kendi elimizle gömdük seni.

İzmir'in bir dağında, çamurlu toprağına...

3 yıldır mikrofonlar öksüz kaldı baba!

Şiirlerim yetim.

Şiir yürekliler sensiz - susuz, yokluğunda...

O tok sesinle,

Karnından çıkardığın,

Olabildiğince umarsız ve özgür,

Tok kahkahanla anıyorum seni şimdi;

Alışmak istemediğim,

Yine bir ölüm yıldönümünde…

Tüm yitip giden güzel yüreklere;

Gürsu babama,

Gaye ablama,

Ergün ağabeyime,

Funda’ya da selâm söyle!

Bir gün yitip gittiğimde,

Hani aynı sizin gibi sesim boşlukta kaybolup,

Çırılçıplak bedenim toprağa gömüldüğünde,

Sizin gibi benim de;

Anlayacağın bir gün yanınıza geldiğimde,

Yine,

Yine güleriz hep birlikte...

3 yıl oldu Fiko Baba!

Buz gibi bir Mart soğuğunda,

Bir İzmir öğle arasında,

Kendi elimizle gömdük seni toprağa...

Hani Can Baba da demişti:

"İnsan hiç arkadaşını gömer mi?"

Nasıl emanet ettik bedenini toprağa,

Bilmem ama seni çok özledim Fiko Baba...

Biliyorum; oralarda bir yerlerde,

"Araf" diyorlar adına hani;

Bize bakıyorsun,

Biz dostlarını izliyorsun...

Her bana döndüğünde yüreğin,

Beni gördüğünde, hissettiğinde;

Benden kocaman selam, saygı, hasret sana...

Toprak incitmesin seni.

Huzurla uyu Fiko Baba...