Hafta sonu eğlencemiz Acun Ilıcalı'nın kızı Banu'nun düğün dedikodusunu yapmaktı, bol bol yaptık.
Düğünde, özellikle sosyal medyayı şenlendirecek o kadar çok malzeme vardı ki mevzu uzadıkça uzadı.
Çok eşli bir hayat süren babanın kızını evlendirmesi doğal olarak oldukça ilgi çekti.
Hele ki düğünde, ilk eş, ikinci eş, metres ve onlardan olan çocuklar hepsi birarada bulununca, bir çok insana bu durum biraz garip geldi.
Ne de olsa dizilerde "Türk aile yapısına ters" gerekçesiyle öpüşme sahnelerini ayıplayan ve yasaklayan bir milletiz biz.
Gerçi bunun yanında bir yandan da yine son yıllarda her ne hikmetse hemen hemen tüm dizilerin konusu bir anda "iki kadın bir adam" hikayeleri içermeye başladı.
Hatta bu dizilerde metres konumundaki ikinci kadınlar izleyiciye daha sempatik gösterilsin diye özel bir çaba bile harcanıyor sanki.

***
Yine aynı paralelde toplumun yakından tanıdığı isimlerin evlilik dışı ilişkileri de son yıllarda basında sanki dünyanın en doğal şeyi imiş gibi işlenmeye başladı.
Durum böyle olunca, bundan on yıl önce pek de hoş karşılanmayacak 'aynı düğünde tüm eşlerin birarada bulunması' olayı, bu kez sadece bol bol makara malzemesi oldu.
***
Eh madem kalem benim, köşe benim, o zaman ben de bu konudaki şahsi fikrimi beyan edeyim.
Eski ve yeni eşlerin biraraya gelmesinde bence hiçbir sakınca yok.
Tabii eğer ilk evlilik aldatma yüzünden bitmedi ise.
İki eşin birbiriyle bir husumeti yoksa yani.
Adı üstünde eski eş. Bitmiş gitmiş. Duygular tükenmiş. Aşk meşk artık akraba sevgisine dönüşmüş.
Eski eşinle de, eski eşinin yeni eşiyle de asgari düzeyde ilişki kurmakta ne gibi bir sakınca olabilir Allah aşkına?
Medeni ilişki diyoruz biz buna.
Tabii yeni eşin kendine güveni yoksa, ezik ruhluysa, kıskançlık duyguları fazla gelişmiş ise adı 'eski eş' bile olsa o kişiyle görüşmek istemeyebilir.
***
Ama gördüğümüz ve bildiğimiz kadarıyla Acun Ilıca'nın iki eşi de sapasağlam kadınlar. Başları dik. Birbirlerinin evlatlarının düğününde gayet medeni bir şekilde buluşabilmişler. De... Diğerine ne oluyor onu anlamak pek mümkün değil. Yine kendini gösterme, kabullendirme ve ispat çabasıyla epey zorlanmış durmuş.
***
Bin defa yazdım yine yazarım: Ne yaparsanız yapın, ne kadar pişkince yaşarsanız yaşayın bize bu ülkede çok eşliliği normalleştirmeye çalışmayın. Medeni kanuna sonuna kadar sahip çıkacağımızı bilin.
"Dört eşe kadar yolu var" hayallerine adım adım yaklaşma çabalarınızdan vazgeçin.
Neyse bu vesileyle Banu Ilıcalı ve eşine bir ömür mutluluklar dileyelim.
Ünlü bir insanın çocuğu olmak ne kadar zor tahmin edebiliyoruz.
Ama Banu Ilıcalı bu zamana kadar kendini öyle güzel sakındı, öyle güzel korudu ki, demek ki isteyince oluyormuş.
Her ünlünün çocuğu magazin dünyasının ağzına sakız olacak diye bir durum yokmuş.