oncelKendisinin sempatik ve komik biri olduğunu düşünen Ali Ağaoğlu yine sadece kendisinin ve çevresindeki yaranmaya çalışan tayfanın güldüğü bir espri yaptı, ortalık karıştı.
Geçenlerde ortanca karısı(!) ve ondan olan çocuğuyla birlikte güzel bir yemek yemişler.
Sonra da bu güzel yemeği turistik bir geziyle taçlandırmak istemişler.
Yok canım Sultanahmet taraflarına falan değil, Taksim Beyoğlu'na gitmişler.
En son bombanın patladığı insanların paramparça olduğu o kanlı noktayı görmek istemişler!
Buraya kadar bile sizi rahatsız eden ne çok şey var değil mi?
Ortanca karısı sözü mesela...
İnsanların öldüğü yere merak edip gidilmesi ya da.
Bunları bir toplantıda anlatan Ağaoğlu şöyle devam ediyor:
“Herkes patlamanın olduğu yere karanfil falan bırakmış işte, ama ben gül bıraktım...”
İşte burada yani “fakirler gibi karanfil bırakacak halim yoktu, tabii ki gül bıraktım” dediği anda önce salondaki en yalaka kişi kimse, işte önce o kahkahayı basıyor, ardından Ali Ağaoğlu aman ne gülüyor ne gülüyor.
Bir anda ağzından çıkan bu espri onu çok mutlu ediyor.
Gülüyor arkadaş ya bildiğin keyifli keyifli kıkırdıyor.
Orada insanlar ölmüş, kollar bacaklar kopmuş... Adam bunun üzerinden şaka üretebiliyor, hem de zenginliğine vurgu yapa yapa...
Bu ülkede böyle insanlara ve yaptıklarına karşı bir şey yapamamak, devrin onların devri olması insana çok koyuyor be!
Vicdanlarımızda, kalplerimizde artık sızlayacak yer kalmadı.
Öfkeyle yatıp, isyanla kalkıyoruz.
Birileri de işte gülüyor, eğleniyor, dalgasına bakıyor.
Dedim ya, gerçekten insana çok koyuyor.

* * *

Çok eşlilik serbest sanki
Bu arada şu “benim ortanca hanım” meselesine gelirsek...
Bu ülkede evli insanların sevgilileriyle, metresleriyle açık açık ortada gezmesiyle ilgili duyduğum rahatsızlığı yazmaktan asla vazgeçmeyeceğim.
Madem aile toplumun en küçük birimi, kokuşmanın da o çekirdekten başlayacağına inanıyorum çünkü.
Toplum değerlerini bu kadar rahat, bu kadar aleni ayaklar altına alamazsınız hanımlar, beyler!
Pişkin pişkin “Size ne, bu benim hayatım” diye sırıta sırıta gezemezsiniz...
Yakın tarihli magazin gündeminde şöyle bir dolaşın... Özellikle son bir kaç yılda...
İş adamından, sanatçısına, televizyoncusundan sporcusuna resmi nikahlı eşi orada duruyorken manitasıyla geh geh sırıtarak poz veren insanlarla dolu.
Ne ara bu kadar genişledik biz heyy?
Kendinize gelin artık...
Bu geniş geniş yaşayanların neredeyse öncüsü Ali Ağaoğlu’dur.
Röportajlarında o kadar gururla benim küçük hanım, büyük hanım, ortanca hanım diye sayıyor ki!
Ağzın açık "ne diyor bu adam böyle" diye hayretler içinde kalıyorsun.
Hatırlıyorum, Ali Ağaoğlu bir düğünde şahitlik yapmış ve damada tavsiyelerde bulunmuştu: “Bana benzeme. Ben bir tane aldım, onun üstüne bir tane daha. Sonu yok, ona göre” demişti. Bu şakasına da orada bulunanlar çok gülmüştü.
Bir adam çıkıp, üstelik de nikah şahitliği yaptığı sırada aslında kendisiyle ilgili tamamen bir övünme vesilesi olarak çok eşli olduğunu söylüyor ve gelin damat da dahil tüm konuklar bu şakaya gevrek gevrek gülüyorlar.
Gelin orada etkisiz eleman çünkü...
Kocası üzerine kuma getirebilir, onun zaten kafadan ses çıkarmayacağı düşünülüyor, bu yüzden tavsiye erkeğe veriliyor.
Bildiğim kadarıyla Ali Ağaoğlu'nun da yetişkin bir kızı var.
Acaba diyorum aynı şey kendi evladının başına gelse tepkisi ne olurdu?
Damadı, hem de göstere göstere farklı ilişkiler yaşasa, başka kadınlardan çocuğu olsa, üstelik o kadınlardan bazıları kızı yaşında olsa, yine böyle neşeli neşeli yorumlar yapar mıydı?
Hiç sanmıyorum.
Birden fazla kadınla yaşamanın normalleştirilme çabasına bir kadın olarak ne kadar bozulduğumu ve üzüldüğümü her zaman yazıyorum, bıkmadan yazmaya da devam edeceğim.