Buna düğünler de dahil.
Düğünlere giderken sinirimden ağlamak istiyorum, o derece.
Kendi düğününde bile 'bitse de gitsek' modunda olan biriydim mesela.
Olur da bir gün tekrar evlenmek istersem bir daha asla o tongaya düşmem.
Bütün o klişeler samimiyetsiz ve yavan geliyor çünkü.
Zaten hep söylüyorum, düğünler damat dahil gelin hariç, bütün katılımcılara maddi-manevi zulümden başka bir şey değildir.
Sadece gelin hanım kendini bir günlüğüne prenses gibi hissetsin diye çekilen bir takım eziyetler işte...
Bu düşüncelerim, kırmızı kurdeleli, takı merasimli, en sıkıcı konukların en öne oturtulduğu, Angara'nın bağlarıyla son bulan düğünler için geçerli tabii.
Arada, gerçek aşkların, içten partilerle kutlandığı düğünlere denk gelirsem o kişiler adına çok mutlu oluyorum ve bu köşede paylaşıyorum da zaten.
***
İşte o örneklerin en sıradışı ve benim için en kıymeti olanı ise geçen cumartesi günü yaşandı.
Ankara'da sokak hayvanları için yapılan bir etkinlikte tanışan Volkan Koç ve Canan Kapan çifti, kurucusu oldukları hayvan barınağında dünya evine girdiler.
İsmini Patiliköy koydukları ve yılın 365 günü karda kışta bile her gün gidip besleme yaptıkları, hasta hayvanlarla ilgilendikleri yerde yani...
Düğüne katılanlardan çeyrek altın yerine barınaktaki hayvanlar için köpek maması rica ettiler.
Fotoğraflardan anladığım kadarıyla düğünde herkes hem doyasıya eğlenmiş hem de getirdikleri mamalarla köpecikleri beslemiş.
Amaç 'bakın biz ne kadar marjinaliz' demek değil elbet.
Sokak hayvanları sorununa dikkat çekmek, onların sahipsiz ve bizim ilgimize muhtaç olduklarını insanlara duyurmak.
Volkan ve Canan'a düğünlerini bile sahipsiz canlara yardım sağlamak üzere ayarladıkları için hem tebrik ediyor hem de neşe-huzur-aşk dolu bir evlilik hayatı sürmelerini diliyorum.
Böyle insanların varlığını bilmek içimi ısıtıyor.

***
Açtın da ne oldu?
Soyunmalı, meme açmalı protestolar hiçbir işe yaramadığı gibi savunulan doğruyu bile yanlışa çeviriyor.
Ciddiye alınır hiçbir tarafı yok.
Amaç, salt dikkat çekmek olmamalı.
Sen memeni açınca dikkat çeksen çeksen memene çekiyorsun. Ne için soyunduğunla kimse ilgilenmiyor. Alay konusu oluyorsun.
Bu yüzden 1 Mayıs etkinlikleri kapsamında İzmir'de soyunarak eylem yapan o gençlere teessüflerimi bildiriyorum.
Söylemek istedikleriniz, dikkat çekmeye çalıştığınız, protesto ettiğiniz konu çok önemliydi ama siz işi sulandırarak mevzuyu alaya getirdiniz.
Görüntüleri izlediğimde şaşkın şaşkın 'n'apıyorsunuz abi siz?' dedim. Önce kontrol noktasına gelmeler, sonra bir anda hurra geri koşmalar, sonra yine kontrol noktası, soyunuş ve kapanış.
Protesto gösterileri dikkat çekmeye değil sonuç almaya odaklı olunca bir işe yarıyor.
Ve o sonuç da tişörtü fora etmekle alınmıyor.
Tam tersi, savunulan davaya zarar veriyor.
***
Tarkan seni mi alacaktı?
Tarkan'ın evlilik haberi dün tüm yurtta yas ilan edilmesine neden oldu.
Ülke kadın nüfusunun büyük çoğunluğu, hem hayallerinin prensi elden gittiği hem de gelini hiç beğenmedikleri için karalar bağladı.
Güzellik faşizmi yine devredeydi anlayacağınız.
Türk kızının gözü, tıpkı Kıvanç Tatlıtuğ'un evlendiği Başak Dizer'i tutmadığı gibi, bu yeni gelini de hiç tutmadı.
Tarkan evlenmese onu gelip alacaktı ya çünkü!
İş cinsel tercih dedikodularına geri dönmeye bile vardı.
Çok ayıp çok.
Bu kadar kenafir gözlü olmayın, sevdiğiniz insanlar mutlu olunca siz de mutlu olun.
Bu ülkenin gerçek starına ve eşine bir ömür boyu mutluluklar diliyorum.
Bence bu evlilik biraz da Tarkan'ın baba olma isteği artık fazla ağır bastığı için de gerçekleşti.
Gerçi biraz sabredip Merkür retrosunun bitmesini bekleselerdi daha iyiydi ama, neyse hadi kalbimizi bozmayalım, hayırlar dileyelim.
