okan-yukselYazdıkça şunu anladım ki; bu sadece benim babamın hikayesi değildi. İçerisinde bir göç hikayesi, yeni bir vatan hikayesi, yoktan var etme hikayesi, iyi bir insan olma, iyi bir eğitimci olma, genç öğretmenlere örnek olma hikayesi de yer alıyordu. Babam göçmenler arasında ilkleri başarmış ve
kendisi gibi göçüp gelen ailelerin çocuklarına bir ışık, bir umut olmuştu.
“Ölür ölmez unutulmak istemiyorsanız ya okunmaya değer eser yazın” diyor Franklin, “ya da yazılmaya değer işler yapın.”
Gazeteci, yazar Deniz Gezginci bir hikaye değil bir destan yazmış… Yazılmaya değer işler yapan, hikaye değil destanı yaratan da Muammer Gezginci…
“Türkiye’de yürekli bir eğitimci çıktı” adı Muammer Gezginci; “Eline tebeşiri aldı ve kara tahtaya matematik formüllerinden önce ‘sevin’ yazdı…”
Fransızların ünlü şairi Péguy’e göre “Homeros bu sabah yenidir ve bu sabah gazetesi kadar eski bir şey yoktur.”
Anadolu topraklarının şairi Homeros ile özdeşleştirilen de kitaptır. Bu nedenle kendi destanlarını yaratanların ölümsüzlüğe kavuşturulmaları da kitaplaştırılmaları ile bir başka anlam, bir başka güzellik kazanmalıydı.
Deniz Gezginci bir hikaye değil bir destan yaratan Muammer Gezginci’yi yazarak ölümsüzleştirirken, kendi adını da okunması gereken yazarların arasına yazdırmasını bildi.
Ben bir solukta okudum.