İzmir’in tarihi ilçelerinden biri olan Menderes’in eski ismi Cumaabad veya Cumaovası’dır. 7 Haziran 1988’de Cumaovası ismi, Menderes’e çevrilmiştir. Cumaabad veya Cumaovası ismi, bu ovada yer alan eski Cumaabad isimli İslam (Türk) köyünden gelir. Bu bölge on yedinci yüzyılda voyvodalıkla idare ediliyordu. İdari bakımdan bazen İzmir bazen de Aydın kazasına bağlıydı. Çoğunlukla, fiziksel yakınlığından dolayı İzmir kazası veya muhassıllığına bağlanmıştır. 1681 tarihli bir belgede ‘medine-i İzmir muzafatından nefs-i Cumaabad nam karye’ ibaresi geçer. 1808 tarihli bir belgede (İzmir kazasına bağlı Cumaabad nahiyesi) olarak geçer. 1848 tarihli bir belgede ise (İzmir muhassıllığı dâhilinde kâin Cumaabad nahiyesi) olarak belirtilir. 1902 tarihli bir belgede ise ‘merkez vilayete merbut Seydiköy nahiyesinin Cumaabad karyesi’ ibaresi bulunur. Bu durumda son yıllarda Seydiköy’e bağlı olduğu anlaşılır. İzmir’in nahiyelerinden bir olarak da belirtilen Cumaabad’ta 1907’de karakol kurulmuştur. 1831 nüfus sayımında, Menderes nahiyesinde, Çile, Bulgurca Çiftliği, Karacadağ, Değirmen Deresi, Turanca, Gürece (şimdi Görece), Gölcükler, Cumaabad, Akçadere, Çileme, Küçük Gümürdeli (Gümüldür) ve Draca isimli köyler bulunur.

ÇİFTLİKLER BÖLGESİ

Menderes’te tarihsel olarak yerli İslamlar, Rumlar, Yörükler, muhacirler ve mübadiller bulunur. Yerli İslamlar (Türkler) bölgenin en eski sakinleridir. Bu bölge Türklerinin tarihi, Aydınoğlu Cüneyt Bey devrine kadar geriye gider. On dördüncü yüzyılda bu bölgeyi Türklerin tamamıyla ele geçirmiş oldukları anlaşılıyor. Bu durum burada bulunan Cüneyt Bey adındaki cami ile de teyit ediliyor. Anadolu ve Balkanlar'dan pek çok genç bekâr erkek tarım çiftliklerinde çalışmak için Menderes’e gelmiştir. Bunların çoğu geçici işçilerdir ve kahvelerde barınmışlardır. Bunların çiftliklerde bekçilik yaptıkları anlaşılıyor. 1831 tarihli Osmanlı nüfus sayımında Menderes’te bulunan çiftliklerde Konya, Kıbrıs, Tavas, Kuşadası, Kemah, Tokat, Milas, Tırnova, Aydın, Beypazarı, Bozok, Tuna Yalısı, Afyonkarahisar, Girit, Sisam ve Uşak bölgelerinden gelmiş olan genç bekâr İslam erkeklerine rastlanıyor.

Rumların 1737 gibi bir tarihte burada mevcut oldukları belgelenebiliyor. Burada bulunan tarım çiftliklerinde rençber, amele ve bahçıvan olarak çalışan Rumların bir kısmının Sisam adasından buraya geldikleri anlaşılıyor. Sisam Rumları hasat mevsiminde Menderes ovasına gelirler ve burada tarlalarda çalışırlardı. Rumların Menderes’te kilise ve okul sahibi olduklarına dair elimizde henüz belge bulunmuyor. Bu durum, bir cemaat olarak, burada yerleşemedikleri anlamına geliyor. 1860’larda Balkanlar'dan gelen Rumların Menderes bölgesinde eşkıyalık yaptıklarına dair kanıtlar vardır. Örneğin bunlardan biri Yanyalı Kosti’dir. Yine, aynı yıllarda Zeybek eşkıyasının da Menderes’te kol gezdiğini belirtelim. Eşkıyalığın temel sebeplerinden birisi toprak tasarrufudur. Topraksız Rum veya İslamlar, karınlarını doyuramayınca eşkıyalığa başlamışlardır.

Menderes bölgesi on dokuzuncu yüzyılın ortalarında Yörük aşiretlerinin istilasına uğramış görünmektedir. Örneğin 1843 yılında Değirmen Deresi köyünde Sancaklı ve Araplı Yörük aşiretlerinin yerleştiği tespit edilebilmektedir. 1863’te Kırım muhacirleri (Tatarlar) ile 1915’te Sırbistan muhacirleri (İslamları) Menderes’te iskân edildiler. Tatarların bir kısmının aynı tarihte Balçova bölgesinde iskân edildiğini de belirtelim. 1925-1926 yıllarında da Mübadele ile Selanik, Yanya, Midilli ve Kavala İslamları burada iskân edildiler. Bu çeşitlilik arasında, Osmanlı vatandaşı olmayan, ticaretle meşgul olan Hollanda tebaasından bir ailenin burada çiftlik tasarruf ettiği belgelenebiliyor.

Menderes’te hem Aydınoğulları hem de Osmanlılar devrinde camilerin yapıldığı belgeleniyor. Menderes’te Kasım Paşa Camii, Medresesi ve Mektebi, Hacı Veli Camii, Hamza Bey camii bunlardan bazılarıdır. Menderes, aslında Fatih Sultan Mehmet ve II. Bayezit devrinin devlet adamlarından Kasım Paşa’nın kasabasıdır. Cezeri Kasım Paşa olarak bilinen bu Osmanlı paşası, II. Bayezit’ in lalasıdır. Burada bir külliye yaptırmıştır. Bu zatın ünlü kıraat bilgini Cezeri’nin kölesi olduğu anlaşılmaktadır. Sultan III. Selim’in Tire’deki vakfının gelir kaynağının bir kısmı Menderes’teki çiftliklerdi.

Menderes’in en önemli ürünleri tarımsal ürünlerdi. Bununla beraber linyit kömürü, pirinç ve küçükbaş hayvanlar da önemli ticari ürünler arasındaydı. Çok ilginç bir ürün olarak arpa suyu (bira) geçer. Osmanlı arşiv belgelerinde, Menderes’te, 1863 yılında, Avusturyalı bir girişimcinin, arpa suyu fabrikası kurduğundan söz edilir. Demiryolunun buradan geçmesiyle İzmir ile olan bağlantısı kolaylaşmıştır.