ÖZGE UYANIK/İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, basın mensuplarıyla bir araya geldi. Gündemdeki gelişmeleri değerlendiren Tugay, CHP’nin 19 Mayıs günü Gündoğdu Meydanı’nda yapacağı mitinge yurttaşları davet etti. Tugay ayrıca belediyede devam eden toplu iş sözleşmesi krizine dair sert açıklamalarda bulundu.
Tugay şunları söyledi:
Tugay “19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı bu yıl daha farklı bir anlam taşıyor. Bu yıl, partimiz Cumhuriyet Halk Partisi’nin kuruluş ilkeleri doğrultusunda, ülkenin dört bir yanında demokrasi ve adalet çağrısıyla buluşturduğu bir gün oldu.
Bizler de bu anlamlı günde İzmir’de, bu çağrıya omuz verdik. Partimizin üst kademelerinden temsilcilerle birlikte uzun süredir bu güne hazırlanıyorduk. 19 Mayıs’ta, İzmir’in demokrasiye ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin adalete sahip çıkışıyla, muhtarlarımızın katılımıyla anlamlı bir buluşmaya imza atacağız.
Ülkemizin umudunu yitirmeden, elinden geldiğince katkı sunmaya çalışan yurttaşlarımızın da bu buluşmaya destek vereceğini biliyoruz. İzmir, her zaman demokrasinin ve adaletin en yüksek sesle savunulduğu şehirlerden biri olmuştur.
Bugün içinde bulunduğumuz süreç, demokrasiye ve adalete her zamankinden daha fazla ihtiyacımız olduğunu bize net bir şekilde gösteriyor. Bu bilinçle hareket eden bir şehir olarak, yurttaşlarımızın bugün orada bir duruş sergileyeceğine inanıyorum. Ben de herkesi bu anlamlı buluşmalara davet ediyorum.
Evlerinde televizyon izlerken, gazete okurken, dostlarıyla sohbet ederken bu ülkedeki adaletsizlikleri, haksızlıkları hisseden, vicdanında bir rahatsızlık duyan herkesin bugün orada olması gerektiğini düşünüyorum. Hangi tarafta durduğunu göstermek isteyen, bir damla su taşıyan karınca misali de olsa adaletten yana duruş sergilemek isteyen herkesin o alanda olması çok kıymetli.
Ülkemizin farklı yerlerinden belediye başkanlarımız, milletvekillerimiz ve parti yöneticilerimiz de bugün İzmir’de olacak. Şimdiden gelmeye başladılar, hepsine hoş geldiniz diyorum.
“2025 hesaplarımız altüst oldu”
Belediyenin mali tablosu hakkında da konuşan Tugay şunları söyledi:
“İçinde bulunduğumuz ekonomik sıkıntılar oldukça ciddi. Geride bıraktığımız yıl, seçim yılı olmasına rağmen, yüksek enflasyon ve yüksek faizlerle geçmesi herkesi yordu. Belediyenin gelirleri ise artmadı.
Böyle bir ortamda, elimizden geldiğince reformları sürdürüyoruz. Hedeflerden çok uzaklaşmadığımızı da söyleyebilirim. 2025 yılı için, 2020’ye kıyasla daha tasarruflu bir dönem planlıyoruz. Kesin olarak belirlediğimiz bir tutum var: Bekleyeceğiz ve daha iyi bir yıl geçirmek için çalışacağız.
Ancak, istihbarattan gelen bir belge ve borçların –bence hukuksuz bir şekilde– belediye kaynaklarından kesilmesiyle bu süreç sekteye uğradı. Eğer bu mücadele verilmemiş olsaydı ve süreç sağlıklı yürütülseydi, bazı kararları kabul edebilirdik. Ama böylesine ağır ve haksız bir tabloya karşı sessiz kalmamız mümkün değil.
Belediye bütçelerinin yüzde 45’i oranında kesintiye uğraması, 2025 yılı için yaptığımız tüm hesapları altüst etti. Neticede, bu durumun bizim fakültemizden beri sorduğumuz bir soruya dönüştüğünü söyleyebilirim: Belediyelerin temel görevi nedir?
Hepimizin malumu olduğu üzere, belediyelerin temel hizmetleri bellidir. İzmir’de yapılan kamuoyu araştırmalarında ya da halka sorduğunuzda öne çıkan beklentiler ortadadır. Bunları karşılamak zorundayız.
Bizim için altyapı hizmetleri, çevre, ulaşım ve sokak hayvanları gibi konular doğrudan halkın yaşamıyla ilgilidir. Bu nedenle elimizdeki kaynakları başka alanlara dağıtmadan, bu temel hizmetlere öncelik vererek planlama yaptık.
Bunun üzerine koymamız gereken en önemli şey ise sosyal hizmetlerdir. Toplumun farklı kesimlerine –yeni doğan bebeklerden okul çağındaki çocuklara, kadınlardan emeklilere, çiftçilerden engellilere– yönelik birçok sosyal destek programımız var. Bu çalışmaları sürdürmek zorundayız.
Farklı risk gruplarına ulaşmamız gerekiyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak göreve geldiğimizden bu yana sosyal destekleri katlayarak artırıyor ve her ay üzerine koymaya devam ediyoruz. Daha önce olmayan hizmetleri hayata geçirdik: Emeklilere, annelere yönelik yeni destekler sunduk. Sürekli “daha fazlasını nasıl yapabiliriz” diye düşünüyoruz. Bu hizmetlerden asla vazgeçmeyeceğiz.
Temel belediyecilik hizmetleri ve sosyal yardımlar bizim için vazgeçilmezdir. Bu konuda dirayetli olmalıyız. İnsanların aç kalmasına, yoksulluk içinde yaşamasına, eğitim çağındaki çocukların ihtiyaçlarının karşılanmamasına asla razı olamayız.”
TİS krizine dair açıklama: “Sorumsuzluk”
Büyükşehir Belediyesi’ndeki TİS krizine dair konuşan Tugay, önceki dönem İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Soyer’in imza attığı sözleşmeyi işaret ederek şu eleştirileri yaptı:
“Bugünlerde konuştuğumuz bir diğer konu da işçilerle yaptığımız toplu iş sözleşmesi. İşçi belediyelerimizle anlaşma konusunda bazı sorumluluklarımız var.
Şu anda biz de toplu sözleşme sürecindeyiz. İki büyükşehir belediyesi deneyimimizden yola çıkarak, enerjik ve güçlü alanlarda, bu süreci sürdürüyoruz. Görüşmelerimiz devam ediyor. Aslında bir önceki sözleşmeden bu yana aynı rakam üzerinden konuşuyoruz. O da bir önceki toplu iş sözleşmesi rakamıdır.
Geçen ay da ifade etmiştim, bugün Türkiye’de ödenmiş ve imzalanmış olan rakamları ödemeye hazırız. Zaten sunduğumuz teklif de bu rakamlara oldukça yakın bir seviyede.
Ancak belediyemizin mali dengesini bozan bir durumla karşı karşıyayız. Bunun doğru anlaşılması için bu konuyu açıklıkla paylaşıyoruz.
26 Mart günü, önceki belediye başkanımız döneminde, yaklaşık 800 belediye çalışanını kapsayan bir toplu iş sözleşmesi imzalandı.
Seçimden sadece beş gün önce böyle bir sözleşmenin imzalanmasının doğru bir yanı yoktu. Bu durumu ‘işçi dostu’ bir yaklaşım olarak nitelendirenler oldu ama kendisi zaten aday değildi. Göreve devam etmeyeceği belliydi. Kendisinden sonraki başkanı zor durumda bırakacak şekilde, belediyenin mali dengesini bozacak bir sözleşmeye imza atıldı.
O tarihte başka hiçbir belediyenin vermediği oranlarda, yüzde 61-62 civarında bir zam yapıldı. Üstelik her 6 ayda bir, enflasyon oranında da zam öngörüldü. Bu artışlarla birlikte, şu anda ödenmesi gereken rakamlar belediyemizi ciddi şekilde zorluyor.
Belediyemizin bütçesi belli. Çalışanlarımızı çok seviyoruz, onların emeğine büyük değer veriyoruz. Ancak bütçemizin yüzde 55’i yalnızca bu ödemelere ayrılmış durumda. Türkiye’deki benzer belediyelerde memur maaşları ortalama yüzde 17,5 artarken, asgari ücrete yapılan son artış da zaten oldukça yüksek oldu.
Bu durum karşısında ben yalnızca sorumluluğumu yerine getiriyorum. Bu kararın adı sorumluluktur ve işçiliğin ortasındadır.
Biz tüm işçilerin dostuyuz ama belediyenin bütçesi maaşları ödeyemeyecek duruma geldiyse, bunun adı sorumsuzluk olur. Şu an yaşadığımız durumda, geçmişte imzalanan bu sözleşme nedeniyle bazı çalışanlar hak edilmişin çok üzerinde maaş alırken, masada hâlâ daha teklif bekleyen birçok emekçi bulunuyor. Bu nedenle temkinli olmak zorundayız.
Yine de uzlaşmacı bir yaklaşımla, yeni tekliflerimizi sunmaya devam ediyoruz.
Ben zaman zaman yaptığımız çalışmaları kamuoyuyla da paylaşmaya çalışacağım. Belediyemiz, bugüne kadar tüm gereksiz harcamalardan kaçınarak hizmet üretmiştir. Bundan sonra da daha dikkatli olmamız gerekiyor.
Ama şu anda karşımızda duran şey, geçmişte imzalanmış ve bugün operasyonel anlamda hayata geçmiş bir sözleşmedir. Böyle bir bütçeyi kaldırmak kolay değil. Türkiye genelinde de benzer şekilde kimsenin kimseye böyle bir oranı sunduğu görülmemiştir.
Bu açıkça, önceki belediye başkanının bireysel kararıyla alınmış bir uygulamadır.
Bugün itibariyle, belediye olarak yüzde 26-27 arasında bir zam teklif ediyoruz.
Bu oranla, en düşük ücretli çalışana 60 bin TL ile 77 bin TL arasında maaş vermiş olacağız. Bu teklifin kötü olmadığını düşünüyoruz.
Buna karşın, sendika tarafından yazılı ya da sözlü olarak henüz farklı bir teklif ya da açıklama gelmedi. Ancak bize iletilen sözlü taleplerin yüzde 110 civarında olduğu söyleniyor. Bu da aramızda oldukça büyük bir fark olduğunu gösteriyor.
Herkesin, yakın zamanda yapılan diğer toplu iş sözleşmelerine ve güncel verilere bakmasını istiyoruz. Bizim sunduğumuz teklif, piyasa koşullarıyla uyumludur. Bu nedenle pazarlığın makul bir düzeyde sürdürülmesini rica ediyoruz.”
İşçi çıkarma olacak mı?
‘Belediyeden işçi çıkarılacak mı?’ sorusuna yanıt veren Tugay, “Ben 38 bine yakın çalışanla almıştım. Burada içinde bulunduğumuz ekonomik şartları düşündüğümüzde, bir verimlilik çalışması yapmamız gerektiği açık. ‘Hangi çalışana ihtiyacımız var ya da gerçekten bu kadar çalışan gerekiyor mu?’ diye sorgulamamamız lazım. Başladığımız günden bu güne 2500’e yakın bir rakam azaldı. Vatandaştan para alıyoruz bir hizmet yapıyoruz, o hizmeti yapması için gereken bir personelimiz var ancak alınan para personel parasını karşılamıyor. Önümüzdeki günlerde biraz daha açık konuşacağım bu konuyla ilgili. Belediyenin mutlaka verimliliğini gözeten yönetim anlayışı olmalı. Başka şartlarda yürümez. Bu çerçevede çalışan sayısı mutlaka azalacak.” ifadelerini kullandı.
Tezcan’la yollar ayrılıyor mu?
Başkan Tugay yaptığı açıklamada Genel Sekreter Ramazan Tezcan ile yolların ayrılacağını açıkladı.
Tugay açıklamasında şunları söyledi:
“Genel Sekreterimiz ile görüştüm. Kulağınıza gelen bilgi doğru saklama gibi bir düşüncem de yok. 9 aylık süreçte kendisiyle çalıştık. Kuvvetli referansları vardı çok kıymetli olduğunu biliyorum. Değişik nedenler olabilir. Kurum içerisinde mali performans açısından istediğimiz noktaya gelemedik. Bu nedenle karşılıklı görüşerek bu kararı aldık. Bakanlık onayladığı takdirde genel sekreter değişikliği olacak.” dedi.
İZBAN ya bize ya da tamamen TCDD'ye geçmeli
İZBAN ile ilgili Ulaştırma Bakanlığı'ndan randevu talep ettiğini söyleyen Başkan Tugay, “İZBAN ya tamamen TCDD’ye ya tamamen belediyeye geçmelidir. İki konuyu da konuşabiliriz. Önemli olan en doğru kararın verilmesi ve işletme sıkıntısını yaşanmaması. Belediyeye ait olmayan raylar üzerinde yürüyen sistem bu. Raylar belediyeye ait olmadığı sürece, bu rayları TCDD başka seferlerde kullanamaya devam ettiği sürece her zaman sıkıntı olmaya devam edecek Ben Sayın Bakanımızdan randevu istedim. Kabul ettiği zaman konuyu detaylı olarak kendisi ile görüşeceğim."