Özgür Özel: 'İçerideki arkadaşlarımız en kısa sürede çıkacaklar'
Özgür Özel: 'İçerideki arkadaşlarımız en kısa sürede çıkacaklar'
İçeriği Görüntüle

Aydın siyasetinin ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) en güçlü figürlerinden biri olarak bilinen, "Topuklu Efe" lakaplı Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu'nun, partisinden istifa ederek Adalet ve Kalkınma Partisi'ne (AKP) katılması, Türk siyasetinde son yılların en büyük ve en çok tartışılan transferlerinden biri oldu. Bu şok edici kararın ardından başlayan, "Neden parti değiştirdi?" sorusuna yönelik tartışmalar devam ederken, siyaset kulislerini sarsacak yeni ve çarpıcı bir iddia gündeme geldi. Nefes gazetesi yazarı Aytunç Erkin, bugünkü köşe yazısında, Aydın'da yayın yapan Şafak gazetesinin konuyla ilgili ortaya attığı bir habere dikkat çekti. Bu habere göre, Çerçioğlu'nun AKP'ye geçiş sürecinin perde arkasında, Türk siyasetinin "derin" ve etkili isimlerinden biri olan eski İçişleri ve Adalet Bakanı Mehmet Ağar vardı. İddia, sadece bir siyasi transferin anatomisini değil, aynı zamanda siyaset, hukuk ve kişisel ilişkiler arasındaki karmaşık ağı da gözler önüne seriyor.

İddia: yolsuzluk dosyaları, aile dostluğu ve bodrum'da bir yat buluşması

Aytunç Erkin'in, Aydın Şafak gazetesinden aktardığı habere göre, Özlem Çerçioğlu'nu bu radikal kararı almaya iten temel neden, hakkında savcılıklarda bulunan ve on milyarlarca liralık olduğu öne sürülen yolsuzluk dosyalarıydı. Özellikle, daha önce kapatıldığı söylenen ancak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yeniden ele alındığı belirtilen "Barka-Bilginay" dosyası kapsamında ifadelerin alınmaya başlanmasıyla birlikte, Çerçioğlu'nun hukuki olarak köşeye sıkıştığı iddia ediliyor.

Habere göre, bu zorlu süreçte Çerçioğlu, soluğu "aile dostu" olarak nitelendirilen Mehmet Ağar'ın yanında aldı. İki isim arasındaki yakın ilişkinin, Ağar'ın geçmiş yıllarda Yenipazar Cezaevi'nde yattığı dönemde, Çerçioğlu'nun Ağar'a ve ailesine gösterdiği yakın ilgi ve destekle başladığı ve zamanla bir "aile bağına" dönüştüğü belirtiliyor. İddiaya göre, bu zor günlerde yardım isteyen Çerçioğlu, Mehmet Ağar ile Bodrum Yalıkavak'ta bir yatta gizli bir görüşme gerçekleştirdi. Durumun ciddiyetini Ağar'a anlatan Çerçioğlu, ondan yardım talep etti. Yıllardır Çerçioğlu'nun "gerçek hamisi" olduğu öne sürülen Ağar'ın da, bu talebin ardından Cumhurbaşkanlığı Sarayı ile irtibata geçerek, Özlem Çerçioğlu'nun AKP'ye kabul edilmesine ve bu transferin gerçekleşmesine aracılık ettiği iddia edildi. Bu senaryo, Çerçioğlu'nun "Sayın Cumhurbaşkanımızın himayelerinde" diyerek yaptığı parti değişikliği açıklamasının arkasında, aslında Mehmet Ağar'ın "himayesinin" yattığı yorumlarına neden oldu.

Mehmet Ağar'dan iddialara net yalanlama: 'tam hayal mahsulü'

Gündeme bomba gibi düşen bu çarpıcı iddialar üzerine, gazeteci Aytunç Erkin'in doğrudan Mehmet Ağar'a ulaştığı ve bu iddiaları sorduğu öğrenildi. Ağar, kendisine yöneltilen bu sorulara son derece net ve kesin bir dille yanıt vererek, tüm iddiaları reddetti. Erkin, Ağar'ın yanıtını kendi köşesinde şu şekilde aktardı:

"Hiç alakası yok, tam hayal mahsulü. Özlem Hanım’ın cezaevi ziyareti hariç geri kalan her şey tümüyle yalan."

Ağar, Çerçioğlu ile olan tanışıklığının sadece cezaevi sürecindeki insani ziyaretlerle sınırlı olduğunu, bunun dışında anlatılan "yat buluşması", "aracılık" gibi senaryoların tamamen gerçek dışı olduğunu belirtti. Ayrıca, kendisinin ve eşinin, Çerçioğlu tarafından bir kez ziyaret edildiğini ekleyerek, ilişkinin iddia edildiği gibi derin bir "aile bağı" olmadığını ima etti. Mehmet Ağar, "Biz köşemizde siyaset dışında duruyoruz" diyerek, artık aktif siyasetin içinde olmadığını ve bu tür siyasi pazarlıkların bir parçası olmadığını da vurgulamış oldu. Ağar'ın bu net yalanlaması, olayın bir tarafının iddiaları tamamen reddettiğini gösterirken, diğer yandan da siyaset kulislerindeki söylentilerin ne kadar karmaşık ve çok katmanlı olabileceğini bir kez daha ortaya koydu.

Siyasette 'transfer' ve 'dokunulmazlık' tartışmaları

Mehmet Ağar iddiaları yalanlasa da, Özlem Çerçioğlu'nun parti değişikliği, Türkiye'de siyaset ve hukuk arasındaki ilişkiye dair temel bir tartışmayı yeniden alevlendirdi. Muhalefet partilerinden iktidar partisine geçen belediye başkanları veya milletvekilleri hakkında sıkça gündeme gelen "dokunulmazlık arayışı" veya "hukuki soruşturmalardan kurtulma" iddiaları, Çerçioğlu özelinde de yüksek sesle dillendiriliyor.

Bir belediye başkanının, hakkındaki yolsuzluk iddialarının yoğunlaştığı bir dönemde, yıllardır siyaset yaptığı ve en güçlü kalelerinden biri olduğu CHP'den ayrılarak, adli ve idari denetim mekanizmalarını elinde bulunduran iktidar partisi AKP'ye sığınması, kamuoyunda "tesadüf" olarak görülmüyor. Bu tür transferler, siyasetin, hukuki süreçleri etkilemek veya yönlendirmek için bir araç olarak kullanılıp kullanılmadığına dair meşru şüpheler doğuruyor. Çerçioğlu'nun bu hamlesi, siyasi bir tercih mi, yoksa hukuki bir zorunluluk mu? Bu sorunun cevabı, hem Aydın'daki siyasi dengeleri hem de Türkiye'deki adalet ve siyaset ilişkisinin geleceğini şekillendirecek gibi görünüyor.

Sonuç olarak, Aydın'da başlayan ve Ankara kulislerine uzanan bu karmaşık hikaye, birçok iddia ve yalanlamayla dolu. Bir yanda, yolsuzluk dosyaları nedeniyle köşeye sıkıştığı ve "derin" bir isimden yardım isteyerek parti değiştirdiği iddia edilen bir belediye başkanı; diğer yanda ise bu iddiaları "hayal ürünü" olarak nitelendiren ve siyasetten elini eteğini çektiğini söyleyen eski bir bakan... Gerçeğin ne olduğu, belki de zamanla ortaya çıkacak olan yeni belgeler veya yapılacak açıklamalarla netleşecek. Ancak o zamana kadar, Özlem Çerçioğlu'nun şok edici transferinin üzerindeki bu "Ağar gölgesi", siyasetin en çok konuşulan ve en merak edilen konularından biri olmaya devam edecek.

Kaynak: HABER MERKEZİ