Türkiye'nin gündeminden düşmeyen ve bilim insanlarının her fırsatta uyardığı olası büyük Marmara depremi riski, finans sektörünü de ciddi tedbirler almaya itiyor. Özellikle operasyonel merkezleri İstanbul'da yoğunlaşan büyük bankalar, depremin yaratabileceği yıkıcı etkiler karşısında hizmet sürekliliğini ve personel güvenliğini sağlamak amacıyla alternatif çözümler arayışına girdi. Bu arayışın en somut örneklerinden biri de, bankaların İstanbul dışına çıkarak, Ankara gibi deprem riski daha düşük ve stratejik öneme sahip şehirlere yedekleme merkezleri kurması oldu. Bu akıma katılan son büyük oyunculardan biri de QNB Finansbank. Banka, olası bir Marmara depremi veya diğer doğal afetler durumunda genel müdürlük faaliyetlerinin kesintisiz bir şekilde yürütülebilmesi amacıyla tüm fonksiyonları yedekleyebilecek kapasitede kapsamlı bir destek ofisini Ankara'da hayata geçirdi. Bu stratejik hamle, finans sektörünün deprem riskini ne kadar ciddiye aldığını ve bu riske karşı proaktif önlemler geliştirdiğini bir kez daha gözler önüne seriyor.
QNB'den kapsamlı afet yönetimi programı: Ankara'da yedekleme üssü kuruldu
QNB Türkiye Genel Müdürü Ömür Tan, Habertürk'ten Ahmet Kıvanç'a yaptığı açıklamalarda, bankanın olası Marmara depremi ve diğer afetlere karşı hazırlık amacıyla kapsamlı bir "Bütünleşik Afet Yönetimi Programı" başlattığını duyurdu. Bu programın temel amacının, personel güvenliğini en üst düzeyde sağlamak ve her türlü afet durumunda bankacılık hizmetlerinin kesintisiz bir şekilde devam etmesini güvence altına almak olduğunu belirten Tan, programın 8 ana alan altında organize edilen tam 36 farklı projeden oluştuğunu ifade etti.
Bu kapsamlı programın en önemli ayaklarından birini ise, Ankara'da genel müdürlük çalışmalarını yedeklemek amacıyla kurulan yeni destek ofisi oluşturuyor. Ömür Tan, bu merkezin sadece bir bina olmanın ötesinde, İstanbul'daki ana operasyon merkezinin tüm kritik fonksiyonlarını birebir yerine getirebilecek şekilde tasarlandığını ve donatıldığını vurguladı. "Ankara'daki bu merkezdeki altyapı ve insan kaynağının yedeklenmesi sayesinde, ülkemizde meydana gelebilecek doğal afetlerde çalışanlarımıza ve müşterilerimize kesintisiz destek sunmayı amaçlıyoruz," diyen Tan, bu yatırımın bankanın kriz anlarındaki dayanıklılığını ve hizmet sürekliliğini artırma hedefinin bir parçası olduğunu belirtti.
Ankara'daki bu yeni destek ofisinde, sadece genel müdürlük faaliyetlerinin değil, aynı zamanda bankanın teknoloji iştiraki olan IBTECH'in, diğer iştiraklerin ve alternatif satış kanalları birimlerinin de yedeklendiği öğrenildi. Bu, olası bir afet durumunda bankanın tüm operasyonel süreçlerinin Ankara'dan yönetilebileceği anlamına geliyor. Ömür Tan, şu an itibarıyla bu ofiste hibrit çalışma modeliyle 424 kişinin görev yaptığını, ancak yeni personel alımlarıyla birlikte bu sayının yakın bir gelecekte 830’a ulaşmasının hedeflendiğini de sözlerine ekledi. Tan, "Ankara'daki bu merkez, İstanbul’daki ana operasyon merkezinin herhangi bir nedenle hizmet verememesi durumunda derhal devreye girecek şekilde donatıldı ve tüm senaryolara karşı hazır durumda," diyerek merkezin operasyonel kabiliyetine dikkat çekti. Bankanın, Ankara dışından gelerek bu yeni ofiste görev yapacak personel için kira yardımı da dahil olmak üzere çeşitli teşvikler ve destekler sağladığı da belirtildi. Bu durum, bankanın Ankara'daki yedekleme merkezini sadece bir fiziksel yapı olarak değil, aynı zamanda yetkin bir insan kaynağıyla da güçlendirme kararlılığını gösteriyor.
6 Şubat depreminden alınan dersler: Şube lokasyonları ve deprem dayanıklılığı
QNB Finansbank'ın deprem konusundaki hassasiyeti sadece olası Marmara depremiyle sınırlı değil. Banka, 6 Şubat 2023'te yaşanan ve on binlerce insanın hayatını kaybettiği Kahramanmaraş merkezli depremlerden de önemli dersler çıkarmış durumda. Ömür Tan, bu büyük afetten tam 2 yıl önce başlattıkları bir projeyle, bankanın Türkiye genelindeki tüm şubelerinin deprem dayanıklılığının titizlikle kontrol edildiğini açıkladı. Bu kontroller sonucunda riskli görülen 45 şubenin lokasyonunun daha güvenli bölgelere taşındığını belirten Tan, bu taşınan şubelerden dördünün İskenderun, Kahramanmaraş Çarşı ve Elâzığ gibi depremden etkilenen bölgelerde yer aldığını ifade etti.
Tan, bu proaktif yaklaşım sayesinde, 6 Şubat depremlerinde bölgede bulunan 50 şubeden hiçbirinin tamamen çökmediğini, binaların bazılarında hasar meydana geldiğini ancak can kaybına yol açacak bir yıkımın yaşanmadığını büyük bir memnuniyetle anlattı. Bu durum, deprem öncesinde alınacak önlemlerin ve yapısal dayanıklılığın ne kadar hayati olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Bankanın bu öngörülü adımı, hem çalışanlarının hem de müşterilerinin güvenliğini sağlama konusundaki sorumluluk bilincini yansıtıyor.
Yıl sonu dolar kuru ve enflasyon beklentileri: Ekonomik görünüm masada
QNB Türkiye Genel Müdürü Ömür Tan, açıklamalarında sadece deprem hazırlıklarına değil, aynı zamanda Türkiye ekonomisinin mevcut durumu ve geleceğe yönelik beklentilerine de değindi. Son dönemde artan faiz oranlarına ilişkin soruları yanıtlayan Tan, bugünkü ekonomik görünüme nasıl ulaşıldığını anlamak için geçmişteki süreci hatırlamak gerektiğini söyledi. Son iki ayda hem iç hem de dış gelişmelerle piyasaların oldukça hareketli bir dönem yaşadığını ve döviz kurunda kısa süreli bir dalgalanma (volatilite) olduğunu kaydeden Tan, doların aynı gün içerisinde 36,5 TL’den 42,0 TL’ye kadar yükseldikten sonra 38,0 TL bandında bir dengeye oturduğunu ifade etti.
Merkez Bankası ve ekonomi yönetiminin bu dalgalı süreçte çok doğru ve hızlı aksiyonlar aldığını belirten Ömür Tan, ancak artan faiz oranlarının bankacılık sektöründeki bilançoları da kaçınılmaz olarak etkilediğini vurguladı. Faizlerdeki artışa rağmen, bankanın yıl sonu enflasyon ve döviz kuru beklentilerinde büyük bir değişim olmadığını ifade eden Tan, "Mevcut koşullar altında 2025 yıl sonunda enflasyonun yüzde 28,0 seviyelerinde olacağını tahmin ediyoruz. USD/TL kurunun da yılı 42,0 - 43,0 bandında tamamlamasını bekliyoruz. Ayrıca, Türkiye’nin kredi notlarında da yatay bir seyir öngörüyoruz," diyerek bankanın ekonomik öngörülerini paylaştı. Bu tahminler, piyasalar tarafından yakından takip edilecek ve diğer finans kuruluşlarının beklentileriyle karşılaştırılacaktır.
Finans sektöründe deprem farkındalığı artıyor: Diğer bankalar da benzer adımlar atıyor mu?
QNB Finansbank'ın Ankara'da kapsamlı bir destek ofisi kurma adımı, aslında finans sektöründe olası bir Marmara depremine karşı artan farkındalığın ve önlem alma çabalarının bir yansıması. Sadece QNB değil, Türkiye'de faaliyet gösteren birçok yerli ve yabancı bankanın da benzer şekilde İstanbul dışı yedekleme merkezleri kurduğu veya mevcut merkezlerini güçlendirdiği biliniyor. Özellikle Ankara, coğrafi konumu, ulaşım imkanları ve deprem riskinin görece daha düşük olması nedeniyle bu tür yedekleme operasyonları için tercih edilen bir şehir olarak öne çıkıyor.
Bankalar, deprem anında sadece kendi operasyonel sürekliliklerini değil, aynı zamanda müşterilerine kesintisiz hizmet sunabilmeyi ve finansal sistemin genel istikrarını koruyabilmeyi de hedefliyorlar. Bu nedenle, veri merkezlerinin yedeklenmesi, iletişim altyapısının güçlendirilmesi, alternatif çalışma alanlarının oluşturulması ve personel için acil durum planlarının hazırlanması gibi birçok farklı alanda çalışmalar yürütülüyor. Bu hazırlıklar, sadece bankaların değil, aynı zamanda Türkiye ekonomisinin genel dayanıklılığı açısından da büyük önem taşıyor. Olası bir Marmara depreminin yaratabileceği kaos ortamında, finansal hizmetlerin kesintisiz bir şekilde devam edebilmesi, ekonomik toparlanma sürecini de olumlu etkileyecektir.