Türkiye ekonomisi, haftanın son işlem gününe, piyasaları hareketlendiren önemli bir gelişmeyle başladı. Uzun bir süredir 40-41 TL bandında dalgalı bir seyir izleyen dolar/TL kuru, bu sabah saatlerinde uluslararası piyasalarda 41 TL'lik kritik psikolojik eşiği aşarak, son 5 ayın en yüksek seviyesini gördü. Bu seviye, en son 19 Mart tarihinde, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınmasının yarattığı ani siyasi tansiyon ve yabancı sermaye çıkışıyla test edilmişti. Kurun yeniden bu kritik seviyeye tırmanması, Türk Lirası üzerindeki baskının yeniden arttığına ve piyasalardaki kırılganlığın devam ettiğine dair endişeleri de beraberinde getirdi. Yatırımcılar ve vatandaşlar, bu yeni yükselişin kalıcı olup olmayacağını ve ekonomi yönetiminin bu duruma nasıl bir tepki vereceğini yakından izlemeye başladı.

Mart ayındaki siyasi şokun hayaleti geri döndü

Kurun 41 TL'nin üzerine çıkması, akıllara hemen 5 ay önce yaşanan benzer bir yükselişi getirdi. 19 Mart 2025 tarihinde dolar/TL kuru, güne sakin bir başlangıç yapmasına rağmen, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alındığı haberinin piyasalara düşmesiyle birlikte sert bir sıçrama yapmış ve 41,6416 seviyesine kadar çıkarak tarihi bir zirve görmüştü. O gün yaşanan yükselişin temel nedeni, ani gelişen bir siyasi şok ve bunun tetiklediği belirsizlik ortamı nedeniyle yabancı yatırımcıların hızla pozisyonlarını kapatarak piyasadan çıkmasıydı.

Bugün görülen 41 TL seviyesi ise, o günden bu yana kaydedilen en yüksek rakam olarak kayıtlara geçti. Ancak piyasa uzmanları, Mart ayındaki yükselişin tekil bir siyasi olaya bağlı "şok" dalgası olduğunu, bugünkü hareketliliğin ise daha temel ve süregelen ekonomik dinamiklerden kaynaklanabileceğine dikkat çekiyor. Yüksek enflasyon, cari açık endişeleri, Merkez Bankası'nın para politikasına ilişkin beklentiler ve küresel piyasalardaki gelişmeler gibi bir dizi faktörün, Türk Lirası üzerinde bir süredir biriken baskının bir sonucu olarak bu seviyelerin test edildiği belirtiliyor. Bu nedenle, bugünkü hareketin, Mart ayındaki gibi ani bir geri çekilme yaşayıp yaşamayacağı, piyasaların en çok merak ettiği konu haline geldi.

Anlık rakamlar ve piyasaların nabzı

Bu sabahın ilk saatlerinden itibaren uluslararası piyasalarda hareketli bir seyir izlendi. Dolar/TL kuru, sabah saatlerinde uluslararası işlemlerde 41,01 TL seviyesine kadar yükselerek, kritik eşiği aştı. Saat 09.37 itibarıyla ise, bir önceki güne göre %0,19'luk bir artışla 41,0134 TL seviyesinden işlem görmeye devam etti.

Türkiye'deki bankalararası piyasada ise, açılış saatlerinde daha temkinli bir başlangıç yapıldı. Bankalararası piyasada dolar, sabah saatlerinde 40,857 TL ile 40,922 TL aralığında dar bir bantta işlem gördü. Uluslararası piyasa ile yurt içi piyasa arasındaki bu makas, genellikle piyasadaki belirsizliğin ve temkinli duruşun bir göstergesi olarak kabul ediliyor. Piyasaların, günün ilerleyen saatlerinde gelecek olan verilere ve açıklamalara göre yeni bir yön bulması bekleniyor. Ancak 41 TL seviyesinin test edilmiş olması, gün boyunca kurun bu psikolojik sınır etrafında dalgalanmaya devam edeceğine işaret ediyor.

Lira'nın yıl boyu süren değer kaybı: kayıp %16'yı aştı

Bugün yaşanan yükseliş, aslında Türk Lirası'nın yılın başından bu yana sergilediği negatif performansın bir devamı niteliğinde. TOBB tarafından açıklanan verilere göre, dolar, Türk Lirası karşısında sadece ay başından bu yana %0,9 oranında değer kazandı. Ancak asıl endişe verici tablo, yılın geneline bakıldığında ortaya çıkıyor. 2025 yılının başından bu yana Türk Lirası'nın dolar karşısındaki toplam değer kaybı, %16'yı aştı.

Bu durum, Türkiye'de yaşayan ve gelirini TL olarak kazanan milyonlarca vatandaşın alım gücünün, yılın ilk sekiz ayında dolar bazında %16 oranında eridiği anlamına geliyor. Yüksek enflasyon ve artan hayat pahalılığı ile birleştiğinde, bu değer kaybının vatandaşın cebine yansıması çok daha ağır oluyor. İthal ürünlerin fiyatlarının artması, üretim maliyetlerinin yükselmesi ve sonuç olarak A'dan Z'ye her ürüne yeni zamlar gelmesi, bu kur artışının kaçınılmaz sonuçları olarak öne çıkıyor. Ekonomi yönetiminin, hem kuru istikrarlı bir seviyede tutmak hem de enflasyonu kontrol altına almak için atacağı adımlar, bu nedenle hayati bir önem taşıyor.

Çalışanın maaşı eridi, sanayide çarklar yavaşladı: TÜİK'in işgücü raporu ekonominin röntgenini çekti!
Çalışanın maaşı eridi, sanayide çarklar yavaşladı: TÜİK'in işgücü raporu ekonominin röntgenini çekti!
İçeriği Görüntüle

Gözler merkez bankası ve ekonomi yönetiminde

Dolar/TL kurunun yeniden 41 TL gibi kritik bir psikolojik sınırı zorlaması, gözlerin bir kez daha Ankara'ya, özellikle de Merkez Bankası ve Hazine ve Maliye Bakanlığı'na çevrilmesine neden oldu. Piyasalar, kurdaki bu ateşi söndürmek için ekonomi yönetiminin atacağı adımları merakla bekliyor. Merkez Bankası'nın, önümüzdeki dönemde para politikasında bir sıkılaştırmaya gidip gitmeyeceği, faiz artırımı gibi bir seçeneği masaya yatırıp yatırmayacağı, en önemli beklentilerin başında geliyor.

Ayrıca, kurdaki bu yükselişin, zaten yüksek olan enflasyon üzerinde yeni bir yukarı yönlü baskı yaratması da kaçınılmaz. İthalat maliyetlerini doğrudan artıran bu durumun, önümüzdeki ayların enflasyon rakamlarına olumsuz yansıması bekleniyor. Bu nedenle, ekonomi yönetiminin sadece kuru değil, aynı zamanda enflasyon beklentilerini de kontrol altına alacak, piyasalara güven veren, bütüncül ve öngörülebilir bir politika seti açıklaması, yatırımcıların en büyük talebi olarak öne çıkıyor. Önümüzdeki günler, hem kurun seyrinin hem de Türkiye ekonomisinin kısa vadedeki kaderinin belirlenmesi açısından son derece kritik olacak.

Kaynak: HABER MERKEZİ