Diyarbakır'daki suikastten sonra,
Hepimiz kendimizce yorum yaptık
Ama akıllarda en çok kalan deyim,
Uzak atış mesafesi oldu.

İlk duyduğumuzda pek çoğumuz
Bunun en az 100 metre,
Ya da daha uzağından ateşlenen,
Uzun namlulu silah olduğunu düşündük.

Oysa Adli Tıp bilimine göre,
Mesafelerine göre atışlar,
Üç grupta incelenmektedir.
Birincisi bitişik atıştır.
Yani silah namlusunun,
Vücuda dayanmasıyla yapılır
İntihar olaylarında sıkça rastlanır,
0-2 santimetre arasında ateşleme yapılmıştır.

İkincisi ise yakın atıştır.
2 santimetreden 15 santimetreye kadardır.
Deride barut artığı ve yanık alanı bulunur.
Buna bakarak yaklaşık mesafe tespiti yapılır.

Üçüncüsü ise uzak atıştır.
15 santimetreden daha uzaktan yapılan,
Tüfek ya da uzun namlulu silahlar dahil,
Bütün silahlarla yapılan atıştır.
Çoğu zaman giriş deliğinden başka
Önemli bir bulguya rastlanmayabilir...

Bu uzak atış deyimiyle birlikte,
Üretilmeye çalışan senaryolara,
Asıl son verecek olan delil,
Cinayette kullanılan silahtan çıkan,
Merminin çekirdeği idi,
Maalesef henüz bulunamadı...

O çekirdeğin bulunamaması demek,
Kullanılan silahın modeli, markası,
Çapı, seri numarası, üreticisi,
Kısaca hiçbir belirtecinin,
Bilinemeyeceği demektir açıkça...

Bu gerçekler de maalesef,
Türkiye'nin son yirmi yılında,
Faili meçhul cinayetlerinin,
Arasına yeni dosya eklenmesi demektir.

Yakın ya da uzak atış,
Ülkemiz artık yeni dört yılın,
Nasıl geçebileceğine dair belirtilerin
İyice belirginleştiği döneme girmiştir.

Bu dönemde daha sık hukuk ihlalleri,
Daha sık siyasi cinayetler,
Daha sık siyasi ve polisiye operasyonlar,
Göreceğiz, yaşayacağız, tanık olacağız demektir.

Uzun süredir dillendirilen,
Pek itibar görmeyen ama temkinle bakılan,
Yıldız Sarayı senaryolarının,
Uygulamaya konduğu artık aşikardır.

Nedir bu senaryolar derseniz?
Bir büyüğün anlattığına göre,
Seçimlerden hemen sonra,
Türkiye'de yeni bir dönem başladı.

Yeni dönemde, Türkiye'nin Karadeniz,
İç Anadolu, Marmara, Ege ve Trakyası,
Rabia ile bozkurdu aynı vücutta buluşturan,
Bir psikopat mafya babasına,

Doğusu, Güneydoğusu, Akdenizi,
Ve İç Anadolu'nun bir bölümü de,
90'lı yılları ve onun beyaz toroslarını iyi bilen,
Eski bir bakanın kontrolüne verildi.

Artık bütün devlet ihaleleri,
Aldılar, sattılar, devirler, teslimler,
Yıldız Sarayı'nın kontrolünde,
Bu iki isim tarafından yönetilip paylaştırılacak.

Yaptıkları hizmet karşılığında,
Şehzade payı alacak bu iki isim.
Paylarının karşılığında ise,
Yıldız Sarayı nereyi işaret ederse,
O şehri, o insanı ya da o kuruluşu,
Oyundan devre dışı bırakacaklar...

Bu senaryoya inanmayanlar bile,
Diyarbakır saldırısı sonrasında,
Bir kez daha düşünmeye başladılar.
Geç kaldılar mı derseniz,
Hem de bayağı çok derim, o kadar...