Kime sorsan eşi onu hayatta aldatmaz...
Ya da şöyle: Eşi onu aldatsa mutlaka fark eder, gözünün bebeğinden anlar. Çünkü eşini çok iyi tanır!
Yalan söylese ses tonundan çıkartır. Ayrıca attığı her adımdan haberdardır, böyle bir olasılık mümkün değildir.
Onun eşi çok farklıdır, diğerleri gibi değildir.
Evine, eşine, çoluğuna çocuğuna düşkündür, gözü başkasını görmez.
Bu düşünceye sahip olanlar sadece kadınlar değil, erkekler de aynı emin duygular içinde...
***
Ama Cinsel Sağlık Enstitüsü gerçeklerin pek de böyle olmadığını açıkladı.
2000'lerin başında erkeklerdeki aldatma oranı yüzde 25 iken, kadınlarda yüzde 11 civarında...
Peki aradan yaklaşık 15 yıl geçmiş ve dizilerde, filmlerde öpüşme sahneleri bile yasaklanmış, alkol kadehleri buzlanmış, sahilde bira içen kadınların karakola götürülmüş, okullar imam hatipleştirilmiş iken...
Kadın kahkahasını iffetsizlik olarak görenlerin söz ve güç sahibi olduğu, namuslu ve ahlaklı bir hayat sürmemiz için bize en fazla yardımcı olunan zamanlarda yani!!
Bilin bakalım bu oran nasıl değişmiş?
***
Şu anda bu ülkede aldatma oranı erkeklerde yüzde 58, kadınlarda yüzde 40...
Toplumu adam etmek, ehlileştirmek, muhafazakarlaştırmak (!!!) için girişilen çabalar pek işe yaramamış gibi sanki, ne dersiniz?
Ya da içi boş, kof, samimiyet barındırmayan inanışların dayatması da bu kadar oluyor belki.
Köfte ekmek dağıtarak toplanan kalabalık, kürsüde söylenenleri dinlemek yerine dönüp birkaç çeyrek ekmek daha koparabilir miyim acaba diye düşünüyor.
O sırada sen beş çocuk yap desen o beş çocuğu da beş ayrı kadından yap diye algılıyor mesela...
Kafa dağınık çünkü...
Aklı bedava köftede, kömürde, makarnada, kısaca hampada...
***
Aldatmanın muhafazakar kesimi, laik kesimi yok tabii...
Ama gündüz programlarını tek bir gün bile baştan sona izleseniz, gazetelerin üçüncü sayfalarında şöyle bir göz gezdirseniz, muhafazakar gibi görünen kesimin dudak uçuklatan gizli yaşamlarına şahit olabilirsiniz.
Toplumun her kesiminde yaşanan dejenerasyon içimizi bir kurt gibi kemiriyor.
Ahlaki değerler son 15 yılda zemin ve kimya değiştirdi.
O zemin ki kaypak, o kimya ki bağlarımızı yok edici...
Yalan söylemek sıradanlaşmış, kandırmak en doğal hak olmuş, hırsızlık suç olmaktan çıkmış, dolandırıcılar baş tacı...
***
Nikahlı karısı dışında sevgililerini sıraya dizmiş, erke sırtını dayamış adamlar, sadece para ve mevki sahibi oldukları için göğüslerini gere gere ortalıkta dolaşıyor artık.
Yanlarındaki kadınlar arsız sırıtışlarıyla sadece paraya endeksli görgüsüz hayatlarını poz poz gözümüze sokuyorlar.
Cinsel hayatı renklensin diye kocasına başka kadınlar arayan, dört kadına kadar yolu var diyen, 'cinsellik namazdan daha önemli bir ibadettir'i savunan bir kadın, mensubu olduğu kesimden hiç tepki görmüyor. Tam tersi kendisine destek veriliyor, "ilişki uzmanı" sıfatıyla ekranlarda program yapıyor.
Çok eşlilik bu ülkede uzun süredir normalleştirilmeye çalışılıyor.
***
Bunun sonucu olarak da işin şirazesi artık iyice kaymış durumda.
Ha tabii bir de sosyal medya faktörü var...
Mutsuz adamlar ve mutsuz kadınlar, onları mutlu edecek adamları ve kadınları artık çok rahat buluyorlar.
Kısaca evlilik müessesesi en itibarsız dönemini yaşıyor.
Toplumun en küçük biriminin temellerinden göğe pis kokular yükseliyor.
Siyasetteki, ekonomideki, sanat-kültürdeki yozlaşma aile kavramına da sirayet edip, ana damarlarımızı tehlikeli bir süratle kanalizasyon suyuyla dolduruyor.
Sonumuz hayır olsun diyeceğim de, artık o da içimden gelmiyor!
Haftanın Haberleri

7.7 büyüklüğünde deprem

Myanmar’da deprem kehaneti panik yarattı: Astrolog gözaltında

Emekli banka promosyon kampanyaları Nisan 2025! En yüksek emekli promosyonu veren banka hangisi ve ne kadar veriyor?

Meteoroloji'den çok sayıda il için uyarı!

İBB Kent Lokantaları 5 Mayıs Pazartesi Günü Menüsü

Kral Kaybederse dizisindeki Kenan Baran karakteri Eskişehirli çıktı