
Çocuklarınızın ya da sizin eğlence anlayışınız, bir canlının çektiği fiziksel ve ruhsal acının üzerine kurulmamalıdır.
Artık tüm dünyada bu tür yerlere büyük tepkiler gösteriliyor iken Ankara'daki bir AVM'nin giriştiği iş tam bir kepazeliktir!
NataVegaOutlet isimli bu AVM'nin yaratıcılıkta sınır tanımayan bir yönetim kadrosu var sanırım.
AVM'nin ilgi çekmesi için ne yapmalıyız diye uzun uzun düşünüp, sonunda bula bula hayvanları cam kafeslere kapatıp sergileme fikrini bulmuşlar.
Neresinden baksanız vicdan yaralayıcı, acımasız ve utanç verici bir sergi bu.
Serval kedisi, Femish Dev Tavşanı, Altın Kafalı Arslan Tamarin, Evcil Dağ Gelinciği, Marmoset, Altuni Sülün, Nil Timsahı, Parma Wallaby, Gila Canavarı, Mojave Çıngıraklı Yılanı, Çöl Engereği, Goliath, Altın Ok Kurbağası, Afrika Dev Kırkayağı ve Kafesli Piton gibi hayvanlar “Adrenalin Dünyası” adıyla alışveriş merkezinde teşhir ediliyor.
Adrenalin değil "utanç dünyası" olmalı imiş ismi.
Derhal o hayvanlar ait oldukları coğrafyaya, ait oldukları doğal yaşam alanlarına geri gönderilmeli.
Bu saçmalığa, bu görgüsüzlüğe, bu avam ve acımasız eğlence anlayışına bir son verilmeli.
Sadece bu AVM için değil, dünyadaki tüm sirklerin ve hayvan sergilenen alanların kapılarına sonsuza dek kilit vurulması gerek.
Fotoğraftaki şu güzelim Afrika Serval kedisinin yeri, söz konusu alışveriş merkezindeki bu utanç kafesinin içi olmamalı.
Bu insanoğlunun kendi türü dışındaki tüm canlılara büyük bir özür ve gönül borcu var.
O borç ödendiği gün artık ortada yaşayacak bir dünya kalır mı, işte onu bilmiyoruz.
***
Bazı çocuklar çok tehlikeli
'Çocuğun sevimsizi olur mu hiç?' baskısından son derece rahatsızım.
Resmen mahalle baskısı bu.
Evet efendim oluyor, balık bazen baştan kokuyor ve bazı çocuklar büyüdükleri zaman nasıl bir insan olacaklarının sinyallerini daha çok küçük yaşlarda verebiliyor.
Bu iş biraz da genetik tabii.
Anne-baba faktörü çok önemli.
Birkaç gün önce deniz kenarında bir balık restoranındayız.
Birkaç masada çocuklu aileler oturuyor.
Çocuklar arkadaş olma ve kaynaşma konusunda hiç güçlük çekmezler malum. Bir süre sonra birbirini tanımayan o masaların çocukları birleşti ve bir köşede kendi kendilerine oyun oynamaya başladıar.
Oyunları da denize taş atmak, yerden deniz kabuğu toplamak vs.
Bu arada mekanın da iki güzel mi güzel kedisi var. Hayvan dostu bir mekan yani. En sevdiğimiz!
Bir yaşlarını doldurmamış, henüz yavru sayılan bu kedicikler çok oyuncu ve sıcak kanlı.
Çocuklar kucaklarına almak ve sevmek istediklerinde hiç itiraz etmiyorlar.
O gün de etmediler.
Ve içlerinden tipi de en itici olan çocuk bir anda iki kediyi birden sırayla enselerinden tutup taş fırlatır gibi denize fırlattı!
Akşamın yaklaştığı, havanın artık soğuğa döndüğü o saatlerde iki kedicik ne olduklarını anlamadan kendilerini buz gibi suda buldular.
Biz ayağa fırlayıp kedileri sudan çıkarmaya ve kurulamaya çalışırken o sevimsiz çocuğun anne babası ne yaptı peki?
Hiç!
Sırıtarak çocuklarının sırtını sıvazladılar. Hatta annesi öptü kokladı falan! Masadakiler de güldü, sırıttı.
Korku filmi ailesi gibi bir şey idiler!
Evet üzerine basa basa söylüyorum; bazı çocuklar hem tehlikeli hem çok itici.
Ama ebeveynleri onlardan da tehlikeli!
Bir daha üremeyesiceler!