Eser Yıldız

İthalatın daralmasıyla iç pazardaki payını yüzde 50’lere çıkaran Türk oyuncakçılarına ihracatta da gün doğdu. Çin’in boşluğunu dolduran sektör, dünyanın oyuncak tedarikçisi haline geldi.

Dünyayı etkileyen COVİD-19, bazı sektörleri olumsuz etkileyip büyük kayıplar yaşamasına neden olurken bazı sektörlerin pazarını büyütüyor. Bu süreçte satışlarıyla birlikte iç ve dış pazardaki payını artıran sektörlerden biri de oyuncak oldu. Satışların perakendeden internete kaydığı, ailelerin oyuncağa daha çok yöneldiği pandemi sürecinde, Türk oyuncak sektörü hem iç hem de dış pazarda olumlu gelişmeler yaşıyor.

Özyiğit Oyuncak Onursal Başkanı ve İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyesi Adil Özyiğit, okulların kapalı kaldığı ve karantinanın yaşandığı pandemi döneminde ailelerin çocuklarıyla daha çok zaman geçirdiğini ve bunun da oyuncak sektörüne çok olumlu yansıdığını dile getirdi. Yeni nesil ebeveyn anlayışında oyuncağın daha çok yer bulduğunu söyleyen Özyiğit, yazılı ve görsel medyanın yanı sıra sosyal medyanın da ailelerin oyuncağa yönelimini pekiştirdiğini vurguladı. Özyiğit, “Tüm bu itici güçler sayesinde oyuncak sektörü talep açısından güzel bir dönem geçiriyor. Biz yüzde 60 küçülme beklerken sektör bu yıl en az yüzde 30 büyüyecek” dedi.

İhracat artıyor

Pandemi nedeniyle iç pazardaki satış artışının yanı sıra sektörün dış pazarda da ihracata yönelik fırsat yakaladığı bir dönem yaşadığını kaydeden Adil Özyiğit, pandemi yüzünden Çin’e gidemeyen Avrupa, Türki Cumhuriyetler ve Kuzey Afrika’daki firmaların oyuncak siparişlerini Türkiye’ye kaydırdığını açıkladı. Ayrıca Avrupa’da oyuncak satışlarının ve siparişlerinin bu dönemde düştüğünü hatırlatan Özyiğit, “Yüklü miktarda mal almak ve sipariş vermek istemeyen Avrupalı firmalar, lojistik olarak avantajlı noktada olan Türkiye’ye yöneldi. Türk oyuncak sektörünün üretim hızı oldukça yüksek. Aynı zamanda parsiyel yükleme açısından lojistik gücü fazla ve teslimat süresi kısa olan Türkiye, oyuncak tedarikçisi olarak Çin’e çok iyi bir alternatif oldu” bilgisini verdi.

Çin’in pazardaki boşluğunu dolduracak tek ülkenin Türkiye olduğuna vurgu yapan Özyiğit, “Bu coğrafyada oyuncak tedarikçisi olarak Türkiye’nin alternatifi başka bir ülke yok. Türk oyuncak ihracatı geçen seneye göre yüzde 30’un üzerinde bir büyüme yaşıyor. Öte yandan Çin-Amerikan ekonomik savaşı Türkiye’ye yaramaya devam edecek. ABD’nin Çin’den ithalatın düşmesine yönelik baskısı, Türk oyuncak sektörüne olumlu yansıyor. Tüm bu gelişmeler Türkiye’nin dünya oyuncak sektöründen daha çok pay almasını sağlıyor” diye konuştu.

Perakende düşüyor

Pandeminin oyuncak satışlarını artırırken, perakende satışlarını düşürdüğünü de aktaran Adil Özyiğit, ailelerin evde izole olmasının ve pandeminin sürmesinin, oyuncak perakende mağaza satışlarına olumsuz yansıdığını vurguladı. Mağaza satışlarında yüzde 40 oranında bir azalma varken, internet satışlarında yüzde 100’lük bir artış olduğuna dikkat çeken Özyiğit şunları söyledi:

“Perakendedeki düşüşü internet satışları kapattı diyebiliriz. Oyuncak satışlarında internetten alışverişin payı oldukça arttı. Bu artış gelecekte de böyle devam edecek. Satışlarının büyük kısmının gelecek dönemde de internet üzerinden olacağını düşünüyoruz.”

Yerli imalat yükselişte

Türkiye’deki oyuncakların yarısının ithal edilirken artık yarısının da yerli firmalar tarafından üretildiğini hatırlatan Adil Özyiğit, “Halk arasında satılan oyuncağın çok büyük kısmının ithal edildiğine ilişkin yanlış bir algı var. İthalatın pazardaki ağırlığı geçmişte kaldı. Yerli üretici firma sayısının ve kapasitesinin artmasıyla son yıllarda oyuncak pazarının yarısını artık yerli oyuncaklar oluşturuyor” diye konuştu.

Yerli üretimin payının artmasına rağmen Türk oyuncak sektöründeki Çin oyuncaklarının öneminin devam ettiğine, yerli oyuncak firmalarının Ar-Ge’ye bütçe ve zaman ayırmadığını belirten Özyiğit, şunları aktardı: “Bu görevi Çin’den gelen oyuncaklar yapıyor. Dünyada oyuncağın yüzde 98’sini Çin üretiyor. Çin’den gelen bir ithal ürün eğer Türk pazarında tutarsa, Türk firmaları onun üretimine başlıyor. Üretimde en büyük maliyeti kalıp oluşturur. O yüzden de üreticiler satışı çok olan oyuncakların üretimine başlar. Neyi yeni üreteceğini de Çin oyuncakları belirler. Bu yüzden Çin’in ve oyuncaklarının pazarımızdaki önemi ve yerinin kaybolması mümkün değil. Öte yandan Çin’den oyuncak gelmek zorunda. Çünkü sadece yerli ürünle çocuklara oyuncağı sevdiremeyiz ve onları mutlu edemeyiz. Bu Amerika, Almanya, Fransa, İngiltere gibi ülkeler için bile geçerli. Yani Çin bu kadar üst düzey üretim yapıyor.”

Çin oyuncakları güvenli

Çin oyuncaklarının sağlıksız olduğuna ilişkin Türkiye’de bir önyargı olduğunu hatırlatan Adil Özyiğit, ithal oyuncağa yönelik uygulanan mevzuat ve kontrollerden dolayı ailelerin Çin menşeili oyuncak alırken tedirgin olmaması gerektiğini söyledi. Uluslararası akredite test belgesi olmadan Çin’den oyuncak ithal edilemediğini vurgulayan Özyiğit, “Ülkemize giren her oyuncak için sağlığa zarar vermediğiyle ilgili bir test belgesi gerekiyor. Ayrıca Türkiye ikinci bir kontrol uygulaması başlattı. Türkiye’ye gelen her oyuncak burada da test ediliyor. Şu anda Çin’den gelen oyuncaklar Türkiye’de üretilen gıdalardan daha güvenli. Gıdada uygulanmayan standartlar ve kontroller, ithal oyuncaklar için uygulanıyor. Bu yüzden ailelerin Çin’den ithal oyuncak alırken içleri rahat olsun. Oyuncak alırken, üzerinde oyuncak imalat ya da ithalatçısının adres ve telefonu ile CE işareti olup olmadığına bakmayı da unutmasınlar” dedi.

Ailelerde oyuncak bilincinin pandemiyle daha çok oturduğunu kaydeden Adil Özyiğit, “Oyuncak daha önce çocukların zaman geçirmesi için eline verilirdi. Şimdi ise aileler oyuncağı, çocuğunun fiziksel ve zihinsel gelişiminin yanı sıra gelecekteki eğitim ve sosyal hayatına katkısı olduğu için de alıyor. 10 yıl önce bilgisayar oyunları, oyuncağın önüne geçmişti. Artık ebeveynler çocuğunun bilgisayar başında oyun oynamasını istemiyor. Eğitimli anne-babalar, bilgisayar oyunlarının çocuğun fiziksel ve zihinsel gelişimini olumsuz etkilediğini, davranış bozukluğuna neden olduğunu görüp anlayınca, oyuncağa daha çok yöneliyorlar” diye konuştu.

Ek vergiler kalkmalı

Türkiye Oyuncakçılar Derneği (OYDER) Yönetim Kurulu Üyesi ve Kızılkaya Oyuncak Firma Sahibi Abdurrahman Kızılkaya da oyuncak sektöründeki sıkıntılara değindi. Oyuncak fiyatlarının 1 yılda yüzde 100 arttığını hatırlatan Kızılkaya, fiyat artışındaki en önemli nedenin ithalata konan yüzde 40 oranındaki ek vergi olduğunu kaydetti. Dövizdeki artışın da oyuncak fiyatlarına yansıdığını vurgulayan Kızılkaya, “Bu iki nedenden dolayı oyuncak fiyatları geçen seneye göre yüzde 100 arttı. Fiyatlardaki bu artış, dövize ve ek vergilere bağımlı olarak devam edecektir” dedi.

Firmaları dövizdeki artıştan ziyade ek vergilerdeki artışların olumsuz etkilediğini söyleyen Kızılkaya, “Gümrükten malı çekerken yüzde 75-100 oranında gümrük vergisi ödüyoruz. Bu vergi üzerinden yüzde 40 daha ilave gümrük vergisi alınıyor. Devlet bir de gümrük vergisinin KDV’sini alıyor. Bu nedenle çok sıkıntılıyız. Bizim beklentimiz aşırı gümrük vergisinin düşürülmesidir. Bu ilave gümrük vergisi aşağıya çekilmedikçe bizim rahatlamamız mümkün değil” yorumunda bulundu.

Fiyatlardaki aşırı artış nedeniyle orta ve alt gelir seviyesindeki ailelerin oyuncak alım gücünün zayıfladığını aktaran Kızılkaya, üst gelir grubunun ise ithal oyuncak temin etmekte zorlandığını kaydetti. Kızılkaya, “Pandemi nedeniyle yurtdışındaki oyuncak fabrikalarında artık çok az üretim yapılıyor. Bu nedenle lisanslı oyuncak ithalatımız çok azaldı. Lisanslı oyuncak almak isteyen tüketiciler bu nedenle sıkıntı yaşıyor” dedi.

Toptancı firmaların ithalattaki sıkıntıyı yerli üreticiden mal alarak kapatmak istediğini de belirten Kızılkaya, ancak bu noktada da bazı sıkıntılar yaşandığını belirtti. Oyuncak üreticilerinin yüzünü ihracata döndüğünü hatırlatan Kızılkaya, ihracata yönelen Türk oyuncak firmalarından oyuncak temin etmenin de son dönemde zorlaştığını sözlerine ekledi.

Pandemide ebeveynlerin kurtarıcısı oyuncaklar oldu

Çocukların oyun oynadıkça hayal kırıklıklarını, güvensizliklerini, saldırganlığını veya sevinç duygularını açığa çıkardığını söyleyen Uzman Psikolog Gizem Naz Gezgin Direksiz, pandemi sürecinde oyun ve oyuncağın çocukların duygusal ve sosyal gelişimi üzerindeki önemine dikkat çekti. Yetişkinler kadar çocukların da hayatında büyük değişimler yaratan koronavirüs pandemisinin, oyun ve oyuncakların önemini bir kez daha gözler önüne serdiğini vurgulayan Direksiz, “Oyun, büyüme çabası içinde olan çocuk için somut düşünce ve soyut kelimeler arasında bir köprü kurmasını sağlar. Aynı zamanda çocuğun bireyselleşmesi ve gelişimi için gerekli olan gücün farkına varmasına aracı olur. Pandemi gibi birçok olumsuz psikolojik etkileri olan durumlarda çocukların duygularını ifade etmeleri için fırsatlar yaratmak gerekir. Böylece, onların kendilerini güvende ve daha mutlu hissetmeleri sağlanabilir. Çocuklar bazen duygularını anlatmaktan kaçınabilir ya da ifade etmekte zorlanabilirler. Oyun oynama, resim çizme, yazı yazma, müzik dinleme gibi etkinlikler yapmak, onlara duygu ve düşüncelerini ifade etmelerinde en büyük yardımcılardır” dedi.

Bu durumun bilincinde olan ebeveynlerin, pandemi sürecinde çocuklarıyla verimli zaman geçirmek için çeşitli aktivite arayışına yöneldiğine değinen Direksiz, “Belki aylardır bir arada olamamış aile bireyleri, aynı evde hiç olmadığı kadar çok zaman geçirmeye başlayınca evde çocuklar ile gün boyu neler yapılabileceği konusunda endişe duymaya başladılar. Bu noktada, çocuklarının hem vakit geçirmesini hem de gelişimine sağlıkla devam etmesini isteyen ebeveynlerin kurtarıcısı oyuncaklar oldu” yorumun yaptı.

Pandemi ile sosyalliğin ve aktivitelerin ani bir şekilde kısıtlamaya uğramasıyla birlikte çocuklarıyla nitelikli vakit geçirmek isteyen ebeveynlerin oyuncak alışverişine yöneldiğini kaydeden Direksiz, “Pandemi sürecinde çocukların okula devam edememesinden dolayı, ev içinde karşılanması gereken eğitim ihtiyacı da ebeveynlerin oyuncak seçimlerinde büyük oranda belirleyici oldu. Yapılan çalışmalarda pandemi sonrasında yapılandırılmış oyunlar ve hafıza dikkat, zekâ oyunlarının daha fazla tercih edildiğini gösteriyor. Bu yönelimin devam edeceğini düşünüyorum” dedi.