Haber/ Alpay SÖNMEZ

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, işgücüne dahil olmayan nüfusun 29 milyon olması, özellikle krizlerle boğuşan ve üretim odaklı bir kalkınma modeli inşa etmek isteyen Türkiye’nin önündeki en temel sorunların başında geldi. İş bulma ümidi olmayanların 660 bin, eğitim öğretim nedeniyle işgücüne dahil olmayanların sayısının 4 milyon 400 bin, emekli olduğu için çalışmayanların sayısının 5 milyon, çalışamaz halde olanların ise 4 milyon kişi olduğu bu işgücüne dahil olmayan 29 milyon içinde ev işleri nedeniyle işgücüne katılmadığını söyleyen kadınlar, 11 milyon 500 bin ile en büyük dilimi oluşturdu.

Cinsiyet eşitliği vurgusu

Bilkent Üniversitesi İktisat Bölüm Başkanı Prof. Dr. Refet Gürkaynak, kadınların iş gücüne katılım oranlarının düşük olduğunu belirterek, kadının olmadığı iktisat politikasının içinin boş kalacağını söyledi. Ülkemizde kadınların iş gücüne katılım oranı yüzde 35 olduğunu ve bizim gibi bir ülke için bunun yeterli olmadığını ifade eden Gürkaynak, “Kadınların sorunlarını çözmeden atacağımız her adım yetersiz olacaktır. Kadın konusu halledildikten sonra her şey istenilen düzeye gelecek. Yapısal reformların en büyüğü ve en güzeli budur” diye konuştu. İZİKAD Yönetim Kurulu Başkanı Huriye Serter, 11 milyon 500 bin kadının bu ülkenin büyük bir işgücü kaybı olduğunu söyleyerek, “Kadın evi temizler, çocuk bakar, erkek çalışır, olarak kodlanmış algıyı kırmak kolay değil. Bu dönüşümü sağlamak için eğitim sistemimiz içinde toplumsal cinsiyet eşitliğini temel alan konuları koymamız gerekiyor” diye konuştu.

Baran: Türkiye fotoğrafıdır

Ege İş Kadınları Derneği Başkanı Duha Baran, işgücüne katılım oranının yükseltilmeden krizlerden kurtulmanın mümkün olmadığını belirterek şöyle devam etti: “Bu rakamın büyüklüğü bir Türkiye fotoğrafıdır. Kadının bilinçlenmesi gerek, aynı zamanda erkeklerin de ‘hayat müşterektir’den anladığı 'ev işleri kadınlarda, dışarı işleri bende' algısını kırmamız gerekiyor. Ev işleri de müşterek, iş yaşamı, dışarı işleri de müşterek olmalı.”

DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı ise, “Erişilebilir bakım hizmetlerinin bulunmaması, işsizlik sigortası uygulamasının yetersizliği gibi nedenlerle kadınların iş aramayı sürdürmesi güçtür. Bu gibi sebeplerle iş bulma ümitlerini erkeklere göre daha çabuk kaybeden kadın, hane gelirinin de düşmesiyle artan ev içi iş yüküne yönelmekte ve ücretli çalışmak istemelerine rağmen işgücünün dışına düşerek resmi işsizlik rakamlarında da görünmez olmaktadırlar” ifadesini kullandı.

Sarı: Teşvikler kadının aleyhinde

Esnek çalışma modellerinin kadını hem eve hem de kayıt dışı çalışmaya ittiğini vurgulayan Memiş Sarı, sözlerini şöyle noktaladı: “Eğer çalışan kadınlar için kreşler, emzirme odaları açılırsa kadın hayata ve sosyal yaşama dahil olur. Ancak kadının eve hapsolmasını iktidarının devamı için elzem gören anlayış maalesef buna yanaşmıyor. Teşvikler de öyle incelikli düzenleniyor ki, bir çoğu kadının aleyhine. Bir çok teşviğin yapısı aslında kadını eve hapseden anlayışın ürünü.”