Kızımın Bahçeşehir Üniversitesinden mezun olduğu yıldı. Mezuniyet töreni sonrası, sınıf arkadaşları ile birlikte okulda düzenlenen eğlence gecesine katıldılar. Gecenin ertesi sabahı kızım aradı ve kulağında geçmeyen bir çınlama olduğunu doktora gideceğini söyledi. Daha sonra, diğer arkadaşlarının da kulaklarındaki geçmeyen çınlamalar nedeni ile doktora gittiklerini öğrendik.
Kızım, bütün gece kulaklarının dibinde zurna çalan zurnacıyı kovaladıktan sonra bu çınlamanın başladığını söyledi ve “baba bu galiba Zurnacının Laneti “dedi.
Bu teşhisi duyduktan sonra bir müddet güldüm. Sonra düşündüm ki; Bu espirili, kendisi ile dahi dalga geçmeyi becerebilen, adım attıkları, gözleriyle gördükleri, işittikleri ve duydukları her şeyden bir mizah vesilesi çıkarabilen, özgürlükçü, bağımsız ama her şeyden önemlisi eğitimli gençler yarınlarda Türkiye’nin güvencesi olacaklar.
Dünya tarihine bir göz attığınızda, çağımızı hazırlayan düşüncelerin, insanları birilerinin kölesi olarak tanımlayan birey statüsünden kurtarıp, herkesin kendisinin efendisi olduğu, yasalar karşısında herkesin eşitliğini kabul eden, bireyi vatandaş statüsüne taşıyan düşünce akımlarının hep böyle gençler tarafından yeşertildiğini göreceksiniz.
Dünya tarihine bir başka gözle tekrar baktığınızda, çağımızı şekillendiren, buluşların, teknolojik gelişmelerin, tıbbi yeniliklerin de hep bu gençler tarafından üretildiğine tanık olacaksınız. Espirili, bilgili, araştırmacı ve yaşamı sorgulayan gençler. Edison’lar, Alexander Graham Bell’ler, Vatson Watt’lar, Madam Curi’ler hep böyle gençler.
Bir de bu başarılı gençlerin karşısına dikilenler var. Bunları da dünya tarihine baktığınızda rahatlıkla görmeniz mümkündür. Hurafelerle korkutulmuş, sorgulamanın günah olduğuna inandırılmış, yapılan her yeniliğe karşı çıkıp, bunları başaranları düşman ilan edenlerdir bunlar.
Mucitlerin buluşlarını şeytan işi diye nitelendirip, engizisyon mahkemelerini kuranlar da bunlardır.
Bunlar, ağlama duvarının önünde zülüflerini sallaya sallaya, sallana sallana duvara sürtünenlerdir, bunlar kendisini, karısını, kayınbiraderini, eniştesini “ Badelettirenlerdir
Bunların genel bir yapısı var. Pozitif bilimlerden nasibini almamış, alsa bile menfaatleri uğruna bildiklerinden kolayca vaz geçebilen, üç kuruş için özgürlüğünü, kimliğini ve kişiliğini satabilen tipler bunlar. Bu nedenle, başkalarının eğitimli olmasını, özgür olmasını, mizah duygularının gelişmesini istemez, ortaçağ karanlığını sürdürmeye gayret ederler.
Ben eminim ki; Zurnacının Laneti anlayışı bunları bir tamam yutacak. Hiçbirisi Zurnacının lanetinden kurtulamayacak. Aydınlık devam edecek. Her zaman olduğu gibi aydınlık, karanlığı yenecek. Yaşasın zurnacının laneti.