Yetişkinlerin dünyaya çocuklardan erken gelmiş olması, onlara, önemli bir sorumluluk yükler. Doğru rol model olmak, çocuklara bahşedilmiş bir ödül değil, bir sorumluluktur. Yetişkinlerin kendi yapamadıkları eylemleri çocuklardan bekliyor olması da bir yanıyla haksızlık, diğer yanıyla tutarsızlıktır.

Çocuktur” diyerek verilip tutulmayan sözler, beyaz yalanlar, saatlerce internette gezinip çocuğa yasak koymalar ve aynı eylemleri çocuk yaptığında birdenbire yetişkin olduğunu hatırlamalar… Armut dibine düşecekse ki her ağacın meyvesi dibine düşer, siz elmaysanız meyveniz de elma olacaktır; öylesine tutarsız bir çelişkidir ki siz elma ağacısınız ve çocuğunuzun armut olmasını istiyorsunuz.

Çocuklarınızı iyi yetiştirmek mi istiyorsunuz? İyi yetişkinler olun. Çocuk yalan söylemesin mi istiyorsunuz? Onlara yalan söylemeyin. Sözlerini tutsunlar mı istiyorsunuz? Onlara verdiğiniz sözleri tutun.

Yanlış kurduğunuz bir tek cümlenin onları hayatları boyunca kovaladığını, kâbuslar yaşattığını unutmayın. Üstelik size göre masum bir cümle de olabilir, onun iyiliği için de kurmuş olabilirsiniz. Herhangi bir dersten aldığı düşük bir nota dair, onu motive etmek için “Bunu senden beklemezdim.” Dediğinizde, kendisini başarmaya layık bir birey olarak göremeyeceğini, zayıf, güçsüz hissedeceğini unutmayın.

Gereğinden fazla, abartarak çocuğu övmenin ne zararı olabilir?” demeyin. Çocuk, başarısına dair beklentinizin ne kadar yüksek olduğunu hisseder. Hedeflerine her ulaşamadığında size karşı kendini mahcup hisseder, suçluluk duyar. Ölçülü, dengeli, gerçekçi ve doğal olmakta yarar var.

Çocuğun neyi başarması, ne olması, nasıl olması gerektiğine siz karar vermeyin. Onun yatkınlığını anlamaya çalışın. Neye ilgisi var? Neye yeteneği var? Ne olmak istiyor? Anlamaya çalışın, onun kendini anlayabilmesine, kendini keşfedebilmesine yardım edin. Sağlıklı bir kişilik geliştirmesine katkı sunun, o, ne olması gerektiğini, nasıl olması gerektiğini kendisi bulur, kaygılanmayın.

Ezcümle, onun iyiliği için onun adına kararlar vermeyin. Kendisi için kararlar verebilecek güce ulaşmasını sağlayın. Kararlarını, seçimlerini sorgulamaktan vazgeçin. O, kendisi için en iyi olana karar verebilir, seçimleri sizin hoşunuza gitmeyebilir. Onu, o, olduğu için; koşulsuz kabul edin. Unutmayalım ki bu dünyaya yalnız geliyoruz ve yalnız gidiyoruz. Yaşam oyununun tekrarı olup olmadığı çok tartışma götürür oysa kesin olan bir şey var ki şu an yaşamdayız. Değerli bilim insanı Acar Baştaş’ın sözüyle bitireyim: “Çocukların yaşam sofrasından tok kalkabilmelerine fırsat verin.”