Sanki asansörün ipleri kopmuş da metrelerce yüksekten düşüyormuşuz gibi bir hisle yaşıyorum son günleri. Bundan daha kötüsü olmaz dedikçe daha da hızlanıyor sanki içinde bulunduğumuz kabin. Çok acayip bir his...
Ne koltuk kavgası bitiyor ülkenin ne insanların para hırsı ne virüs ne de cahillik...
Haruki Murakami, "Eğer koyu bir karanlığın içindeyseniz, tüm yapabileceğiniz gözleriniz karanlığa alışana dek öylece oturmaktır" der...
Ben beklemek yerine yüzümü sanata daha fazla çevirdim.
En çok da kitaplarla rahatlıyorum. Herkesin dilindeki yeni dünya düzenini satırlar arasında bekliyorum. Çünkü bugün konuşulanlar çoktan yazıldı. Yeni kitaplarla keşfedilmemişlere ulaşmak lazım.

***

Kitaplar evrenindeki kılavuzlarımdan bir tanesi podcast'ler... Bu yeni mecrada, yayıncılık dünyasının deneyimli ismi Deniz Yüce Başarır, dinleyicilerle “Ben Okurum” adlı podcast’inde buluşuyor. “Sosyal mesafeyi koruyalım ama kitaplarla aramıza mesafe koymayalım” diyen Başarır, “Ben Okurum”un her bölümünde özenle seçtiği konuklarıyla farklı bir kitaba odaklanıyor.
Değişen medya düzeninde podcast’ler gün geçtikçe önem kazanıyor. “Ben Okurum”un her bölümünde farklı bir kitaba odaklanan Deniz Yüce Başarır, kitabın ona hissettirdiklerini anlatırken, yazarıyla ilgili anahtar niteliğinde bilgiler vermeyi de ihmal etmiyor.
Her bölümüne farklı bir ismin konuk olduğu “Ben Okurum”u bir arkadaş sohbeti gibi dinlemek de mümkün. Karşınızda kitaplar hakkında konuşan, tartışan, kitap sevgisini paylaşan dostlar var sanki. Ancak bu sohbetle sınırlı kalmayan podcast, söz konusu kitaptan alıntıları ve Deniz Yüce Başarır’ın kitapla ilgili bilgileri, kendi fikirlerini, yaşanmışlıklarını paylaştığı metinleri de kitap meraklılarına sunuyor. Birbirini tamamlayan, ustalıkla bir araya getirilmiş bu üç parçalı yapısı, “Ben Okurum”u diğer podcast’lerden ayıran en önemli özelliklerinden biri.

***

Ben daha önce Storytel'de Nilay Örnek'i, Beyti Engin'i, Can Kozanoğlu ve Mirgün Cabas'ı dinlemiş, onları da çok sevmiştim. Uzaktan takip ettiğim Deniz Yüce Başarır da bu yeni projesiyle bir kez daha mutlu etmeyi başardı beni. Başarır, ne okusa dinleyene dile getirdiklerini yaşatıyor, sohbeti keyifli bir tat bırakıyor. En çok sevdiğim bölüm de Japon yazar Haruki Murakami’nin Renksiz Tsukuru Tazaki’nin Hac Yılları adlı romanını el aldığı bölüm. Haruki'yi sevilen oyuncu Sevinç Erbulak’la masaya yatırdıkları sohbet çok eğlenceliydi. Yağmurdan sonra coşan bir nehir gibi konuşan Erbulak’ın Murakami’ye duyduğu aşk, bana hiç yabancı değil. Sevgili radyocu dostum Eylem Aslan da çok benzer duyguları yaşayıp etrafına savurmasını güzel biliyor.
Ben Haruki'nin en çok üretkenliğinin içinde yeni insan hikayelerinin peşinden koşmasını ve bunu yaparken de okuru peşinden sürükleyebilmesini seviyorum. Sayfaları arasında beni şaşırtması, yarattığı karakterle arasındaki duygu yolculukları ve ondan yeni bir şeyler öğrenmek beni mutlu ediyor.
Siz de kendinizi mutlu edecek şeyler bulun. Kaçırdığınız anlar geri gelmiyor.