Mazhar Fuat Özkan'ın en sevdiğim şarkılarından biridir: "Benim hala umudum var.."
Hatta her 31 Aralık günü sosyal medya hesaplarımda bu parçayı paylaşırım: "Bu yıl da hala umudum var" demek istiyorum.
Ama öğrendim ki “Umut” kelimesi kulağa ne kadar olumlu gelse de yarattığı etki o kadar olumsuz imiş.
Bunu söyleyen daha doğrusu yazan, kendisini 'yüksek performans stratejisti' olarak tanımlayan Tolga Hancı.
Uplifers'da yayınlanan yazısını okuyunca aslında ne kadar haklı olduğunu anladım.
Şöyle diyor Hancı:
“Benim hâlâ umudum var” cümlesinde dikkat edilmesi gereken kelimenin “hâlâ” olduğunu düşünüyorum. Yani sayısız şey gelmiş kişinin başına, ama “hâlâ” umudu var. Yok mu canım kardeşim umut etmekten başka yapacak bir şeyin?
“Umut” kelimesi kulağa ne kadar olumlu geliyorsa yarattığı etki o kadar olumsuz aslında. Kişiyi harekete geçiren bir kavram gibi gelebilir umut, ama lütfen yanılmayın: Umut; sizi daima konfor alanınızda tutmaya ant içmiş, farklı ve benzersiz ihtimalleri görmenizi engellemek için çalışan ve aksiyona geçmek konusunda sizi durduran içsel sabotajcınızın korkunç oyuncaklarından biri.
- Umut; henüz adını bile koymadığınız bazı beklentilerinizin size bolluk, mutluluk, güvence, iyilik getirebileceğine dair kesinlik ve netliği olmayan geleceğe dönük bir çapadır.
- Umut sizi uyuşturur!
Bir gün her şeyin yoluna gireceğini düşünmenize ve rahatlamanıza neden olur.
Her şey yoluna girecektir elbet! Sadece her şeyin yoluna girmesini sağlayan şey; inanç, güven ve teslimiyetle atılan adımlardır, televizyonun karşısına geçip bunu umut etmek değil!
- Altını ısrarla ve kalın kalın çizmeliyim: Güçlü bir inanç sahibi olabiliriz ve olmalıyız da. Yani olan her şeyin, bir sebebi olduğunu bilip bunun farkında davranmak inançtır.
Bunu umutla karıştırmayın.
- Umudun içi boş. Ruhumuz, umut edilen şey gerçekleşmeyince isyana hazır.
- Umut geleceğe odaklıyken her şey şimdi ve burada.
- Umut öyle tuhaf bir şey ki, o yoksa umutsuzluk var olacak zannederiz ve bu, “ikilik” inancına hizmet eder, oysa hakikat tektir. Herhangi bir konuda herhangi bir ikilik yaşanıyorsa emin olacağınız bir şey var: Hakikatten uzaktasınız!"
***
Buradan anlaşılıyor ki benim önümüzdeki yeni yıl başlangıcına girerken paylaşmak için başka bir şarkıya ihtiyacım olacak.
Artık oturup sadece umut etmek yok.
Çabalamak var, mücadele etmek, anlamak ve anlaşılmak için gayret göstermek var. Ben okuduğumdan bunu anladım.
Haydi hayırlısı bakalım.
-----------------------------------------------------------
Adaleti sağlamak size mi kaldı?
Boşuna demiyoruz bu ülkede kötülük. cehalet ve zorbalık uğursuz bir kara bulut gibi dört yanı sarıyor diye.
Trabzon-Fenerbahçe maçında sahaya atlayıp hakeme saldıran 17 yaşındaki gence hem Trabzonlular hem de kendi ailesi coşkuyla sahip çıktılar!
Saldırgan O.M emniyetteki ifadesinin ardından adliyeye sevk edilirken adeta bir kahraman gibi tezahüratlar yapıldı.
Dayısı da çıktı mesela "Oh iyi yapmış, eline sağlık yeğenimin" dedi.
"Adaletin olmadığı yerde anarşi başlar" demeyi de ihmal etmedi bu dayı.
Herkes kendi adaletini kendi vermeye kalkar, o dayı da adalet arayan Fenerbahçeliler tarafından ağız burun dümdüz edilirse ne olacak peki?
Böyle saçmalık mı olur?
Tabii bunda, Gezi zamanı elinde palayla gençleri kovalayan dönerciyi savunup 'benim esnafım işini bilir' gibi cümleler etmenin, yani balığın baştan kokmasının da payı yok değil.
Kaba kuvvet, zorbalık, nobran tavırlar, şiddetin her türlüsü devletin üst kademelerinde minik haylazlıklar, afacanlıklar olarak görülürse biz o sahalarda daha çok O.M.'ler görürüz.
Yazık ki ne yazık!
--------------------------------------------------------------
Balık kuyumcuda satılsın
Üç tarafı denizle çevrili bir ülkede yaşayıp da balığı bu kadar yüksek fiyata yemek biraz zoruma gidiyor doğrusu.
Hele 15 Nisan'da av yasağı başladı ya, fiyatlar bir anda uçuşa geçti.
Bir kaç haftaya kalmadan daha da saçma rakamlar göreceğiz tezgahlarda.
Yasak öncesi tanesini 60 liradan aldığımız levrek 100 lirayı geçecek gibi görünüyor.
Barbuna, karidese falan hiç girmiyorum.
Bunlar tezgah fiyatları... Bir de balık restoranlarına yansıyacak fiyatlar var tabii.
Alkole desen zam üstüne zam. Temmuz'da yeni bir zam daha geliyor.
Yani anlayacağınız bir rakı-balık keyfimiz vardı, bu fiyatlarla onun da keyfine limon sıkıldı.
Arkadaş biz bu ülkede neden her şeyin en pahalısını ödüyoruz?
Benzininden, etine, balığına kadar.
Gelir düzeyi düştükçe fiyatlar sürekli tırmanıyorsa burada bir sakatlık yok mu?
Bu gemi bu yükü batmadan daha ne kadar taşıyacak acaba?
Yoksa çoktan su almaya başladı da biz hala güzel güzel uyuyor muyuz? Göreceğiz.