İnsan yapısı olarak gaza gelmeyi, hızlı bir şekilde cevap ve tepki vermeyi kendimize görev biliriz. Yolda, arabada, iş yerinde, apartmanda kime ne söylersen söyle... O kısa sürede ne anladıysa ona göre atarlanacak. Devamında ne olurun önemi yok. Arada ben de bu salladığım kısımın içine katılmıyor değilim. Ancak ben herhangi bir kurumu temsil etmiyorum. Söylediklerimin bir resmiyeti yok. Ama Galatasaray Başkanı Mustafa Cengiz için aynı konu geçerli değil.
Amacım bir tarafı savunmak, ötekini yermek değil.
Sadece ben mi yanlış anlıyorum ona takıldım.
Galatasaray-Fenerbahçe derbisinden sonra Türkiye Futbol Federasyonu ile sarı kırmızılı kulüp arasında bir atışma başladı. TFF yaptıkları ile üstü kapalı olarak diyor ki: “Sevgili Galatasaray kulübü. Fenerbahçe maçından sonra iyi ya da kötü kararı ben veririm. Senin görüşün tek taraflı bakışın beni bağlamaz. Verdiğim kararı eleştirirsen tekrar ceza veririm.”
Üzerinden dakika geçmiyor ki Galatasaray Mustafa Cerngiz tekrar açıklama yapıyor, tekrar ceza alıyor. Bu böyle bir süredir devam ediyor.
Yapılan haksızlık karşısında tabii ki susmayacaksın. Kulübünün camianın hakkını savunacaksın. Ama çıkıp basın açıklaması ile değil. Bunun bir sürü yolu var. Yürüyüş mü yaparsın, miting mi düzenlersin... Protesto mu edersin... Diğer türlü yaptığın açıklamanın kulübe zarar olarak döndüğünün farkına varamaman büyük talihsizlik. Atacağın her adım kendini değil kulübü ilgilendiriyor. Demek bazen böyle oluyor. Başkan konuşmadığı zaman uzaktan daha iyi görünüyor. İş kriz yönetimine gelince gerçek ortaya çıkıyor. Haa bu arada decoder iade işi de iyi düşünülmeli. Üyelik iptalinde bir yıllık abonelik ücretini peşin alıyor olabilirler. Protesto, desteğe dönüşmesin. Aman dikkat. Organize işlere boynumuz kıldan ince, ama şuursuz ataklar gol getirmez. İyi düşün adımını at haklı çık.