Bir işveren okurumuz soruyor: “Baskın ortağı olduğum ve fırın işleten şirketin tüm hisselerini başka kişilere devrettik. Devir sırasında işyerinde çalışan işçilerin devir tarihine kadar olan kıdem tazminatlarını ödedik ve ödeme yapılan üç işçinin ikisi işyerinde halen çalışmaya devam ediyor, biri ise ödemeden sonra çalışmak istemediğini bildirip ayrıldı. Kıdem tazminatlarını ödediğimiz çalışanlarımız kendilerine ihbar tazminatının da ödenmesi gerektiğini belirterek talepte bulundular. Bu talep yerinde midir?”
HUKUKİ DÜZENLEME
Bu konuya daha önceki yazılarımızda da değinmiştik.
4857 sayılı İş Yasası’nın 6'ncı maddesinde:
“İşyeri veya işyerinin bir bölümü hukuki bir işleme dayalı olarak başka birine devredildiğinde, devir tarihinde işyerinde veya bir bölümünde mevcut olan iş sözleşmeleri bütün hak ve borçları ile birlikte devralana geçer.
“Devralan işveren, işçinin hizmet süresinin esas alındığı haklarda, işçinin devreden işveren yanında işe başladığı tarihe göre işlem yapmakla yükümlüdür.
“Yukarıdaki hükümlere göre devir halinde, devirden önce doğmuş olan ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlardan devreden ve devralan işveren birlikte sorumludurlar. Ancak bu yükümlülüklerden devreden işverenin sorumluluğu devir tarihinden itibaren iki yıl ile sınırlıdır.” hükmü bulunmaktadır.
OKURUMUZUN SORUMLUĞU
Okurumuzun sorusundan anlaşıldığına göre işyerinin devri değil işyerini çalıştıran işveren şirketin devri ya da satışı söz konusudur. Bu fiili durumu, gerçek kişi anlamında işyerinin başkalarına devri olarak kabul ettiğimizde uyuşmazlığa 4857 sayılı İş Yasası’nın işyeri devi kurallarını düzenleyen yukarıda belirtilen 6'ncı maddenin hükmünden bakmak gerekecektir. Buna göre de Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 13.04.2016 gün ve 2014/37221-2014/9320 sayılı kararında da belirtildiği gibi işyerinin işvereni olan şirketin hisselerinin el değiştirmesi bir anlamda işyeri devri olduğundan feshe bağlı alacaklardan kıdem ve ihbar tazminatı ile izin ücreti alacağı bakımından okurumuzun sadece kıdem tazminatı açısından sorumluluğu bulunmakta olup, bu sorumluluğu da hisselerin devredildiği tarihteki işçilerin hizmet süreleri ile devir tarihindeki tazminata esas ücretleri üzerinden olacaktır. Ayrıca okurumuzun ihbar tazminatı ile izin ücreti dışındaki işçilik alacaklarıyla ilgili sorumluluğu 2 yıl ile sınırlıdır. Buna göre de hisselerin devri tarihinden itibaren 2 yıllık süre içinde kıdem ve ihbar tazminatı ile izin ücreti dışındaki haklarla ilgili alacak davası açılması halinde sorumluluk söz konusu olacaktır.
Özetlemek gerekirse okurumuzun esasında işveren şirketin kendisine ait olan hisselerini devri sırasında devir tarihine kadar çalışmış olan işçilerin işlemiş kıdem tazminatları ile ilgili sorumluluğu işçiler ile kendisi arasında değil, işveren şirketin hisselerini devralan gerçek ya da tüzel kişiler arasında söz konusu olacaktır. Bu durumda da herhangi bir fesih söz konusu olmadığından hisse devri tarihine kadar çalışmış olan ve hisselerin devrinden sonra da işyerinde çalışmaya devam eden işçilere feshe bağlı alacaklar olan kıdem ve ihbar tazminatı ile izin ücreti ödeme sorumluluğu bulunmamaktadır. Ne var ki hisse devri sırasında ödenmemesi gereken kıdem tazminatı ödendiğinden, daha sonra ödeme yapılan bu işçilerin iş sözleşmelerinin feshi söz konusu olduğunda bunların kıdeminin ilk işe girdikleri tarihten itibaren hesaplanması ve ödenen kıdem tazminatının yine Yargıtay’ın yerleşik kararları gereğince yasal faiziyle birlikte ödenecek tutardan düşülmesi gerekecektir.