Baroların yürüyüşüne Ankara'da polis engeli... Hukukun üstünlüğünü ve savunma özgürlüğünü temsil eden 60 kadar baro başkanının Ankara'ya girişi, polis barikatıyla engellendi. Bu nasıl bir hukuk devletidir?

Havsalam bu durumu anlamakta inanın ki zorlanıyor. Baro başkanlarının Anıtkabir'e yürüme taleplerinin polis engeliyle karşılaşmasını vicdanımız nasıl kabul edebilir? Bu durum hem demokrasi tarihimizde hem de yargı tarihimizde hukuk gaspı olarak yerini alacaktır. Bu durum, bağımsız yargı, bağımsız savunma hak ve özgürlüğünün fiilen engellenmesi anlamına gelmez mi? Hukuk devleti için direnen avukatların, başka hiçbir amaçları olabilir mi? Avukatlar niye yürüdü? Çünkü iktidar, baroların siyasallaşmasını, tekli baro yerine çoklu baro anlayışını getirerek, baroların gücünün bölünmesini amaçlamaktadır. Çünkü iktidar, hakimlerin yetkilerinin bağımsız savunma hakkı olmaksızın artırılmasını, yargının yeniden şekillenmesini, çoklu baroların kutuplaşmasını istemektedir.

Çünkü iktidar, yandaş baroların oluşturulmasını, baroların gücünün bölünmesini istemektedir. Çoklu baro fikrini iktidarın kafasına sokanın Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu olduğu kesindir.

***

Baro başkanlarının bu eylemi tarihe not düşecek kadar önemli ve değerlidir. İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in, baro başkanlarını ziyaret etmesi, yandaş medyanın "Barolar Birliği, HDP'nin destekçisidir," söylemine karşı, “Hukuksuzluk kime yapılırsa yapılsın parti olarak hukuksuzluğun karşısında olacağız” demesi önemlidir. Şimdi soruyorum size: Kemal Kılıçdaroğlu niçin Adalet Yürüyüşü'nü yapmıştı? Ankara'dan kalkıp İstanbul'a kadar keyfinden mi yürümüştü? Elbette ki hayır. Hak için, hukuk için, adalet için yürümüştü. Onbinler bu yürüyüşe katılmıştı. Kemal Kılıçdaroğlu, herkesin hakkını savunmak için yollara düşmüştü. Herkesin siyasi görüşleri farklı olabilir, ancak farklı görüşlerde olsak bile hukuksuzluğa uğrayan herkesin aynı yerde, aynı paydada, yan yana olması gerekir diye bu Adalet Yürüyüşü’nü yapmıştı.

***

Haksızlıklar karşısında bir olursak, aynı paydada yer alırsak o zaman bu ülkede demokrasi ve hukukun üstünlüğü filizlenir ve demokrasimiz kök salmış olur. Adaletin siyaseti olmaz. Adalet, kişilerin dillerine, mezheplerine, siyasetlerine göre hareket etmez, etmemeli. Adalet, siyasetin etkisinde kalmamalı. Çünkü adalet, bir gün herkese lazım olacak, önemli bir güç kaynağıdır. Ben, demokratım diyen herkes, adaletsizliğe kim uğrarsa uğrasın oraya koşmalıdır ve sesini çıkarmalıdır diyorum. Avukatlar, savunmanın önemli bir ayağıdır, savunma bu haldeyse vay vatandaşın haline. Polis hiç bir somut gerekçe olmadan baro başkanlarının Ankara'ya girişine engel oldu. Avukatlar, baroları bölecek düzenlemeye tepki için Ankara'ya yürüdüler. Avukatların yürümesi zaten bir anayasal haktır.

Anayasal hakka zincir vurmak, bir hukuksuzluktur. CHP Sözcüsü Faik Öztrak bu duruma tepkisini şöyle dile getirdi: "Savunma hakkına göz diken bir ülkede adalet olur mu? Adaletin olmadığı yerde mal, mülk, huzur ve refah olur mu"? İstanbul Baro Başkanı Mehmet Durakoğlu, “Bizim yüreğimizin götürdüğü yer hukuk devleti, yargı bağımsızlığı ve savunmanın güvenliğidir. Bu yolda yürümeye devam edeceğiz" diyerek polis engeline tepkisini dile getirdi.

***

Son sözüm şudur ki: Protesto, miting, gösteri, yürüyüş demokrasinin olmazsa olmazları. Bundan korkmanın kimseye faydası yoktur. İktidarın bu tür anayasal hakları engellemesinin iktidara da bir faydası yoktur. Yürümek isteyen varsın yürüsün. Avukatlar yürüyecekse bırakın yürüsün. Şimdi soruyorum Gaziantep Baro Başkanı'nı hangi gerekçeyle dövüyorsunuz? Bunu yapan polisin yarın avukata ihtiyacı olmayacak mı? Avukatlar, kimsesizin de, parasızın da yanında olmaktadırlar. Niye dövüyorsunuz avukatları? Bu görüntüler ülkemiz için utanç vericidir. Bu görüntüler AİHM'e aykırıdır. Yazıktır, günahtır. Nokta!..