Bugün Mayıs'ın 25'i...
Yani, erken seçime bir ay, bu hükümetin de gitmesine de tam 29 gün kaldı!
Babam değil, Millet İttifakı'nın liderleri öyle diyor!

Peki çanlar kimin için çalıyor?

Cumhur ittifakı tüm yazılı- sözlü medyayı kanatları altına almış, önüne geleni yaftalayıp "korku imparatorluğu" gibi Millet İttifakı'na göz kırpanlara sözde gözdağı veriyor!

Muhalefet ise "meydanlar bizimdir", diyerek etrafı gümbür gümbür titretiyor.

Genel kanat şu: Bu iktidar gidici...

Tamam! Yolcu belli de, Hancı kim olacak?

Tıpkı "Sen yolcu, biz hancı" havası esiyor... İşimiz fallara değil, şarkılara takılmaya kaldı! Kısacası "Kapıldık gidiyoruz, bahtımızın rüzgarına."
ve de ekliyoruz; "Ey ufuklar diyoruz, yolculuk var 25 Haziran'a..."

***

Dün sabah Ege'nin hassas ve turistik noktalarından Muğla'da kül olan 20 hektar ormanın yangın görüntüleri ile gözümüzü açtık...
Ama "at gözlüğünü" çıkarıp yalın gözle Türkiye'ye baktığımızda Doların sebep olduğu "ekonomi yangınını" görünce de herkes haykırmaya başladı; "Kim durduracak bu yangını, bu vurgunu?"
Hani "O vatansever, bu alçak, şu hain" tartışmalarının bile önüne geçti bu soru!
Evet, işte birlikte seyrettiğimiz, hatta 29 gün daha sabredip bu tabloyu lanetlerken, "cambaza bak" politikaları da hiç şüphesiz devam edecek!
Bizler "Kim durduracak bu yangını, bu vurgunu?" derken birbirinin kopyası "mavi boncuk" misali şu ses ekolanıp Türkiye'yi ışık hızıyla dolaşıp önümüze servis ediliyor: "Ben... Ben... Ben..."

Yahu! Nasıl yani?

Tam 16 yıldır ağzını şapırdata şupurdata, bizi lokma lokma afiyetle yiyen, elimizdeki avucumuzdakini dolar dolar uçuranların bazılar bir zamanlar FETO'nun dizi dibine oturup, birer dolarcıkları kapışanlar unutuldu mu! Aslında o birer dolarların üzerindeki resim sizlerce de Feto'ya benzemiyor muydu? Demek ki, Feto üzerinde kendi resimlerine benzeyen şeytanlarını dağıtırken bugün Türk ekonomisinden karşılığını misli misli alacağını çok iyi biliyormuş !

***

Dün İzmir' de, ardından da Urla'da kuyumcuların önünden geçerken sık sık vitrindeki fiyatlara baktım. Yol boyunca benzincilerin önünden durmadan geçtim! İftardan önce de bizim Hatay Caddesi'nde açılan markete dalıp ucuz ramazanlıklar için kuyruğa girdim...
İnanın artık faiz, dolar, Euro, benzin, altın fiyatlarına bakmamaya karar verdim. Çünkü piyasalar ne asgari ücretliye, ne de emekliye göre tanzim edilmiyor. Hatta 5 yıl sonra ilk defa toplanan MB'nin psikolojik freni ancak akşamdan sabaha kadar tuttu!
Bunu gören İnce, Akşener, Karamollaoğlu, akşamdan sabaha bas bas bağırıp "25 Haziran'da dertler bitecek" diyorlar...
Ama nasıl?
Acaba ekonomi doktorlarının mı, yoksa tıp doktorlarının "Bekle, gör" reçetesi ile şifa bulacağız!

***

Kurt dumanlı havayı severmiş ya!
Bu ahval ve şerait altında, birbirini satan satana!
Siyaset, spor ve sanata kadar bu iş mubah galiba!
Ha sahi! Dün sabah beni arayan bir arkadaşım beni arayarak "Satmaya karşı aşı bulunmuş" dedi! Uzattığı gazete kupürüne baktım, başlık şöyle idi: "Sıtmaya karşı aşı bulundu"
Ah keşke çağımızda ve de günümüzde birbirini satan arkadaşları aşılatıp eski dostluklara döneriz diye sevindim.

***

Bakın! Kızgın ve kırgın olduğumuz Amerika'dan, Rusya'dan turist akını başladı. Bu arada Seçim listelerine de renkli isimler hücum etmiş. Mesela Futbolcu Hakan Şükür, Feto'nun yanına çöreklenirken, zengin sporcular ve sanatçılar da partilere koşmuş. Örneğin Lüks otomobiliyle AK Parti Sakarya Milletvekiliğine koşan milli motosikletçi Kenan Sofuoğlu gibi..
Bu arada CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, iki tekerlekli mütevazi bisikleti ile tasarruf politikalarına başladı bile...