Güzel Türkiyemiz, bir yaman çelişkiler ülkesi… Konu evcil hayvanlara gelince de sağımız solumuz tuhaf çelişkilerle dolu.

Biliyorsunuz, bir süredir “Sokakta hayvan olmalı mı, olmamalı mı?” konusu tartışılıyor. Televizyonlarda, gazetelerde, sosyal medyada her kafadan bir ses çıkıyor.

Aslında sorunun özü; sokak hayvanı nüfusundaki “önlenebilir olan” ama bir türlü “önlenemeyen” artış!

*

Sokak hayvanı nüfusunun kontrol altına alınmasının yolu kısırlaştırmadan geçiyor. “Yakala-Kısırlaştır-Aldığın Yere Geri Bırak” sistemi Türkiye genelinde sistematik, düzenli ve etkin şekilde yapılabilse zaten birkaç yıl içinde sokaktaki hayvan sayısı azalacak; sayı azaldığı için hayvanlara daha iyi bakılabilecek, hayvanların takibi sağlıklı bir şekilde yapılabilecek, mevcut hayvanlar kısırlaştırıldıkları için sakin ve uyumlu olacak…

Yurtdışında bu sistemin başarıyla yürütüldüğü yerlerde popülasyonun hızlı bir şekilde gerilediği rakamlarla da sabit. Yani, Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Formül belli, çözüm belli.

Ama tabii ki biz bunu bir türlü yapamıyoruz. Ne belediyeler yeterli çalışma yapıyor, ne Tarım ve Orman Müdürlüğü gerekli desteği sağlıyor.

Misal; 10 kısırlaştırma gereken yerde 1 kısırlaştırma yapıyoruz. Kısırlaştıramadığımız 9 hayvan, bir bakıyoruz 20 hayvan olmuş! Biz bu kez 2 kısırlaştırma yapıyoruz. Kısırlaştırılmayan 18 hayvan, aylar sonra 40 oluyor. Bu böyle devam ediyor.

*

Evcil hayvanların peynir ekmek gibi satılması da sokak hayvanı nüfusunun artışındaki en önemli nedenlerinden biri! Satın alınan hayvanlar, bir süre sonra sorumluluğu fazla gelince, kısırlaştırılmadan sokağa terk ediliyor. Bu da, daha çok ve hızlı üreme anlamına geliyor.

Durumu şöyle özetlemek gerekirse;

- Adamakıllı kısırlaştırma yapmayıp hayvanların kontrolsüz çoğalmasına göz yumuyoruz.

- Sonra kalkıp “Bu kadar hayvanın sokakta ne işi var?” diyoruz.

- Ve buna rağmen, sanki yeterince sahipsiz evcil hayvan yokmuş gibi, satışa izin veriyoruz!

Hadi bakalım, buyur buradan yak!

*

Hayvanseverler olarak uzun yıllardır petshop ve üretim merkezlerinden hayvan satışının yasaklanması için çağrıda bulunuyoruz. Eylemler yapıyoruz, kampanyalar düzenliyoruz, yazıyoruz, çiziyoruz.

“Satın alma, sahiplen” mesajını her fırsatta paylaşıyoruz. Çünkü barınaklar, sokaklar sahipsiz, yuva bekleyen binlerce canla dolu.

Ama maalesef Türkiye’de evcil hayvan satışı artarak devam ediyor.

Tarım ve Orman Bakanlığı'nın 2022 yılı istatistiklerine göre Ocak 2021'de 1881 olan ev ve süs hayvanı satış yeri sayısı, bir yılda 443 artarak 3 Ocak 2022 tarihi itibarıyla 2323'e yükselmiş!

Bir yandan daha çok kedi ve köpeğin satışına izin veriliyor; diğer yandan sokak hayvanı nüfusundan yakınılıyor…

Çözüm için harekete geçmek yerine, yaman çelişkilerle vakit kaybetmeye devam ediyoruz.

Yürekleri ısıtan eşleşme

Kedilerin ortalama ömrü 12-18 yıl arasındadır. 12 yaşın üzerindeki kediler yaşlı olarak nitelendirilir. 19 yaşındaki bir kedi ise insan yaşı ile 100’ü çoktan geçmiştir. Amerika’nın Kuzey Carolina bölgesinde tam 19 yaşında olan Gus adlı erkek kedi, geçtiğimiz Eylül ayında barınağa terk edildi. Yeni bir yuva bulması mucizelere kalan Gus’ı, barınağa terk edilişinden kısa süre sonra 101 yaşındaki bir kadın sahiplendi.

Newsweek’te yer alan habere göre; 19 yaşındaki Gus’ın önceki sahibi, iş nedeniyle artık bakamadığını ileri sürerek kediyi Kuzey Carolina'daki Catawba County Humane Society adlı barınağa bıraktı. Barınağın yönetici direktörü Jane Bower, "Gus'ı aldık ve sağlık kontrolünden geçirdik. 19 yaşındaki Gus'ın sağlık durumunun olağanüstü olduğunu gördük" dedi.

Gus’ın bu yaşında barınakta değil ev ortamında yaşaması daha uygun olacaktı. Ama 19 yaşındaki bir kedinin sahiplenilmesi son derece düşük bir ihtimaldi.

Ama o ihtimal gerçekleşti. 101 yaşındaki Penny’nin ailesi, anneleri için olgun bir kedi sahiplenmek istiyordu ve bunun için Catawba County Barınağı’na geldiler.

İKİNCİ BAHAR

Bower, şöyle anlattı: "Aile, anneleri için yaşlı bir kediyi evlat edinmek için bizimle iletişime geçti. Yaşlı anneleri kedisini yakın zamanda kaybetmişti. Her iki tarafın da yaşı nedeniyle, sahiplendirme konusunda ilk önce temkinliydik ama aile, kediye anneleri adına en iyi şekilde bakmaya istekli olduklarını söyledi."

Böylece harika bir eşleşme gerçekleşti. Gus, Penny ile yeni evine yerleşti. Yeni evine ve sahibine hemen alışan Gus, ikinci baharında çok mutlu. Gus gün içinde pencereden sincapları izliyor, iştahla mamasını yiyor ve Penny ile birlikte mırıl mırıl uyuyor.

Hangi yaşta olursa olsun, bir pati sahiplenmek hayat verir.

İsrafın önüne geçilemiyor

Birleşmiş Milletler (BM) Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) raporuna göre dünyada yılda 1.3 milyar ton gıda çöpe gidiyor. Yani dünyanın tarım alanının yüzde 28'ine eşdeğer olan 1.4 milyar hektarlık arazi boşa harcanan gıdayı üretmek için kullanılıyor. Ayrıca dünya genelinde yılda 350 km3 su da boşa harcanıyor.

Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli'ne (IPCC) göre üretilen tüm gıdaların yüzde 25 ila yüzde 30'u israf ediliyor. Tüm bunların sonucunda, deniz ürünleri hariç gıda kaybıyla ilişkili ekonomik kayıpların yılda 550 milyar Euro'ya ulaşması öngörülüyor.

Yaşanan bu durum farklı sıkıntılara da yol açıyor. Örneğin aşırı israf ve ekonomik kayıp, gıda kıtlığına, su stresine, biyolojik çeşitlilik kaybına ve artan sera gazı emisyonlarına doğrudan katkıda bulunuyor. Küresel olarak, üretilen gıdanın dörtte birinden fazlası israf edilirken; gıda israfı kaynaklı karbon emisyonu, toplam emisyonun yüzde 8 ila 10’unu oluşturuyor.

Tüm bu veriler gıda israfının iklim krizini de tetikleyen faktörler arasında üst sıralarda yer aldığını ortaya koyuyor.

Türkiye ne durumda?

Türkiye’nin de israf karnesi parlak değil. 2021 BM Gıda İsrafı Endeksi Raporu'na göre Türkiye'de her yıl 7.7 milyon ton yiyecek çöpe atılıyor. Ülkemiz maalesef dünya genelinde kişi başına 93 kg/yıl gıda israfı ile en çok israfın yapıldığı 10 ülke arasında 3’üncü sırada yer alıyor. Türkiye’deki meyve ve sebzenin yaklaşık yüzde 25-30’u tüketiciye varmadan çöpe gidiyor. Gıda israfının yüzde 39’u üreticilerde, yüzde 5’i perakendecilerde, yüzde 14’ü yemek sektöründe ve yüzde 42’si evlerde gerçekleşiyor.

Bireysel düzeyde ne yapabiliriz?

Gıda ve su israfı ülkeler düzeyinde ele alınması gereken küresel bir sorun ama bireysel olarak bizim de israfı engellemek adına yapabileceğimiz basit eylemler var.

Çarşıya pazara çıkarken alışveriş listesi yaparak sadece ihtiyacımız olanı alabiliriz.

Buzdolabı ısısını ve buzlanmasını kontrol ederek besinlerin erken bozulmasının önüne geçebiliriz.

Yumuşamış meyveleri ve sebzeleri atmak yerine değerlendirebiliriz. Örneğin yumuşak meyvelerin suyunu sıkabilir; yumuşamış veya rengi solmuş sebzeleri çorbaya dönüştürebiliriz.

Tencerede kalan yemekleri çorba veya sosa çevirebiliriz.

Gereğinden çok tabağımızı doldurmak yerine küçük porsiyonları tercih edebiliriz. Doymadığımızda tabağımıza yemek ilave etmek; doyduğumuz için tabakta bıraktığımız yemeyi çöpe atmaktan daha iyidir.

Fazla gıda aldığımızda, bir kısmını dondurucuda daha sonra kullanmak üzere saklayabiliriz.

Çöp ve atıklarımızı ayrıştırarak geri dönüşüme katkıda bulunabiliriz.

Gıda atıklarımızı kuşlarla ve sokak hayvanları ile paylaşarak israf edeceğinize onların karnını doyurabiliriz.

Su israfını önlemek için de:

-Duş süresini kısaltmak,

-Duşta suyun ısınmasını beklerken suyu kovada biriktirerek tuvalet veya temizlikte kullanmak,

-El yıkarken suyun kullanılmadığı her an musluğu kapalı tutmak,

-Klozette sızıntı olup olmadığını kontrol ettirmek,

-Durulamanın zor olduğu jel sabunlar yerine doğal sabun kullanmak faydalı olacaktır.

Dünyanın en yaşlı kara hayvanı 190 yaşında

190 yaşındaki Seyşeller Kaplumbağası Jonathan dünyanın bilinen en yaşlı kara hayvanı olma rekorunu koruyor. Jonathan bu unvanı 2019'da Guinness Dünya Rekorlar Kitabı’na adını yazdırarak almıştı.

440 kiloluk dev kaplumbağa, güneybatı Afrika kıyılarından yaklaşık bin mil uzaktaki St. Helena adasında yaşıyor ve şu ana kadar 39 ABD başkanı, iki dünya savaşı ve İngiliz tahtındaki yedi hükümdarı gördü. Kaplumbağanın veterineri Joe Hollins, “Savaşlar, kıtlıklar, vebalar, krallar ve kraliçeler ve hatta uluslar gelip geçerken, zamanın geçişinden tamamen habersiz yaşamını sürdürdü. Jonathan sebat, dayanıklılık ve hayatta kalmanın simgesi olarak adada ikonik bir statü kazandı" diyor.

Dünyanın en yaşlı kaplumbağası olan Jonathan'ın adaya gelişiyle ilgili bilgiler net olmadığı için aslında 190’dan çok daha yaşlı olabileceği de tahmin ediliyor.

Artık kör olan ve koku alma duyusunu kaybeden Jonathan, dev kara kaplumbağalarının 150 yıllık yaşam beklentisini çoktan geride bıraktı. St. Helena’da Jonathan'ın onuruna bir pul bastırılması ve bu yıl onun adına bir ulusal bayram yapılması planlanıyor.

Sosyal Medyadan İnciler: Satın alma, kendin üret

Ankara Büyükşehir Belediyesi, Türkiye’de bir ilke imza attı ve sokak hayvanları için kendi bünyesinde mama üretimine başladı. Günlük kapasitesi üç ton olan mama üretimi sayesinde hem sokaktaki can dostlar için sağlıklı mama üretilecek hem de belediye bütçesinde yıllık en az 3.5 milyon TL tasarruf sağlanacak.

Ankara’nın bu hamlesi sosyal medyada da ses getirdi. Başkan Mansur Yavaş’ın paylaşımı 2.4 milyon kez izlendi; yüzbinlerce beğeni, binlerce yorum aldı. Başkan Yavaş’ı tebrik eden kullanıcılar bu uygulamanın tüm belediyelerde de hayata geçirilmesi gerektiğini bildirdi.

Haftanın Karesi

Haftanın Karesi’nde bu kez 160 küsur yıl öncesine uzanıyoruz. Bu fotoğraf William Henry Mason Jr. tarafından 1860 dolaylarında çekilmiş. Gümüş bir bakır plaka üzerine fotografik bir görüntünün sabitlenmesiyle elde edilen “dagerreyotip işlemi” ile görüntü yakalanmış.

Kaynak: dogrula.org

Onu terk etmeyecek güzel insanı arıyor

1 yaşlarındaki bu güzel kız, terk edildiği İzmir Ödemiş sokaklarında bulunup, sahiplendirilmek üzere Tire’ye götürüldü. Tanımadığı bir ortam olduğu için kaçtı. Tire’nin çok uzak bir bölgesinde bulundu. Bu küçük ırk kız için güvenli, sevgi dolu ve ömürlük bir yuva aranıyor. Tel: 0532 206 40 00

Dünya tatlısı oğlan artık mutlu olsun

Bu yakışıklı oğlan 6-7 yaşlarında sokağa atıldı. Tanımadığı sokaklarda başına bir şey gelmesin diye koruma amaçlı bir bahçede bağlı duruyor. Ama sürekli ağlıyor. Bir tane dişi olmayan, dünya tatlısı golden retriever çocuğun koruyucu meleği kim olur? İletişim: @sevcancobann/Instagram

Arabadan atılıp kaderine terk edildi

Arabadan atılıp soğuk sokaklara terk edildi. Arkadan gelen araçtaki iyi yürekli insanlar durumu fark edip bu canı alıp bakımevine götürdü. Küçük ırk, neşeli ve oyuncu bu güzel oğlanın son durağı barınak olmasın. O sevip sevileceği bir yuvada olmayı hak ediyor. Tel: 0232 743 38 81- 0532 431 97 80

Kimi Takip Etsek?

Hayvanların komik ve sevimli videolarını izlemeyi seviyorsanız MetDaan Animals, aradığınız hesap olabilir. Facebook’ta 3 milyonu aşkın takipçisi olan MetDaan Animals sizin de gününüzü aydınlatabilir.